Demokratlar siyaset sahnesinde

7 Ocak 1946 yılında kurulan Demokrat Parti’nin kökenleri, 1902 yılında yapılan Jön Türkler kongresine kadar uzanmakta.

Merkezi otorite ile liberal yönetim şeklini savunan iki gruptan oluşan bu siyasî oluşumlar zamanla iki ayrı partiye dönüşür. Ahrarlardan oluşan grup, cumhuriyetin ilanından sonra  Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası adlarıyla partileşir ve 1946 yılında kurulacak olan Demokrat Parti’nin tohumları atılmış olur. Ahrarların misyonu ve Bediüzzaman Said Nursî’nin Ahrarlara bakış açısı ile verdiği desteği, Yeni Asya Neşriyat Araştırma Merkezi’nin hazırladığı “Ahrarlar ve Demokrat Misyon” isimli kitap çalışmasından alıntılarla istifadenize sunuyoruz…

13Celal Bayar

 

Bediüzzaman’ın Ahrarlara bakışı

Bediüzzaman Said Nursî, 1890’larda “Ahrar” diye tanıyıp tanımladığı1 Jön Türklerin ekseri­sinin hamiyet ve milliyet dâvâsında dürüst ve samimî kimseler olduğunu belirtir. Nursî, aynı eserinde, 1892’de Mardin taraflarında tanıma fırsatını bulduğu Yeni Osmanlılar için aynen şu ifadeyi kullanıyor: “Tâ o vakitte anladım; ekser Ahrarımız mutekîd [inançlı, itikatlı] Müs­lümanlardır.” Üstad Bediüzzaman’ın bu ifade­sinden de anlıyoruz ki, 1908’de kurulan Ah­rar-ı Osmaniye Fırkası henüz tarih sahnesine çıkmadan da, bu fikrî hareketin evveliyatını ve bir nevi altyapısını teşkil eden Jön Türkle­ri/Yeni Osmanlıları “Ahrar” olarak görmüş ve öyle de isimlendirmiştir.

Siyasette kök, asalet ve misyona verilen değer
1946 yılı başlarında kurulan ve 1950 Ma­yıs’ında iktidara gelen Demokrat Parti’nin kökleri tâ Meşrutiyet dönemindeki Ahrar-ı Os­maniye Fırkasına kadar gidip dayanır. Misyon, aynı zamanda kök ve asalet demektir. De­mokrat Parti, işte öyle bir asalete sahiptir. Za­man ve zeminin şartları icabı arada bir gizlen­se veya silinmiş gibi görünse de, temsil ettiği misyon itibariyle daima iktidar potansiyeline sahip olup yeniden dirilir ve siyaset sahnesin­de boy göstermeye başlar.

Nitekim, Bediüzzaman Said Nursî de bu noktaya dikkat çekerek, 1950’de iktidara gelen Demokratların, 35 sene evvel İttihatçı zorbalar tarafından siyaset sahnesinden silinen Ahrar­lar’la aynı misyon çizgisine sahip olduğunu ve yeniden dirildiğini ifade ediyor. Aynı zamanda İttihad-ı Muhammedî’nin müttefiki olarak gör­düğü Ahrarın, 1950’de Demokrat ismiyle yeni­den hayat bulduğunu şu sözlerle izah ediyor: “Demokratlar, bir ezan-ı Muhammedî’nin (asm) serbestiyetiyle kendi kuvvetlerinden yirmi defa ziyade kuvvet kazandılar. Milleti kendilerine ısındırdılar, minnetdar ettiler.”2 “Hem, …farma­sonlara muarız ve manen bizimle, yani İttihad-ı Muhammedî ile müttefik olan Ahrar Fırkası yine otuz beş sene sonra dirildi, yine uyandı.”3

Ahrar ve demokratlık tarifi
Sual: Nedir şu “Ahrar ve Demokrat” çizgisi ki, sıklıkla bu misyonu nazara veriyor ve bunu doğru siyasetin adresi olarak gösteriyorsunuz?
Cevap: Siyaseten birbirinin devamı, özde­şi ve mütemmimi manasındaki “Ahrar ve De­mokrat” tabirini kullanan ve buna sahip çıkan zât, öncelikle Bediüzzaman Said Nursî’dir. Bu gerçeğe, onun birkaç eserinde rastlamaktayız.

Risalelerde iki türlü Ahrardan söz ediliyor. Biri genel anlamda ki, Osmanlı Devletinin in­kıraza ve imparatorluk sisteminin dünya ça­pında iflasa gittiğini hisseden Osmanlı hürri­yetperverlerinin 1865’ten sonraki meşrûtî sis­tem arayışlarıyla alâkalıdır.4

Diğeri ise, II. Meşrutiyetin ilânından sonra ayrı bir parti olarak siyaset meydanına çıkan Ahrar-ı Osmaniye Fırkasıyla ilgilidir. Bu fırka, 1908 ve 1912 yılı genel seçimlerine katılmakla beraber, ciddî bir varlık gösteremedi. Komita­cı İttihatçılar, ana muhalefet konumundaki bu partiye 31 Mart Vak’asından sonra âdeta kan kusturdular. İleri gelenlerinin çoğunu idam ettirdiler. Bakiyesini de 1912’den sonra çeşitli cezalara çarptırarak dağıttılar.

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte siyaset sahnesinden çekilen ve âdeta silinme noktasına gelen bu hareket, tek parti zihniyeti­nin hükmettiği dönemde de ortaya çıkma fırsa­tını bulamadı. Zaten, ortada eski “Ahrarlar”dan bir tek siyasetçinin kaldığı da herhalde söyle­nemez, gösterilemez. Said Nursî Hazretleri or­tada şahıs kalmamakla beraber, eski Ahrar ha­reketinin devamı olarak Demokratların siyaset meydanına çıktığını ifade eder. Yani, çizgi ve misyon itibariyle, Demokratların 35 sene evvel­ki Ahrarların devamı olduğunu söyler.

Bu noktada, 35 sene arayla siyaset mey­danında zuhur etmiş olan bu iki hareket ara­sındaki irtibatı, bağlantıyı sağlayan yegâne şahsiyetin Bediüzzaman Hazretleri olduğunu görmekteyiz. İkinci bir isme rastlayabilmiş de­ğiliz. Said Nursî Hazretleri İttihad-ı Muhamme­dî Cemiyeti içinde yer almakla beraber, Ahrar Fırkası’yla müttefik ve onlara “nokta-i istinad” olduklarını açıkça ifade ediyor.

Aynı açıklıktaki bir ifadeyi de 1950’li yıllar­da Demokrat Parti için sarf ediyor ve hülâsa­ten şunu söylüyor: “Otuz beş senedir siyasetten kat’ı alaka eden, eskide ‘İttihad-ı Muhammedi’ şimdi ‘Nurcular’ nâmını alan ve İttihad-ı İslâm içinde bulunan kardeşlerimiz Demokratlara nokta-i istinad olmalı.”5 Burada bahsettiği “Ahrarlar” hareketinin, istibdad-ı mutlakı kaldıraca­ğına işaret eden Bediüzzaman, zaman içinde bu misyonun–inşaallah–tam bir hürriyet-i şer’i­yeye vesile olacağı müjdesini de veriyor.6

Ahrarların siyasî görüşü
Hürriyet manasıyla özdeşleşen Ahrar Parti­si’nin siyasî görüşünü şu tâbirlerle özetlemek mümkün: Sosyal ve iktisadî hayatta liberal, yö­netimde adem-i merkeziyet, teşebbüs-i şahsî ve hiss-i rekabetin kamçılanması.

Üstad Bediüzzaman, Prens Sabahaddin Beye yazdığı bir mektupta, bu fikrin güzel olduğu­nu, ancak bilhassa “adem-i merkeziyet” fikri­nin yanlış anlaşıldığını, dolayısıyla, Osmanlının içinde bulunduğu şartlar gereği bunun sakın­calı sonuçlar doğuracağını hatırlatır. Bunun tatbiki için Almanların bulunduğu medeniyet seviyesine gelmemiz gerektiğini söyler.

Bunun yanı sıra, aynı mektubunda “teşebbüs-i şahsî” ve “hiss-i rekabet”in bizi tekâmüle götü­recek medeniyet makinesinin buharı hükmünde olduğunu ve hükümetlerin bu istikamette hazır­lık çalışması içine girmeleri gerektiğini söyler.7

Dipnotlar
1) Bediüzzaman Said Nursî, Eski Said Dönemi Eserleri, Münazarat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2009, s. 289.
2) Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2009, s. 527.
3) Bediüzzaman Said Nursî, Beyanat ve Tenvirler, Yeni Asya Neşri­yat, İstanbul 2011, s. 307.
4) Bediüzzaman Said Nursî, Eski Said Dönemi Eserleri, Münazarat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2009, s. 238, 289.
5) Bediüzzaman Said Nursî, Beyanat ve Tenvirler, Yeni Asya Neşri­yat, İstanbul 2011, s. 307.
6) 1946’dan itibaren Demokrata dönüşen ve “Ahrar-Demokrat” hü­viyetini alan bu misyon hareketine dair Risale eksenli kaynaklar: Beyanat ve Tenvirler, s. 310-311; Emirdağ Lahikası, s. 527.
7) Bediüzzaman Said Nursî, Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul 2009, s. 183.

 

Ahrarlar ve Demokrat Misyon, Yeni Asya Neşriyat

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*