Rahmet iklimine düşen cemreler: 3 Aylar

Zor zamanlar… Kutuplaşan gönüllerin ekvatorda buluşmasının zor olduğu zamanlar. Baharın cemrelerle önce havaya, toprağa ve suya düştüğü, ama bir türlü insan kalbine düşmediği günlere geldik. Ne günlere kaldık?

Savaşların, ölümlerin, zulümlerin arasında kalbimizi unuttuk. Kalpten ölüyoruz eninde sonunda, ama yine de ihmal ediyoruz kalbimizi. Ana haber bültenlerine, son dakikalara bağlı bitkisel bir organa çevirdik kalbimizi. Anlık üzüntüler, anlık sevinçlerle karmaşık bir ruh hâli bizimkisi. Hız ve haz zamanında hızlıyız, haz alıyoruz, geriliyoruz, bölünüyoruz, hatta çokça fiiliyatta bulunuyoruz, ama kalbimizi unutuyoruz! Bize kalpten soracaklar, unutuyoruz!

Kalp önemli… Adını anlık ‘değişimlerden’ almış. Sürekli inkılâp ediyor bir şeylere. Yani ‘eşya’ya önem veriyor. Üstadın “Amerikan tavukları” benzetmesiyle önemsiz bulduğu her ne varsa, işte biz onlarla meşgulüz.

Cahit Zarifoğlu tam bu noktada şöyle der:

“Bir kalbiniz vardır, onu hatırlayınız; bir şehir kadar kalabalıktır bazıları, bir dehliz kadar karanlıktır bazıları. Konuşurlar. İsterler. Susarlar. Dinlememişseniz nice yıl kalbinizi; ev, meslek, iş, para, geçim diyerek. Düşünün şimdi bir de şehirlerde kasaba ve köylerde başını eğmiş kalbiyle söyleşen bir kişi olduğunuzu…”

Cemreler düştü gitti, bahar erken geldi, geçip giderken işte bize, biz insanlığa yeni fırsat: 3 aylar! Bir kalbimiz vardı onu hatırlayalım diye. Rahmet ikliminde kendimizi, BİR’imizi, birbirimizi bulalım diye, Rabbimizden bir hediye 3 aylar. Geçen sene Ramazan biterken “Allah’ım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl! Bizi Ramazan’a ulaştır” diye dualarda bulunmuştuk. Şükürler olsun kavuşuyoruz. Gözümüzden, gönlümüzden nice güzellikler akıp giderken, seni hatırlamamız için yeni fırsatlar sundun önümüze yâ Rab!

24

Rabbimizin en büyük bir rahmet tecellisi olan yüce dinimiz İslâm, insanın gafletten sıyrılmasına yardım edecek pek çok fırsatları bizlere sunmaktadır. Meselâ günde beş vakit namaz, günlük meşgalelerin sebep olduğu gafletten en güzel bir kurtuluş vesilesidir. Haftada bir kıldığımız Cuma Namazı, büyük bir cemaat ile kılınışı ile vaaz ve hutbeleriyle haftalık bir yenilenme ve gafletten bir silkiniş vesilesidir. Yılda bir ay farz kılınan oruç, gaflete dalmış nefs-i emmareye karşı bir ay süren bir cihad neticesinde, en mükemmel bir temizlenme ve uyanışı temin eder. Ömürde en az bir kez edası farz olan Hacc-ı Şerif, gafletten uyanışın en büyük bir sebebi olur.

İşte, duhûlü ile müşerref olduğumuz mübârek üç aylar da (Receb, Şaban, Ramazan) hem bir gafletten silkinme ve uyanma, hem de mânevî bir tedavi ve tamir mevsimidir. Evvelindeki dokuz ay boyunca değişik sebeplerle maneviyatta gerilemiş, günahlar yüklenmiş ve gafleti koyulaşmış olan insanlar için kendilerine yeniden bir çeki düzen verdiren, dünya işlerinden çok daha mühim işler olduğunu hatırlatan, günahlarından arındıran çok feyizli bir uyanış mevsimidir.

Hoş geldin ey Rahmet mevsimi!
Biz bizi unutmuşken hoş geldin!

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*