Menderes ve bazı hatıralar

Kayınpederimin babası rahmetli Hacı Mümin, demokrat bir kişiydi. Sakarya/Geyve/Doğantepe Köy’ünde oturuyor o zamanlar. O gün Geyve’nin pazarı olduğu için 16 Haziran 1950 günü köyden Geyve’ye gidiyor. Pazarda dolaşırken radyoda haberleri dinliyor. Duyduklarına inanamıyor. “Ezan üzerindeki yasak kalkmış, asıl şekliyle okunabilirmiş”.

Bunun duyar duymaz köye doğru yola çıkıyor, 3 km yolu kâh koşarak, kâh yürüyerek bir çırpıda alıyor. Vakit de ikindi. Hemen minareye çıkıyor, başlıyor ezan okumaya. “Allahu Ekber, Allahu Ekber” diye. Köyde bunu duyanlar kimi şaşırıyor, bazıları kızıyor, bazılarının gözünden yaşlar dökülüyor. Çoğunluk da, “Hacı Mümin delirdi herhalde, yasak olduğunu bilmiyor mu?” diyerek camiin etrafında toplanıyorlar. Hacı Mümin ezanı bitiriyor aşağı iniyor ve köy halkına müjdeyi vererek konuyu açıklıyor. Allah ondan razı olsun.

İkinci hatıramız, İzmit Yeni Asya bürosu görevlilerinden Salih Oral Ağabeyimiz’den:

“1959 yılı Şubatı’nda Menderes’i ve birçok bakanı taşıyan uçağın Londra yakınlarında düşmesi sonucu bazı bakanlar vefat etmiş, Menderes de az bir yara ile kurtulmuştu. Kazadan sonra Yurt gezilerine çıkmış, bu vesileyle İzmit’ten de tren ile geçeceğini duymuştuk. Şubat’ın son günleriydi. Babam beni çağırdı ve ‘Oğlum Salih, Menderes bugün trenle İzmit’ten geçecekmiş, git onu karşıla, ben yorgunum gidemeyeceğim’ dedi. 14 yaşlarında idim. ‘Peki baba’ dedim. Ben hem okuyor, hem de gazete satıyordum o yaşlarda. Gazeteleri okur ve olayları takip ederdim. Biz o zamanlar da şimdi de demokratızdır. İkindiden sonraydı hemen giyinip istasyona gittim. İstasyon yolu ve içi mahşeri bir kalabalık. Tezahürat ve konuşmalardan dolayı büyük bir uğultu ve gürültü vardı. O kalabalıkta bir çocuk olarak zor bela perona kadar ilerleyebildim. Bu arada akşam olmuş, karanlık basmıştı. Peron birden aydınlandı. İşte Menderes’i getiren görünmüştü. Kalabalığın heyecanı son haddine varmıştı. Tevafuğa bakın ki Menderes’in bulunduğu üçüncü vagon, tam bizim önümüzde durmuştu. Küçük boyumla ne yapsam Menderes’e uzanamıyordum, bir amcanın kolunu sıktım ve ‘Beni yukarı kaldırır mısın?’ diye avazım çıktığı kadar bağırdım. ‘Trenin içine atın ‘dedim. O sırada Menderes açılan camdan halkı selamlıyordu. Pencereden beni içeri atınca birden Menderes ile karşı karşıya kaldım. Heyecandan kalbim küt küt atıyordu. Türkiye’nin başbakanı ile karşı karşıyaydım. Ellerini öptüm, o da bana sarıldı. O anda, onun elbisesinin kokusu Türkiye’nin kokusuydu. O kokuyu hâlâ hissediyorum. Trenin camından ikimiz de bakıyorduk. Düdükler çalmaya başladı. Tren harekete geçti, içerideki görevlilere beni trenden dışarı bırakmalarını söyledim.  Onlar da beni kalabalığın içine bıraktılar. Artık ayaklarım yere basmıştı. Ama heyecanım hâlâ dinmemişti. Bu arada giydiğim mest lastiklerimin birini kaybetmiştim. Feda olsundu Menderes’e, lafı mı olurdu bir tek lastiğin. Eve geldim, babama Menderes’in elini öptüğümü söyleyince, babamdan büyük bir aferin aldım. Sonra bildiğiniz gibi ihtilal oldu. Mahkeme duruşmaları radyoda yayınlanırken ağlayarak dinliyorduk. Daha sonra Menderes ve iki arkadaşı idam edildi. Asanlara ve astıranlara hakkımı helal etmiyorum. On sene sonra Risale-i Nur’u tanıdığımda Menderes’i ve Demokrat misyonu daha iyi tanımaya başladım”

Bu anlatılanlara ilave olarak Üstad Bediüzzaman’ın da bir mektubu şöyledir: “Aziz, sıddık kardeşlerim, Evvelâ; Hem sizin, hem bu memleketin, hem âlem-i İslâmın mühim bayramlarının mukaddemesi ve bu memlekette şeair-i İslâmiye’nin parlamasının bir müjdecisi olan ezan-ı Muhammedî’nin kemâl-i ferahla on binler minarelerde okunmasını tebrik ediyoruz. Ve seksen küsur sene bir ibadet ömrünü kazandıran Ramazan-ı Şerif’teki ibadet ve dualarınızın makbuliyetine âmin diyerek, rahmet-i İlâhiye’den, her bir gece-i Ramazan, bir Leyle-i Kadir hükmünde sizlere sevap kazandırmasını niyaz ediyoruz. Bu Ramazan’da şiddetli zaafiyet ve hastalığımdan tam çalışamadığımdan, sizlerden manevî yardım rica ediyorum. Said Nursî” (Emirdağ Lahikası)

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*