KÜBRA’YA (R.ANHA)

“Ey asil Teyma kadınları, ey asil Kureyş kadınları! Yurdunuzda Ahmet isminde bir peygamberin zuhur etmesi yakındır. Hanginiz Ona yakın olabilirse olsun, hanginiz ona zevce olabilirse hemen olsun.”

Bir kâhinin  bu sözleri işitildiğinde  kabe avlusunda tavaf  eden kadınlar arasında  bu sözü dikkate alan bir tek bendim. Ve “Ah!” demiştim. “Keşke onu görsem.”

Onun içindir ki gelen tekliflerin  hiçbirini kabul etmedim. Kimse bunun farkında değildi, ama ben… Şükür Rabbim beni o  şerefe layık gördü ve o şerefle şereflendirdi. Ben yolun sonuna kadar yanında olmayı hayâl etmiştim, lakin kader-i İlahî var ve nasip olmadı o günlere  ulaşmak. Ama yadigârım o günlere ulaştı. Canparem, kızım, Efendim’e son hediyem…

Adım Hatice. Huveylidin kızı Hatice. Allah Resulü’nün (asm) deyişiyle “Kübra”. Hatice-t’ül Kübra. İlk iki eşimin vefat etmesinden sonra evlenmedim. Bunun tek sebebi kabe avlusunda duyduğum o sözlerdi. Ümitliyim. Ve şükür ki ümidim de boşa çıkmadı.
66

Ben bir tacireyim. Zengin bir tacire. Ahlâkımdan ve iffetimden dolayı herkes  bana “Tahire” der. Sonraları ise  Allah Resulü, Efendim (asm)  bana “Kübra” dedi. Vahiy geldiğinde ona ilk inanan bendim. İlk mü’min olma şerefini verdiği içi her zaman Rabbime  hamd etmişimdir.

Zaman hızla akıyor ve aktığında da kimilerini yanında götürüyor. Ve şimdi sıra bende. Veda vakti de yaklaşmıştı ya. Her kitabın bir sonu olur. Bu sefer kitabın sonu vardı, ama daha konu bitmemişti. Dahası var. Benden buraya kadar. Ebu Talib’in ölümünden çok değil bir hafta sonra. Ve Hüzün Ramazan ayının ortasında, hüzün yılına hüzün katmanın hüznüyle veda ettim…

Allah Resulü’ne (asm)  körpecik ve narin dört çiçek bırakarak…

 

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*