RABBİNİ BİLMEYEN ZULMEDER…

Değerli Genç Yorum Okuru;

Bir sayımızı daha seninle buluştururken merak ediyoruz, dergimiz senin dünyana girebiliyor mu? Hiç olmazsa bir yazıda kendini bulabiliyor musun? Eğer ki kapağına bakıp geçmiyorsan ve şu satırları okuyorsan bize dönüş yap. Dergimizi okuduğundan haberdar et bizi, değerlendirmelerini, önerilerini paylaş bizimle. Bundan memnuniyet duyarız…

Bu ay senin için “Adalet” konusunu seçmemizde genel ve özel birçok sebebimiz vardı. Bu sebeplerin hepsini burada sıralayamayız, ama okudukça senin de bazı sorularına cevap bulabileceğini ve hatta kendine yeni sorular soracağını düşünüyoruz. Mesele sadece sorulara cevap bulmak değil, bize kemâlât kapılarını aralayacak yeni sorularla da muhatap olmak, sence de öyle değil mi?  Bu sayımızda nefse, akla, kalbe, vicdana sorduğumuz sorularla “Adalet”i arıyoruz.

Tam da bu noktada, “Kendini (nefsini) bilen Rabbini bilir.” hadisi üzerine biraz tefekkür etsek mi? Allah Âdil-i Mutlak’tır. Bütün yarattıklarına karşı dünyada da âdildir, ahirette de adaletle muamele edecektir. O’nun adaletinden şüphe etmek de, O’nun ‘âdil davranın’ emrine uymamak da kendini, dolayısıyla Rabbini bilmemekten kaynaklanıyor. Çünkü her insan Allah’ın isimlerine ayna olmakla vazifelidir. Bu vazifeyi yerine getirebilmek için de kendini tanıma, keşfetme yolculuğuna çıkması gerekiyor. Nefsini tanıma çabası bizi Rabbimizle buluşturan eşsiz bir seyahattir.

Bu açıdan, insanın hayatı boyunca üstlendiği vazifelerde adaletle iş görememesi bu seyahati sağlıklı bir şekilde yapamadığını gösterir. Bizi âdil olmaktan ayıran noktalar, nefsimizin isteklerine boyun eğerek kendimizi tanımayı, bilmeyi ihmal etmemizden kaynaklanıyor. Kendini bilmeyen Rabbini de bilemiyor, dolayısıyla O’nun adaletinden habersiz zulüm üzere yaşıyor. Bu özel hayatta da, toplum hayatında da devlet vazifesinde de olumsuz tablolara sebep oluyor. Şüphesiz zulüm devam etmeyecektir. İnsan, nefsine ve nefislere zulmetmeyi elbet bırakacaktır. Beşer zulmetse de kader adalet edecektir. Çünkü Âdil-i Mutlak son hüküm koyucudur. O’nun hükmünden hiçbir nefis kaçamayacaktır.

Şimdi bize, “Adalet mülkün temelidir.” diyen Hazret-i Ömer’in adaleti; adalet-i mahza savunucusu Hazret-i Ali’nin hakkaniyeti lâzım. İşte kendimizi tanıma seyahatimizde şaşmaz iki rehber…

 

Sevgili Okur;
Sana kendini tanıma yolculuğunda fayda sağlayacak bir soru bile sordurtabilirsek bu sayıyla, ne mutlu bize… Hicrî yılbaşını tebrik eder, iki cihan saadetini temine sebep hayırlı ve güzel başlangıçlar dileriz.

2

 

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*