ÖĞRENCİ İŞİ EĞLENCE

Merhaba gençler!
Öncelikle sayfamızın adı neden “Öğrenci işi”. Eskiden öğrenci yerine talebe kelimesi kullanılırdı, biliyorsunuz. “Talep eden” manasındaki bu kelimeyi “ilmi talep eden” yani “öğrenmeyi isteyen” kişiler için kullanıyorduk. Yüz küsur yıldır mekteplerde bir şeyler öğrenme işini yapan insanlara “öğrenci” deniyor. Tam da içinde bulunduğumuz eğitim sistemine uygun olarak, “öğrenme arzusuna sahip olma, bilgiye aç olma, ilmi talep etme” değil de; bir şekilde -çoğu kere de dayatmayla- sadece “öğrenen olma” durumunda olduğumuz için bu öğrenci sıfatını sapına kadar hak ediyoruz arkadaşlar!

Neyse çok uzattım. Dedik ki madem öğrenciyiz, bunun gereği olarak sürekli bir şeyler öğreniyoruz; biz de kendi kendimize öğrenilecek bağzı şeyler dayatmaya karar verdik! Mesela Türk Dilbilgisi kurallarına uygun olarak şu kelimenin bağzı değil de ‘bazı’ şeklinde yazılması gerektiğini, dünyanın eksen eğikliğinin doğurduğu sonuçları öğreniyoruz. Ters takla atmasını, tek bilinmeyenli denklemde X’in değerini bulmasını biliyoruz. Neden öğrenci işi yemesini, gezmesini, eğlenmesini bilmeyelim? Cahil kalmayalım, birbirimizden öğrenelim! Belki öğrenmenin, hem de faydalı şeyler öğrenmenin tadını alınca sayfamızın adı da “talebe işi” olabilir. Ha, ne dersiniz?

 

Bin yıldır oynanan oyun: Mangala

Bu ay öğrenci işi bir eğlencelikle karşınızdayız. Türk zekâ ve strateji oyunu: Mangala. Gerçekten kaç kişinin böyle bir oyundan haberdar olduğunu çok merak ediyorum. Şimdi, kankalarınızla toplaştınız, Çay Saati’ndesiniz mesela 😉 ‘Bir oyun oynayalım’ dediniz. Aklınıza neler gelir? Zannediyorum Mangala turnuvası düzenlemek gelmez. Satranç gelir, monopoly gelir, tabu gelir, jenga gelir… Ama iddia ediyorum; hem faydaları bilimsel açıdan ispatlanmış, hem öz be öz kendi kültürümüze ait, hem de çok eğlenceli olan bu oyunu şimdiye kadar bilmediğinize çok üzüleceksiniz. Mangalanın bütün bunlardan farkı; dağdaki çobandan, 70 yaşındaki âlime, İstanbul’da saraydaki Hanım Sultan’dan, 5 yaşındaki çocuğa kadar her yaştan ve kültürden insanın keyifle oynuyor olması.

Mangala da tıpkı Satranç gibi bir savaş ve strateji oyunu. Türk mangalasının neleri sembolize ettiğini, ne gibi faydaları haiz olduğunu uzun uzun anlatmayacağım, merak ederseniz aşağıdaki linkten veya basitçe Google’layarak öğrenebilirsiniz. Oyun iki kişiyle oynanıyor. Sadece 4 temel kuralı var. Sonrası tamamen strateji işi. Öncelikle bir tanıyalım.

Elimizde her iki Keçeli’ye ait altışar kuyu ve birer hazine ile 48 adet taş var.

Oyuna başlarken bu 48 adet taşı 12 adet kuyuya 4’er tane olarak yerleştiriyoruz. Oyunda amacımız; en fazla taşı hazinemizde biriktirmek… Oyuna kura ile başlıyoruz ve oyunun sonunda en fazla taşı hazinesinde biriktiren yarışmacı seti kazanmış oluyor. Kazanan 1 puan, kaybeden 0 puan, berabere biterse iki taraf da 0,5 puan alıyor. Böylece 5 setin sonunda en fazla puanı toplayan Keçeli oyunu kazanıyor. Şimdi gelelim kurallara…

 

  1. Kural: Kura sonucuna göre önce başlayacak olan Keçeli, kendi kuyularından birini seçer ve oradaki taşları alır. Sonra birini aldığı kuyuya geri bırakarak, saat yönünün tersinde teker teker taşlarını dağıtır. Elindeki son taş hazinesine denk gelirse tekrar oynama hakkı kazanır. Eğer kuyulardan birinde tek taş kalmış ise, yanındaki kuyuya geçirebilir.
  2. Kural: Elindeki taşları kuyulara bırakan Keçeli, kendi hazinesine koyduktan sonra eğer hâlâ taşı varsa, rakibinin kuyularına bırakmaya devam eder. (Ama rakibinin hazinesine koymaz tabii ki!) Son taşı rakibinin kuyularından birine denk gelirse ve o kuyudaki taş sayısını çift yaparsa; o kuyudaki tüm taşlara sahip olur ve kendi hazinesine koyar.
  3. Kural: Eğer son taş kendi kuyularından birine denk gelirse ve bu kuyu boş ise; o kuyunun karşısındaki rakip kuyuda da taş varsa, süper bir şey olur. Keçeli hem kendi boş kuyusuna koyduğu taşı, hem de karşı kuyudaki tüm taşları alıp kendi hazinesine koyar.
  4. Kural: Keçelilerden birisi kendi bölgesindeki tüm taşları bitirdiğinde oyunun seti biter. Önce bitiren Keçeli, diğer Keçelinin kalan tüm taşlarını da kendi hazinesine koyar.

* Burada çok harika bir şey var. Bazen karşınızdaki keçelinin taşlarını almamanız gerekebilir; çünkü önce bitirirse sizin kalan taşlarınızı da alacaktır. Demek ki neymiş? Bazen kazanmak için rakibi yenmemek de gerekebilirmiş.

Gördüğünüz gibi kurallar gayet basit. Ama iş oynamaya gelince gerçekten acayip stratejiler geliştirmeniz gerekiyor. Oyunun fabrikasyon halini satın alabilirsiniz. Ama gayet tabi, evde bulduğunuz basit şeyleri oyun materyali olarak da kullanabilirsiniz. 12 küçük 2 büyük kâse, 48 adet nohutla bir akşam eğlencesi sundum az önce size, farkında mısınız? 😀

 

İyi eğlenceler Keçeliler…

 

Ayşenur Aydoğdu
aydogdu.aysenur@gmail.com

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*