ŞUBAT – HABER YORUM

Facebook’ta başkalarını
“izlemek” mutsuzlaştırıyor

Sosyal medya sitesi Facebook’ta çok fazla dolanarak başkalarının “mükemmel” hayatlarına, ailelerine ve tatil fotoğraflarına bakmak keyfinizi kaçırarak sizi mutsuzlaştırıyor olabilir.

Danimarka’da, Kopenhag Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre sosyal medyada vakit öldürmek kıskançlığa yol açabiliyor. Araştırmacılar, özellikle başkalarıyla iletişime geçmeden sosyal medyada gezinmenin daha olumsuz etkileri olduğu hakkında uyarıyorlar. Çoğu kadın olmak üzere, 1300’den fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, Facebook gibi sosyal medya sitelerinin tatmin duygusunu ve duygu durumunu olumsuz etkilediğini gösteriyor.

Araştırmacılar, başkalarının sosyal medya sayfalarına çok fazla vakit ayıran ve gerçekçi olmayan karşılaştırmalar yapan kişilerin olumsuz duygulara kapılabileceklerini söylüyor. Araştırmacılar, saatlerce bilgisayar ekranına bakarak sosyal medyada vakit geçirenlere yeni bir yöntem öneriyor. Sosyal medyada vakit öldürmek yerine, başkalarıyla iletişime geçen kişilerin çok daha olumlu duygular deneyimleyebildiğini öne süren araştırmacılar, mutluluğa ulaşmak için başka bir yöntemin de bir hafta boyunca sosyal medyayı kullanmamak olduğunu savunuyor.


 

Keşfedilen örümcek ismini
Harry Potter’dan aldı

Hindistan’da bilim insanları, sevilen film serisi Harry Potter’daki Seçmen Şapka’ya benzeyen bir örümcek keşfettiler.

BBC’de yer alan habere göre, benzerliği fark eden araştırmacılar örümceğin ismini de kitabın en önemli karakterlerinden biri olan Seçmen Şapka’nın hikâyedeki sahibi Godric Gryffindor’a ithafen koymak istediler. 7 milimetre uzunluğundaki Eriovixia Gryffindori’yi üç araştırmacı Batı Gat Dağları’nda buldu. Araştırmacılardan Javed Ahmed, “Onu bölgede araştırma yaparken bulduk ve ismini Seçmen Şapka’ya ithafen koymaya karar verdik” dedi. Hindistan Araknoloji Dergisi’nde yayınladıkları makalede araştırmacılar, örümceğin keşfinin, omurgasızların çoğu zaman görmezden gelinen ama büyüleyen dünyasına dikkat çektiğini yazdılar. Seçmen Şapka örümceği, tehdit altında avcılarından saklanmak için kurumuş yaprakları taklit ederek kamufle olabiliyor.

Keşif, Harry Potter serisinin yazarı J.K. Rowling’i de oldukça mutlu etti. Rowling, “Gerçekten onur duydum. Bir fantastik canavar daha keşfettiğiniz için kutlarım!” diyerek serinin yan kitabı olan “Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar” kitabına gönderme yaptı.

 

Göktaşlarını nükleer silahla vurma teklifi

Amerikalı bilim insanları gelecekte asteroid ve kuyruklu yıldızların dünyaya çarpabileceği uyarısında bulunarak, bunun için hazırlık yapılması çağrısında bulundu.

Amerikan Jeofizik Derneği’nin San Francisco’daki toplantısında uzmanlar dünyayı tehdit eden gök taşlarının vurulması için nükleer silahlarla donanmış bir uzay aracı geliştirilmesini önerdi. Uzayda henüz keşfedilmemiş çok daha fazla gök taşı olduğu tahmin ediliyor. Konferansta konuşan uzmanlar gök taşlarının dünyaya çarpmasının büyük bir felaketle sonuçlanabileceğine dikkat çekerek, şimdiden hazırlık yapılması gerektiğine işaret etti. Nex Mexico’daki Ulusal Los Alamos Laboratuvarı’nda görevli uzmanlardan Cathy Plesko, bir asteroidin okyanuslara düşmesi halinde kilometrelerce yüksekliğe varan dev dalgalar oluşacağını ve bunun kıyı şehirlerinde büyük bir yıkıma yol açacağını belirtti.

Uzmanlar asteroidlerin dünyaya çarpma riskini bertaraf etmeye yönelik çabaların uluslararası işbirliğiyle yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

Bu haber bize, Bediüzzaman Hazretleri’nin Sözler adlı eserindeki şu ifadelerini hatırlattı: “Evet, her hakîkî hasenât gibi, cesâretin dahi menbaı îmândır, ubûdiyettir. Her seyyiât gibi, cebânetin (korkaklığın) dahi menbaı dalâlettir. Evet, tam münevverü’l-kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimâldir ki, onu korkutmaz. Belki hârika bir kudret-i Samedâniyeyi lezzetli bir hayret ile seyredecek.

“Fakat meşhur bir münevverü’l-akıl denilen kalbsiz bir fâsık feylesof ise, gökte bir kuyruklu yıldızı görse, yerde titrer. “Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı?” der, evhâma düşer. Bir vakit böyle bir yıldızdan Amerika titredi. Çokları gece vakti hânelerini terk ettiler.” (3. Söz)


Köye ‘gogle’ geldi

Afyonkarahisar’ın Yenibelkavak köyünde Habitat derneğinden genç gönüllü Gamze Tutan, kendini 25 ile 71 yaş arasındaki kadınlara internet eğitimi verirken buldu.

Aljazeera’nın haberine göre, köydeki kadınlar internetle ilk kez tanıştı. Şimdi, internetten örgü, pasta tarifi buluyor, hastane randevusu alıyorlar. Bunu duyan komşu köyden de aynı talep var. Kadınların en büyük korkusunun “Ya çocuğum yanlış bir şey yaparsa, altından kalkamayız” düşüncesi olduğunu aktaran Gamze Tutan, “Aslında annelerin de teknolojiye merakı vardı, konuşunca bunu gördüm. Onlara, ‘Peki size bilgisayar ve internet kullanmayı öğretmeme ne dersiniz?’ dedim. İlk önce ‘Kaç yaşında insanlarız, bu saatten sonra nasıl öğreteceksin, biz anlamayız’ dediler. Kararsız kalsalar da sonra ikna ettim ve işe giriştim.” dedi.

Gamze Tutan, gönüllüsü olduğu Habitat Derneği’nden 10 bilgisayar istedi. Evinde internet bağlantısı olan 71 yaşındaki Ravide Özdemir, evinin bir odasını sınıfa çevirdi. Odadaki sobanın arkalığı, yazı tahtası yapıldı. Gamze Tutan, kadınların eğitimler boyunca birbirlerine destek olduklarını ve birbirini motive ettiklerini söyledi. Eğitimin ikinci haftasından itibaren köyün erkekleri de kahvehanede boş durduklarını söyleyip onlar da eğitim istemişler. Eğitimi duyan üst köyün muhtarı da kendisini davet ederek, “Kızım, bizim de her türlü imkânımız var. Evimiz var, evimizi açarız. Gel burada da bu eğitimi bizlere ver” demiş.

Gamze Tutan, şimdi komşu köyde eğitime başlıyor. Bundan sonra da, bölgedeki diğer köylerde eğitime başlamayı hedefliyor.


İnsanların yer aldığı ilk fotoğraf

Fotoğrafçılık tarihinde “dagerreyotipi” yöntemini bulan kişi olarak bilinen Louis Daguerre, aynı zamanda Paris’in bilinen en eski fotoğrafını çeken kişi. Dagerreyotipi, ışığa duyarlı gümüşlü levha üzerine fotoğraf çekme yöntemine verilen isim.

Daguerre, 1839’da bu yöntemi kullanarak, Paris’teki Temple Bulvarı’nı fotoğraflamış. Sanson Yolu, 4 numaradaki Diorama binasına çıkan Louis Daguerre, yönünü güneye doğru çevirip işte bu fotoğrafı çekmiş. Kullandığı 10 dakikalık pozlama tekniği ise caddedeki arabaları ve yayaları yakalamasına izin vermemiş. Fakat dikkatli bakıldığında, fotoğrafın sol alt kısmında insan silüetleri olduğu görülüyor. Ayakkabısını parlattırmak için kaldırımda bekleyen bir adam, yeterince uzun süre orada sabit durmuş olmalı ki, fotoğrafta çıkmayı başarmış. Onun kadar net olmasa da, ayakkabıyı parlatan diğer adamın silüeti de belli oluyor. Bu sayede Louis Daguerre’in çektiği bu kare, insanların yer aldığı ilk fotoğraf olma özelliği taşıyor.


4 yıllık hayat üniversitesi

Antalya Akdeniz Üniversitesi bünyesinde kurulan “Tazelenme Üniversitesi”nin ilk öğrencileri hazırlığın ardından birinci sınıf eğitimlerine başladı.

Üst sınıfa geçmek için erkeklere yemek pişirme ile kazak örme, kadınlara da tamirat yapma şart koşuluyor. Tazelenme Üniversitesi’nin gayretli öğrencileri, eğitimde en renkli görüntüleri oluşturuyor. Tazelenme Üniversitesi, ilk kez Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan tarafından TÜBİTAK desteğiyle 81 ilde yürütülen GeroAtlas çalışması kapsamında Akdeniz Üniversitesi bünyesinde kuruldu. İki yıl ön hazırlık sürecinin ardından bu yıl faaliyete geçti. Yaşları 60 ile 92 arasında değişen 300 kadın ve erkek burada eğitim görüyor. Bir üst sınıfa geçebilmek için tıp, psikoloji, tarih, arkeoloji, hukuk, fizik tedavi gibi farklı derslerin yanı sıra farklı şartlar da var: Erkekler yemek pişirme ve kazak örmeyi, kadınlar da tamirat yapmayı öğrenmek zorunda. Tazelenme Üniversitesi’nin öğrencileri bu sebeple renkli görüntüler oluşturuyor.

Gerontoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, “Bu programda olmazsa olmaz önemli bir şey var. Erkekler mutlaka aşçılık eğitimi, örgü işini de yapmak zorunda. Kendi kazağını kendisi örecek. Temel hedefimiz zihinsel jimnastiği, ruhsal dinamizmi bedensel etkinliği oluşturmak ve böylece derslerin de vermiş olduğu öğrenme şevkiyle yeniden hayata farklı gözle bakmalarını sağlamak. Erkekler kendi kazağını örüyor ve böylece zihinsel gelişimini sağlıyoruz, demans ve alzheimer olmasının bir parça önüne geçmiş olabiliyoruz.” dedi. Kazak örmek erkek öğrencilere de garip geliyor. Kendileri bu derste biraz zorlandıklarını söylüyor. Ancak beyni çalıştırdığı için, yani sağlık için iyi bir aktivite olmasından dolayı bu dersi görüyorlar.

Sınıfta ön sıralardan yer alabilmek için erken saatlerde okula gelen öğrenciler, teorik derslerden önce yarım saat boyunca Japon eğitmenleri ile spor da yapıyor. Program kapsamında öğrenciler 18 haftalık süreyle 4 yıl boyunca normal üniversite öğrencileri gibi eğitim alacak.


Yeni çağın yeni korkusu: Siber savaş

“Bazılarının ardında devletlerin de olduğu çocuklar, suçlular, teröristlerden oluşan dijital casus örgütleri, bilgi hırsızları. Askersiz, silahsız, şiddetsiz çatışma.” Bu ifadeler, hackerların başrolü oynadığı, yeni çağın yeni korkusu ‘Siber Savaşı’ tanımlamak için kullanılıyor. ABD ve Rusya arasındaki son kriz, kendisini siber alanda da gösterdi.

Görevini, Ocak ayında yeni Başkan seçilen Donald Trump’a bırakan ABD Başkanı Barack Obama, bunun öncesinde Rusya’ya karşı yeni yaptırımları devreye soktu. Bu yaptırımla rın nedeni ABD’nin iddiasına göre, Rusya’nın ABD Başkanlık seçimlerine siber saldırı düzenlemesi. ABD, bu yaptırımlar çerçevesinde 35 Rus diplomatik pasaport sahibini ‘istenmeyen kişi’ ilan etti.

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden Doç Dr. Salih Bıçakçı, Al Jazeera’ya konuştu.  “Soğuk Savaş’ın yeni alanı siber dünya” diyen Bıçakçı, Washington ve Moskova arasındaki bu yeni krizi değerlendirdi. Siber güvenlik alanında çalışan Bıçakcı’ya göre, istihbaratın artık yüzde 80’inin sağlandığı alan olan siber dünyada ülkeler arasında kıyasıya bir rekabet var, uluslararası sistem de, örneğin NATO gibi kuruluşlar da, bu yeni tehdit algısına göre şekilleniyor, yeni yapılanmalar geliştiriyor.

Altyapı sistemleri tehlikede

Obama’nın bu açıklamasının önemli olduğundan bahseden Bıçakçı, “Obama ‘Bütün Amerikalılar, Ruslara karşı teyakkuzda olmalıdır’ dedi. Bu şimdiye kadar duyduğumuz bir şey değil. Ben durumun tehdit boyutlarını da aştığı için bunun söylendiğini düşünüyorum. Çünkü uyarı bütün Amerikan kurumlarına yapılıyor. Olası tehdit olabilecek adresler, IP adresleri içeren listeler yayınlanıyor. Rus istihbaratının kullandığı isimleri de içeriyor bu liste. Bize söylemek istemedikleri kadar büyük bir tehdit varmış gibi geliyor bana. Tehdit bu kadar yüksek olmasaydı, Obama bu açıklamayı yapmazdı diye düşünüyorum. Bu soğuk savaştan sonra duyduğumuz en sert, en gergin açıklama.” dedi.

Zamanlamanın çok önemli olduğunu söyleyen Bıçakçı, “20 Ocak’ta tam da başkanlık değişikliği yapılacakken böyle bir açıklamanın gelmesi zamanlama manidar diye düşündürüyor. Soğuk savaşın dinamiklerine geri dönüyoruz. Çünkü seneler sonra ilk defa böyle bir şey oluyor.” dedi.

İstihbaratın yüzde 80’i siberde

Savaşların artık siber dünya üzerinden devam ettiğini ifade eden Bıçakçı, “Soğuk savaşın siber dünyaya yansıması bu. Soğuk savaş iki ülke arasında doğrudan gerçekleşmez. Başka ülkeler ve aktörler arasından yapılır. Füze krizini hatırlayın. Suriye meselesi üzerinden zaten soğuk savaş yaşanıyordu bir çeşit, bu soğuk savaş artık zamanın ruhuna da uygun bir biçimde siber düzeyde de yapılıyor. Artık istihbaratın yüzde 80’i sibere kaymış durumda. Az maliyetle düzenli bilgi alabiliyorsun” dedi.

 

Ukrayna da saldırı altında

Saldırılar sadece ABD’yi hedef almıyor. Ukrayna yönetimi de Aralık ayında başta Maliye ve Savunma bakanlıklarına bağlı kurumlar olmak üzere çok sayıda devlet dairesinin bilgisayarlarına yönelik siber saldırılar olduğunu bildirdi. Cumhurbaşkanı Poroşenko, özellikle Maliye Bakanlığı’na yönelik saldırılar sonucunda bakanlığın bilgisayar sistemlerinin bir süre hizmet veremediğini bu nedenle de bazı çalışanlar ve emeklilere maaş ödemelerinin zamanında yapılamadığını söyledi. Öte yandan başkent Kiev’in elektrik santrallerine yine bu ay düzenlenen siber saldırılar sonucunda yer yer elektrik kesintileri de yaşanmıştı.

Rus güvenlik servisleri

Ukrayna hükümeti, şu ana kadar yürütülen soruşturmalar neticesinde, Rus güvenlik servislerinin doğrudan ya da dolaylı olarak Ukrayna’yı hedef alan siber saldırıların arkasında olduğuna dair kanıtlar elde edildiğine dikkat çekti. CrowdStrike adlı siber güvenlik şirketi de geçen hafta yaptığı açıklamada Rus hükümeti ile bağlantılı olduğu düşünülen bir bilgisayar korsanı grubunun 2014 yılından bu yana Ukrayna’ya yönelik siber saldırılar düzenlediğini tespit ettiklerini açıkladı. Firmaya göre akıllı telefonlar üzerinden yönlendirilen saldırılar ile Ukrayna ordusuna ait topçu birliklerinin sistemleri hedef alındı.

 

2016’daki siber saldırılar

Siber güvenlik alanında faaliyet gösteren Trend Micro adlı şirket de, 2016 yılının en büyük siber saldırılarını derledi. Milyonlarca insanı ilgilendiren bu saldırıların büyük bir çoğunluğu kişisel verileri ve banka hesaplarını hedef aldı.

 

İnterneti felç ettiler

Ekim ayında gerçekleşen saldırıda Mirai isimli bir zararlı yazılımı kullanan siber saldırganlar DDOS adı verilen saldırı yöntemiyle Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere tüm dünyada interneti felç ettiler. Bu saldırıda bilgisayarların yanında internet bağlantılı akıllı cihazlar da kullanıldı. Bu cihazlar kullanılarak oluşturulan aşırı yoğun veri trafiğiyle birçok internet sitesi ve web hizmetinin altyapısı kilitlendi. Bu saldırıyla Twitter, Spotify, PayPal, Amazon gibi pek çok web sitesi erişilemez hale geldi.

270 milyondan fazla e-posta bilgisi çalındı

Mayıs ayında ortaya çıkan bulgulara göre 57 milyon Mail.ru (Rusya merkezli e-mail sağlayıcı bir şirket), 40 milyon Yahoo!, 33 milyon Hotmail ve 24 milyon Gmail hesabı başta olmak üzere toplamda 270 milyonu aşkın kullanıcının e-posta bilgileri Rus siber suçluların eline geçti. Bu hesapların nasıl çalındığı ise hâlâ ortaya çıkarılamadı. Bu siber saldırılar hem hesap sahiplerine zarar verdi, hem de söz konusu şirketlerin borsadaki hisse senetlerinin değer kaybetmesine sebep oldu.

 

Siber banka soygunu

Finans sektörü tarafından yoğunlukla kullanılan SWIFT sistemine yapılan saldırı da 2016 yılının en önemli siber saldırıları arasında yer alıyor. 2016’nın Şubat ayında Bangladeş’teki bir bankanın zayıf güvenlik sisteminden dolayı SWIFT sistemine sızan hackerlar, 81 milyon doları kendi hesaplarına transfer etti. SWIFT, dünya çapında uluslararası para transfer işlemleri için geliştirilmiş bir sistemdir.

 

68 milyonu aşkın Dropbox hesabının bilgisi çalındı

2016’nın Ağustos ayında popüler dosya paylaşım platformu Dropbox’u hedef alan saldırıda 68 milyondan fazla Dropbox kullanıcısının kullanıcı adı ve şifresi tehlikeye girdi. Dropbox yaptığı duyuruyla 2012’den beri şifresini yenilemeyen kullanıcıların şifre güncellemesi yapmalarını istedi.

 

Sosyal medya hesapları ve iş başvuruları da saldırı altında

Siber saldırganlar yalnızca e-mail ve banka hesaplarını tehdit etmiyor. Sosyal medyada kullandığımız hesaplardan, iş başvurusu yaptığımız sitelere kadar sayısal dünyadaki her bilgi tehlike altında. 2016’nın Mayıs ayında popüler sosyal iş ağı Linkedin’den 2012 yılında çalınan 117 milyon e-posta ve şifre bilgisi internete sızdırıldı. Linkedin bu sızıntı nedeniyle 2012’den önce açılan tüm kullanıcı hesaplarının şifrelerini sıfırladı.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*