ZAMANI GEÇMEDEN “ZAMAN”

Her kaybolan şimdi bir daha gelmemek üzere geçip gitmiştir ve şimdiyi anlamayan hayatı anlamaz. ‘Şimdilik durmak’ değil, ‘şimdiden başlamak’.

Bütün iktidarsızlıklar, irade hastalıkları, tembellikler, vehimler, tereddütler, savsaklama illetleri şimdinin kıymetini bilmemekten gelir. Fanilik şuurunun eksikliğidir.
Günlerin tükenmeyeceği zannından gelen aldanıştır.

Peyami Safa

Selamlar olsun Keçeli,

Okumalar nasıl gidiyor?
Kusura bakma hâl hatır sormadan daldım konuya. Ama biliyorsun “zaman” geçiyor; ne geçmesi akıyor, koşuyor, adeta paketini açmadan bitiyor. E o hâlde, biz de lafı çok dolandırmadan bu ayki kitabımızı (daha doğrusu kitaplarımızı) tanıtmaya geçelim.
Hani derler ya, “Bir kitap okudum, hayatım değişti!”. Her ne kadar bu lafı çok klişe bulsam da, benim de bir kitap okuyup kafamın, zihnimin, farkındalığımın değiştiği oldu. Yıllar yıllar önce, ben henüz lisedeyken -yazar abartılı anlatımları seviyor- zamanı planlama ve kullanmada ciddi sorunlar yaşadığım bir dönemde evimizin kitaplığında İbrahim Canan’ın “İslâm’da Zaman Tanzimi” adlı kitabını buldum ve okudum. Sonra da oturdum; cahilliğime, tembelliğime, umursamazlığıma ağladım. Ağlamadım belki, yalnız şunu öğrendim: Zamanı düzgün kullanmanın ön koşulu zamanın farkına varmak. Zamanı anlamak, anlayamamak, şimdiki zamanın ömür olduğunu anlar gibi olmak…


Efendim, insan nisyandan gelir; öyle ya ben de ne zaman ebedîlik yanılgısına düşüp “zaman duygumu” kaybetsem bu kitabı açtım, tekrar tekrar okudum. Benim için adeta bir kılavuz, hatırlatıcı, hedef gösterici oldu. Öyle çok istifade ettim ki, siz de çok geç olmadan okuyun istedim.
Kitap; “Kur’ân’da zaman, Zamanla ilgili telakki ve tedbirler, Peygamberimizin hayatında zaman tanzimi, İslâm’da tatil ve istirahat, İslâm âlimlerinde zaman endişesi, Zamanı değerlendirmede püf nokta: Alışkanlık” bölümlerinden oluşuyor. Anlaşıldığı üzere Canan, “zaman” kavramını pek çok farklı açıdan, kuvvetli kaynaklarla destekleyerek inceliyor. Özellikle zamanın ilimle bağlantısı ve pratik hayata yansımaları üzerinde çokça duruluyor.
Yalnız kötü bir haberim var Keçeliler, bildiğim kadarıyla bu kitap basımdan ve satımdan kaldırıldı. Belki “nadirkitap.com” gibi sahafların satış yaptığı sitelerden temin edebilirsiniz. Kaç aydır bu kitabı yazamamamın sebebi de satışının olmamasıydı, ancak sonra beynimde konfetiler patlamaya başladı. Canan Hoca’nın da kitabında çokça alıntıladığı Abdülfettah Ebu Gudde’nin kitabı olan “İslâm Âlimlerinin Gözüyle Zamanın Kıymeti” de bu alanda yazılmış ender ve değerli kitaplardan. Eğer tamam ikna oldum ben, “zaman” hakkında bir şeyler okuyacağım diyorsanız, bu kitabı da muhakkak edinin derim ben. Zaten Abdülfettah Ebu Gudde geçen asrın yetiştirdiği pek kıymetli ve üretken âlimlerinden biri, diğer kitaplarına da bakmakta fayda var.

Durun sayfayı çevirmeyin, daha bitmedi, bir kitap ismi daha vermeden bırakmam. Tahlil Yayınları’ndan çıkan: Zaman Risalesi. Yaşar Değirmenci’nin yazarı olduğu bu eser, bahsettiğimiz diğer kitaplara göre daha güncel ve pratik hayata bakıyor. Hem “İslâm’da Zaman Tanzimi” kitabı da referans olarak gösterilmiş, ben de okurken fark etmiştim, iki kitabın içeriğinde benzerlikler olduğunu. Yine bu eserin de kaynakçası çok zengin.

Yani diyeceğim o ki bence bu kitap hem diğer iki eserle aynı çizgide hem de okuması daha kolay, yalın bir dili var; okuyun, okutun!

 

Altı Çizilesi Satırlar

Tabiîn zahidlerinden olan Amir bin Abdilkays’dan rivayet edilmiştir: Bir adam kendisine “benimle konuşur musun?” diye sorar. O da ona şöyle cevap verir: “Güneşi yerinde tut, seninle konuşayım.”
Zamanın Kıymeti

İki nimet vardır. İnsanların çoğu bunları değerlendirmede aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.
Hadis-i Şerif

Zaman, ebedîyetin insana ait olan yegâne küçük parçasıdır ve tıpkı hayat gibi, hiçbir zaman geri gelmez.

Farz ilimlerde eksikliklerimiz olduğu müddetçe “onların öğrenilmesini geri bıraktıran bütün öğrenme meşguliyetleri, Allah’a sığınılması gereken bir meşguliyet olabilir” diye bir mülahaza hanemiz olmalıdır.

Hz. Muâz niçin yaşamak istiyor?
“Ey Rabbim, bilirsin ki, ben dünyada uzun yaşamayı ne nehirler akıtmak, ne de bahçeler kurmak için istedim. Ben çok yaşamayı sevdi isem bu, uzun gecelerin sıkıntılarına katlanmak, sıcak mevsimlerin uzun günlerinde ağızda dili kurutan susuzluklarına tahammül etmek, âlimlerin zikir halkalarında zahmetli saatler geçirmek içindi.”
İslâm’da Zaman Tanzimi

Zaman öldüren hayat öldürür.

Ey Gafil! Çalar saat sana şöyle nida eyledi:
Boş işler hayatından bir saat daha heba eyledi!
Eğer saatin sesi dikkatlice dinlenirse gerçekten “(boş işler ömrü) eksiltti, eksiltti, eksiltti” diye bir ses meydana gelir.
Fazail-i Sadakat

Mü’min zamana ait olan değil, zamana sahip olandır.
Zaman Risalesi
Allah’ım sen benim ve bu yazıyı okuyanların ilmini, hilmini, nurunu arttır. Amin…

Not: Zaman üzerine yazmaya karar vermemin sebebi, yazılarımı bir türlü zamanında yazamayıp editörümüzü üzmem olabilir. 🙁

 

Nuriye Sultan Kostak
nuriyesukostak@gmail.com

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*