SİZİ DE RAHATSIZ OLMAYA DAVET EDİYORUM!

Selamunaleykümler Genç Yorum’un Yeşil okuyucuları!
Ramazan’dan yeni çıkmış bünyeleri bu ay, israfın yaptığı tahrip ile değil de yeni karşılaştığım bir haberle karşılıyorum. Haber umut verici bir haber değil. Belki bizim yorumumuz onu umutlu hale getirebilir, o ayrı. Tahrip içerikli haberler yapmayı sevmesek de, gözümüze gözümüze giriyor bazı gerçekler.

Aylar öncesinde yapılan İstanbul’un 3. köprüsü üzerine, bu sayfada kısaca dertleşmiştik sizinle. Yapacağı çevresel tahripten ve üstüne üstlük trafiğe de çözüm olmayacağından bahsetmiştik. “Bu şekilde devlet bütçesini fütursuzca kullanarak yapılan devasa projelerin, devasa yan etkilerinin olacağını gözden kaçırıyoruz” diye de eklemiştik. Ne yazık ki tamamlanmasının üstünden çok da zaman geçmemesine rağmen haklı çıkmaya başladık.

Demiştik ki; “Tamam anladık, illa ki bir güç gösterisi olarak bu köprüyü yapacaksınız. Yapmak için yasaları bile o projelere uygun hale getirdiğinize bizzat şahidiz. O hâlde etrafını imara açıp ormanları yok ederek İstanbul’un son kalan ormanlarını da yok etmeyin. Zira imara açtığınız yerlerde insanlar yaşayacak ve bu insanların havaya suya ihtiyacının olacağı muhakkak.

Son kalan ormanları da yok etmek, bu hakkı çok da belli etmeden insanların elinden almak değil de nedir? Kâinatın düzenine direnemeyiz, direnmeye çalışan kaybeder, ve kaybetti de… Bundan çok değil, belki de 20 yıl sonra uğrunda mücadele edeceğimiz bir orman olmayacak. Gelecek nesil, elinden bu hakkı aldığın için sana kızmayacak mı zannediyorsun?”

Siyasî bir fikir açıklaması değil bu gençler. Kâinatın düzeni, siyasî menfaatlerden üstündür. Bu sizin ve benim gibi dinamik zihinlerin farkındalığıdır sadece. Bu yazıyı, ‘amma abartmış’ nazarıyla okuyan da olacaktır elbette. İnanın abartı değil. İnanın bunları söylemek benim de hoşuma gitmiyor. Gençlik farkındalık olursa güzel, sorgulama olursa güzel… Dinamik zihin, yorumladıkça, olayları mihenge vurursa parlar. Hakikat de böyle tecellî etmez mi zaten? ‘Çevreyi koruyalım, ormanları sevelim’ fikri kuruyor artık. Biz gençler ve gündemi ebedî gençlik olan herkes anladı ki, çevreyi ve dolayısıyla insanlığı kurtaracak olan Kur’ânî bakış açısıdır. Yaratılanı tahrip, insanoğlunun namaz ve diğer ibadetler gibi sorguya çekileceği bir başka konu değil midir? Peygamber Efendimiz’i (asm) hiç ağaç keserken hayâl edebiliyor musunuz?

Diyeceğim o ki, ‘Bunlar yola köprüye de karşı çıkıyor, anarşilik damarı değil midir bu?’ sorusuna cevap veriyorum. Yol, köprü dediğimiz şey bir inat uğruna yapıldı, halka hizmet için değil. ‘Halka rağmen halk için’ zihniyeti yüzünden çok çekmedi mi bu ülke? İkincisi, en basitinden Yeşil Yol Projesi mesela. ‘Ekolojik felâket olur’ diyerek yaratılmışa sahip çıkanları susturmak için, ‘tamam durdurduk’ deyip, çaktırmadan projeye devam etmek, kimse kusura bakmasın, ama dürüstlükten uzak.

3. köprü ise, bazı araçlara zorunlu kılınmasına rağmen, trafiğe bir çözüm olmadığı gibi, İstanbul’un su ve hava kirliliğini hızlandıran devasa felâketin sadece bir tanesi. “Köprü yapıyorsanız yapın elbet, ama etrafını imara açmak, ormanları yok edip yerine betonlar dikmek; havzaya yeterli suyun ve temiz havanın sağlanmaması anlamına gelir. Bunu yapmayın” demiştik. “Evet haklısınız” dendi. Ama köprünün yapımından bir sene sonra görüyoruz ki, Beykoz ormanları imara açıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Beykoz’da bulunan ormanlık arazide, 2. derece SİT alanı olduğu ve orman içi dinlenme alanında kaldığı gerekçesiyle konut yapımına karşı çıkmıştı. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı söz konusu alanda plan değişikliğine giderek ‘özel eğitim tesisi’ yapılmasını onayladı, imar planı değişikliği bakanlığın sitesinde askıya çıktı. Arazi Beykoz Üniversitesi’ne tahsis edildi. Plana göre, sık orman dokusunun bulunduğu alanda 4 kat imar izni, kreşten üniversiteye kadar eğitim tesislerinin bulunduğu bir kampüs yapılması öngörülüyor.

Bunları, tüm fikir akımlarından sıyrılıp, sadece Kur’ânî ahlak nazarıyla tekrar bir düşünün. ‘Bunlar eğitime de karşı canım’ diyen bir zihniyet elbette ki var ve bu yazdıklarım onları rahatsız edecek. Tüm samimiyetimle söylüyorum ki, kâinattaki bir yaprağı incitmeden de yol köprü yapılabilir, eğitim yuvaları pekala kurulabilir. Cenab-ı Allah’ın binlerce ismini tecellî ettiren koskoca kâinatla inatlaşılmaz. Çünkü, insan da küçültülmüş bir kâinattır, diye biliyoruz zaten. Yaşadığımız çevrede olan biten gizli bir kudret tarafından idare ediliyor ve bu kudretin nizamına karşı çıkarak, “sizin için bunları yaptık” diye önümüze hizmet koyulmasından veya dünyevî menfaatler ve kapital çıkarlar yüzünden yaratılanın tahrip edilmesinden rahatsızım.

Ve benim gibi ebedî gençliği arzulayan, çevre bilincini imanın bir hassası olarak gören her genci de rahatsız olmaya davet ediyorum. Yeşil kalın efendim…

 

 

Handenur Yaşar
Çevre Mühendisi
handenuryasar@gmail.com

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*