İtaat

Klişe bir söylemle başlayalım: İnsan, sosyal bir canlıdır. Sosyal bir canlı olması, hayatı boyunca kendi türünden bireylerle birlikte olması, ihtiyaçlarını giderebilmek için diğerlerine ihtiyaç duyması anlamına gelmiyor sadece. Sosyal bir canlı olması, belki en temelde insan davranışlarını etkileyen en önemli faktörün toplum olduğunu ifade ediyor. Dolayısıyla toplumun dokusunu etkileyen her şey, coğrafyadan iklime, nasıl eğitildiğinden nasıl yönetildiğine kadar her mesele bireylerin davranışlarını da doğrudan veya dolaylı olarak etkiliyor.

Evet, insan, davranışlarını kendi kendine yöneten bir canlı değil; iradesine ve tüm o gelişmiş bilişsel kabiliyetlerine rağmen. Koskoca bir literatür gösteriyor ki, insanlar çevrelerinde olan bitene duyarsız kalamıyorlar ve farkında bile olmadan davranışlarını çevresindeki insanlara uyum sağlayacak şekilde düzenliyorlar.1 Kişinin algılarını, davranışlarını ve fikirlerini grup normlarına uyacak biçimde yeniden düzenleme meyline sosyal psikolojide intibak (conformity) adı veriliyor.2 Aslında bireyin hayatı için oldukça faydalı olan bu meyil, kendimizi bilmediğimiz vakit, diğer tüm kabiliyet ve meyillerimiz gibi başımıza bela olabiliyor.

2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan dehşet verici hadiseler, özellikle Nazi subaylarının esirlere yaptıkları işkenceler insanların nasıl bu kadar ileri gidebildikleri sorusunu akla getirdi. Doğru olma ihtiyacı ve dışlanma korkusunun insanları toplumsal normlara uymaya itmesi anlaşılabilir bir durum, ancak bu insanları normal şartlar altında kabul görmeyecek davranışları yapmaya iten şey neydi? Nazi subaylarının yargılandığı mahkemelerde en çarpıcı savunma “emirlere itaat” oldu. Olmaz olsun öyle emre itaat, diyebilirsiniz, ancak bireylerin otoriteye itaat konusunda ne kadar ileri gidebileceği konusunda Stanley Milgram’ın yaptığı deneyler fikrinizi değiştirebilir.

Detaylarını Google’a havale edeceğim deneyleri kısaca özetlemek gerekirse, deney esnasında katılımcıya, diğer odada bulunan katılımcıya bir görevi yaptırması ve katılımcı her yanlış yaptığında artan dozlarda elektrik vermesi gerektiği söylenir. Her iki katılımcı da deneyi istediği noktada bırakmak ve odayı terk etmekte özgürdür, bu konuda deney başlamadan önce bilgilendirilirler ve deney başlar. Esas katılımcının bilmediği şey ise şudur: Diğer odada bulunan ve yanlış yaptığında elektrik verdiği katılımcı aslında bir oyuncudur ve gerçekten elektrik verilmemektedir. Deneyin amacı, başka bir insanın hayatı söz konusuyken bireylerin otoriteye ne kadar itaat edecekleridir. Sonuçlar çarpıcıdır, laboratuar önlüğü giymiş deney yürütücüsünün (nam-ı diğer otorite figürü) “deneye devam edin” komutuna ezici bir çoğunluk itaat eder, diğer odadan gelen çığlıklara rağmen. Bu deney size fazla uç noktada gelebilir, ancak bu tavrı doğrulayan pek çok veri mevcut.

Dışlanma korkusuyla gelen topluma uyum sağlama meyli ve cezalandırılma korkusundan3 kaynaklanan otoriteye itaat, aslında insana hikmetle verilmiş iki özellik. Ancak kişi, kendini bildikçe sınırlarının ve zaaflarının farkına varabilir ve sadece bu farkındalıkla özgürleşip iradesini hakkıyla kullanabilir. Davranışlarımızın şekillenmesinde etkili olan faktörleri bilmek, bizi yaşadığımız toplumun kodlarının farkında olmaya, doğrudan veya dolaylı olarak muhatap olduğumuz insanları bilinçli bir şekilde seçmeye, karşılaştığımız otoritelerin otoritelerinin sınırlarını çizebilmeye ve zaafımızı bilip, kendimizi o zaafa düşmekten korumaya sevk edeceği için kıymetli ve önemli. Ve en önemlisi de, Muhyiddin Şekur’un da dediği gibi: “İyilerle yoldaş ol, geride çok az gül kaldı.”

 

Dipnotlar:
1) Küçük bir not: Psikoloji biliminin bir alt kolu olan Sosyal Psikoloji, insan davranışlarının toplum içerisinde nasıl şekillendiğini ve ne tür faktörlerden etkilendiğini inceler.
2) Zihinde görünür hâle gelmesi açısından kavramı isimlendirmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple yazı boyunca, tanımladığım hâliyle kavramlara dikkat etmenizi rica ediyorum.
3) Bu saydıklarım intibak ve itaat meyillerinin sebeplerinden yalnızca birer tanesi, yoksa insan davranışları tek sebebe indirgenemeyecek kadar karmaşık.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*