Pamuklu giyiniyorum, diye övünenlere

Herhangi bir tişörtünüzün hayatının nerede son bulduğunu biliyor musunuz? Nereye kadar takip ediyorsunuz bir tekstil malzemesini?

Satın alırken pamuk olmasına kimimiz dikkat ediyor, kimimiz etmiyor. Bu yazı pamuk olmasına dikkat edenler için. Diğerleri zaten plastik kullanımının zararlarını öğrenmekle başlasın yeşil yaşamaya.

Bir tişörtün hikâyesi mağazadan fabrikaya, fabrikadan tarladaki hammaddeye kadar geri gidiyor. Çoğu zaman hammaddesi pamuk olan bu tişörtler ise sürdürülebilirlik ve çevre açısından baktığımızda aslında çok da masum değil.

Dünyada kullanılan suyun %70’i tarımsal üretime ayrılmış durumda. Yediğimiz gıdalar için vazgeçilmez olan su, tişörtlerin en çok kullanılan hammaddesi pamuk için de aynı önemi taşıyor. Ama maalesef pamuk oldukça fazla su isteyen bir bitki. Öyle ki, bir adet tişörtün üretimi için bir kişinin 900 günlük su ihtiyacı olan 2.700 litre su harcanıyor.

Özellikle organik pamuktan üretilmeyen ürünler için pestisit ve gübre kullanımı oldukça yüksek. 450 gram pamuk üretimi esnasında 150 gram kimyasal gübre kullanılıyor. Bir yılda ise tüm dünyada kullanılan pestisitlerin %10’u, böcek ilaçlarının ise %25’i pamuk tarlalarında kullanılıyor. Bu bir tişört için 90 gram gübre, 4 gram tarım ilacı kullanılması demek.

Bununla beraber hammaddelerin, tişörte dönüştürülmesi sırasında, sadece bir tişört için 550 gram fosil yakıt kullanılıyor. Bu fosil yakıtlar ise her bir tişört için 6 gram kardondioksiti atmosfere salıyor.

Durum her ne kadar kötü gözükse de çözümler mevcut. Tişörtünüzü yıkarken çamaşır makinanızı 60 yerine 30 derecede çalıştırarak karbon emisyonunuzu yarı yarıya indirebilirsiniz.

Eğer eskimiş, dolabınızın bir kenarında unutulmuş tişörtleriniz varsa bu giysileri geri dönüştürerek yukarıda belirtiğimiz bu kaynakların kullanımını da azaltabilirsiniz. Eskidikleri zaman çoğunlukla çöpe giden bu tişörtler, aslında %90 oranında geri dönüştürülebiliyor. Bu çok daha az karbon emisyonu ve su kullanımı demek.

Polyesterden kaçmak çoğu zaman imkânsız olabiliyor kıyafet seçerken. Hadi polyesterden kaçmak bizim tercihimiz desek de pamuk üretimi için kullanılan kimyasallar bir süre sonra aynı toprakta pamuk üretemez hâle getirecek maalesef. En çok övündüğümüz, dünyanın en verimli toprağı sayılan Çukurovamızla neden artık övünemiyoruz, sesimiz çıkmıyor? Tabiî ki dünyada kullanımı yasaklanmış tarım ilaçlarını toprağımıza korkusuzca savurduğumuz için. Tarım ilaçları, herbisitler, pestisitler için yapılan uyarılar genellikle meyve sebze için yapılsa da, şu an insanların %70’inin dışkısında ağır metaller ve mikroplastiklere rastlanmışken, tekstil sektörünün de bir oturup düşünmesi gerek bana sorarsanız.

İnsanların hemen hemen hepsi saç dökülmesinden şikâyet ediyor, ama kimse saç dökülmesinin en temel sebebinin tarım ilaçları ve hava kirliliği olmasını önemsemiyor.

Yazının sonunda biz ne yapabiliriz kısmına gelince tabiî ki çoğumuzun eli kolu bağlanıyor, ama moraller bozulmasın.

Pamuklu kıyafet seçimlerine devam diyoruz. Yazının sonunda kendi pamuğumuzu kendimiz üreteceğiz sonucunu çıkarmayacağız elbet. Ama yeşil yaşamanın click noktası olan “küçük değişimlerle büyük kârlar” felsefesiyle şunları yapabiliriz:

  • İlk kullanımdan önce karbonatlı veya sirkeli suyla yıkamak.
  • Üründe var olan kimyasalları, kullandığımız parfümlü, enzimli deterjanlarla süslememek.
  • Daha fazla türetim, daha az tüketim.
  • Veeeeee… Geri dönüşüm, geri dönüşüm, geri dönüşüm.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*