Affettik, özgürleştik, kazandık

Yeşil Yorum’da bu ay manevî temizlik üzerine konuşalım istedim. Ülkece, hatta dünyaca buhranlı bir yıldı; acılar, hatalar çokça yaşandı. Onun için bu yıla iyi hazırlanalım. Ruhunu temizleyemeyen çevresini nasıl temiz tutsun, öyle değil mi? Hepimiz bir şeylerle imtihan oluyoruz yaşarken. Hatta çoğu imtihanlarımızı fark etmiyoruz bile. Kimi imtihanlar çok çetin bir zamanda, çok hassas yerden geliyor, zorlanıyoruz ve o zaman fark ediyoruz; evet ya, imtihan için gönderildik bu dünyaya…

Yeşil Yorum’un da mevsimleri oluyor, tıpkı kâinat gibi Yeşil Yorum da bazen yeşil, bazen sarı, bazen siyah, bazen beyaz, rengârenk.

Sizin için en zor imtihan nedir? Hiç düşündünüz mü? Düşünmediyseniz bir düşünün. Ben düşündüm. Herkes büyük küçük ne yapmış olursa olsun, hangi hatasını fark etmiş olursa olsun en zorunu yaşadığını düşünür. Bu kimine göre hırsına öfkesine yenik düşmektir; kiminin hatrına getirdiği günahları, kusurlarıdır; kiminin yanlış kararlarıdır. Ne olursa olsun, bu imtihanın en doğru cevabı, affetmeyi seçmek bence. Affetmek; ama neyi, nasıl, neden affetmek?

Bu ay manevî arınma, yeni bir yıla daha büyük bir insan olarak girmeye bir başlangıç olsun hadi. Herkes geçen yıl yaşadığı olumsuzlukları toplasın ve onlarla yüzleşsin. Rahatça işlediğimiz günahlar mı dersiniz, gaflete düştüğümüz anlar mı dersiniz, aldığımız yanlış kararlar mı dersiniz, hepsini bir araya toplayın. Ruhunuzu bunaltana kadar. Bi bunalsın önce. Doğum bile sancıyla anılıyorken, böylesine köklü bir temizlik sancısız olmaz. Topladınız mı? Tıpkı ev temizliği gibi işte. Evi temizlemek için de süpürgeyle tozları bir araya getirmiyor muyuz? Getirdikten sonra imha edeceğiz şimdi. Şimdi toplama sebebini anlatan bir konuşma yapacağız ve yok olup gidecek sancı. İmha edip özgürleşeceğiz. Olumsuzlukların ruhumuzda bıraktığı kirleri en güçlü dezenfektan diyebileceğimiz yüzleşmekle, affederek özgürleşeceğiz. Yaptığımız hatayı fark ettiğimiz için özgürleşeceğiz. Hatayı fark ettiğimiz için de Rabbimizden af dileyip, yanımıza kâr kalacağı için özgürleşeceğiz. Ve tabiî ki her şeyin Allah’tan geldiğini hatırladığımız için özgürleşeceğiz. Hazır mıyız?

Başıma gelen musibetlerin tümü! Bu sözlerim size… Bana çok acılar yaşattınız, evet. Hiç birini unutmaya çalışmıyorum, hepsini hatırlıyorum. Ama bu, ne kine, öfkeye, hırsa sebep olacak, ne de o acıda kaybolmama. Çünkü artık acı hissetmiyorum. Sadece acı çektiğimi hatırlıyorum, o kadar. Sizin sayenizde inancım, iradem, varlığım ve sağlığım iyice güçlendi. Bunun için de teşekkür ederim. Yanımda kin, nefret gibi beni yıpratan, bana zarar veren şeyler bulundurmuyorum. Pis şeyler pis şeyleri çeker çünkü. Yolda bir çöp yığını görseniz, çöpler burada toplanıyor herhalde, varsayımıyla elinizdeki pis şeyleri bırakmanız muhtemeldir. Ben de sizin gibi muzır şeyleri hayatımdan çıkardığım için iyiyi talep etmiş oluyorum Rabbimden. Olumsuzluk stokları da değil aslında yaptığım. Unutmuyorum, çünkü aynı hataları tekrar etmek istemiyorum o kadar. Evet zarar gördüm, ama bana bunu siz yapmadınız. Biliyorum ki Allah istemeseydi hiçbirini yapamazdınız. E Allah istediyse ve emrettiyse ona kim zarar diyebilir ki… Her ne kadar şer gibi görünseniz de yine kârdayım yani. Hatalarım, yanlış kararlarım… Hepinizi affediyorum. Çünkü sizden almam gereken dersi aldım, sağlamlaştım, olgunlaştım, başka imtihanlar beni bekliyor geleceğimde. Onlara koşmam lâzım, sizinle oyalanamam. Geleceğimi size takılarak çarçur edersem beni yaratanın hoşuna gitmez bu.

Fena ve fânî bir adamın güzel bir sözü vardı, hatırıma geldi. “Öfke, zehiri kendin içip, başkasının ölmesini beklemektir.” Geçtiğimiz yıl da diğer yıllar gibi sermayeydi. Elimden geldiğince ticaret yapıp kâr etmeye çalıştım ahiretim için. Sizler bütün hatalarım, kusurlarım olarak ahiretimi kazandıran puanlar şeklinde bana geri döneceksiniz biliyorum. Bu kârlı ticareti bana yaptıran Rabbime de binlerce kez hamd ediyorum. Evet nehrimin suyunun bir süre bulanık akmasına sebebiyet verdiniz, ama Bediüzzaman Hazretleri’nin başka bir konu için söylediği şu söz içimi ferahlatmaya yetiyor:

“Bir bulağbaşı, çok zaman taaffün ve tesemmüm etmiş, içine çok pislik düşmüş, sonra da onu tasfiye için o pislikleri içinden çıkarılırsa ve bir havuz gibi yapılırsa, acaba pınarın suyu bir zaman bulanık olarak gelmeyecek mi? Fakat merak etmeyiniz; âkıbet berrak olacaktır.”1

Akıbetim berrak olacaksa suyumun bulanık olarak akmasına niçin müsaade etmeyeyim?

Bu sene, hem benim için, hem tüm İslâm âlemi için yeni imtihanların, yeni tecrübelerin ve ne yaşanmış olursa olsun yeni kazançların yılı olacak. İmtihan, türü ne olursa olsun zor evet, ama kazanmak kolay… Çünkü doğru cevaplar belli. Doğru cevap Sünnet-i Seniyye. Allah sizin gibi yeşil insanları Peygamberimizin (asm) nurundan uzaklaştırmasın. Gerisi hâllolur. Yeşil yıllar, yeşil imtihanlar, yeşil insanlar…

Dipnot:
1) Bediüzzaman Said Nursî, Eski Said Dönemi Eserleri, Münazarat, İstanbul, Yeni Asya Neşriyat, 2018, s. 163

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*