Gençlerin Avrupa deneyimi

Avrupa konulu kapak dosyamız bağlamında, “Avrupa’da eğitim nasıl, orada yaşamak cazip mi, Türkiye’den farkı neler, gençler niçin Avrupa’yı tercih ediyor?” gibi sorulara cevaplar aradık. Erasmus’la Avrupa’da eğitim gören gençlerle, Avrupa’da eğitim, hayat, imkânlar ve kendi ülkeleri ile kıyasını konuştuk.

Niçin bir Avrupa ülkesinde eğitimi tercih ettin?
Eğitim sonrası Avrupa’da yaşamak ister misin?
Türkiye ile Avrupa’yı kıyaslar mısın?

Berivan Aslan (21)
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi-Hemşirelik
(Polonya’da Erasmus-Czestochowa University of Technology)

Yabancı dilimi daha iyi bir seviyeye getirmek için ve de Polonya ve çevresindeki ülkelerin yaşayış şekillerini, eğitim tarzını merak ettiğim için Avrupa’da eğitim serüvenine katıldım. Bu süre zarfında orada kalıp, eğitim sistemini ve gelişmişlik düzeyini gezerek ve gözlemleyerek kendime çok şey kattığımı düşünüyorum.

Polonya’da yaklaşık 5 ay kaldım ve sürekli kendi ülkemle kıyas ettim gittiğim yerleri. İnsanın kendi memleketi başkadır tabiî ki; taşı, toprağı, havası, insanları. Ama ilerde tekrar böyle bir şey için şansım olsa, Polonya’da ya da başka bir Avrupa ülkesinde yaşamak isterdim. Çünkü kendini ifade edebilme, sevdiğin ve yetenekli olduğun bir alanda kendini geliştirebilme ve en önemlisi kaliteli bir eğitime ulaşma imkânı sunuyor sana bu ülkeler.

Ayşegül Çelik (21)
İstanbul Üniversitesi-İlahiyat
(Belçika’da Erasmus- Katholieke Universiteit Leuven)

Avrupa ülkesinde eğitimi tercih etmemin sebebi; üniversitemizin, İngilizcemizi pratik etmemiz konusunda, Erasmus programında Avrupa dışı ülkeler ile anlaşma yapmamış olmasıydı. Yoksa Müslüman bir ülkeye gitmeyi tercih ederdim. Eğitim sonrası Avrupa’da yaşamayı değil, yüksek eğitim yapmayı planlayabilirim.

Selma Şimşek (23)
Süleyman Demirel Üniversitesi-Fizyoterapi
(Polonya’da Erasmus-Państwowa Wyższa Szkoła Zawodowa)

Avrupa’a gitmek istiyordum ve mezun olduktan sonra bu planlarımın gerçekleşmesinin zor olduğunu biliyordum. Bu nedenle böyle bir fırsatı duyunca değerlendirmek istedim, çünkü kalacağımız yer ayarlanıyor, ek olarak ihtiyaçlarımızı karşılamak için hibe veriliyor ve orada bize yardımcı olacak kişiler bulunuyor. Bu da çoğu açıdan büyük kolaylık sağlıyor

Avrupa’da yaşamak istiyorum, çünkü çoğu açıdan imkânları fazla ve kendimi daha iyi geliştirebileceğim bir ortamı olduğunu düşünüyorum. Kurallar konusunda çok netler ve bu hayatı daha kolaylaştırıyor. Farklı görüşlere karşı anlayışlı ve saygılılar, en azından benim tanıştığım kişiler öyleydi.

Üniversite’de öğretim görevlileriyle iletişim daha kolay ve verimli geçiyor. Eğitim imkânları oldukça gelişmiş. Okulda meslekî beceri ve bilgi yeterli düzeyde veriliyor.

Zehranur Torun (22)
Yıldız Teknik Üniversitesi-Gıda Mühendisliği
(İtalya’da Erasmus-Università degli Studi di Parma)

Önümde, ücretsiz olarak yabancı bir ülkeye gidip, eğitiminden faydalanmak gibi bir fırsat vardı ve öğrenciyken bunu değerlendirmek istedim. Bunun yanında Erasmus yapmamın temel nedeni merak. “İtalya’da pizzayı nasıl yaparlar, burada makarna endüstrisi nasıldır?” tarzında bir merak değil sadece. Daha çok öğrenciler arasındaki farklılıkları, nasıl bir eğitimin verildiğini, öğrencilere karşı tutumlarını, biraz da kendi sınırlarımı görmek istedim. Bilmediğim bir dilin konuşulduğu ve halk genelinin İngilizce’yi bilmediği bir ülkede, önüme çıkan zorluklarla nasıl başa çıkacaktım? Çünkü çok fazla zorluk var. 8-10 ay boyunca yabancı bir ülkede yaşayınca pek çok farklı alanda aşılması gereken engeller çıkıyor karşınıza. “Onları aşabilir miyim?” merakı beni Erasmus’a sevk etti.

Şu ana kadar hep Müslüman bir ülkede, Türkiye’deydim. Başka bir ülkede yaşanacak tecrübeler nasıl olurdu? Farklı durumlara karşı nasıl bir tutum gösterecektim? Bunun yanında “Bir Avrupa ülkesinde eğitim nasıldır?”ı da merak ediyordum. Çünkü şu ana kadar kendi ülkemin eğitim sistemini biliyordum sadece.

Avrupa’nın herhangi bir yerinde yaşamak istemem. Buraya merak ettiğim şeyleri görmeye geldim. Benim için bu yeterli, daha fazlasına gerek yok. Eğitim veya kariyer için bir Avrupa ülkesinde kalmayı düşünmüyorum.

Eğitim temelli karşılaştırırsam; çok daha rahat. Her şey öğrencilerin kararına bırakılıyor. Mesela yoklama konusu. Öğrencinin gelip gelmemesi hocayı hiç ilgilendirmiyor, yoklama alınmıyor. Sadece verilen tarihlerde/sınavlarda öğrenci başarılı mı değil mi, sonuca bakıyorlar.

Erasmus yapan başka arkadaşlarımla da konuştuğumuzda vardığımız ortak karar şu ki; Avrupa’da verilen eğitimler sektör odaklı. Kişi okuldan mezun olup, sektöre adım attığında gerçekten işine yarayacak bilgileri alıyor üniversiteden. Teorik bilgiler de var, ama her şey pratik odaklı. Bir Türk öğrencinin teorik bilgisi onlarınkinden çok daha fazla. Bize şu ana kadar hep teorik bilgi verildi, sanki her öğrenciye potansiyel akademisyen gözüyle bakıyorlar Türkiye’de. Biz arkadaşlarımla bundan şikâyetçiyiz. İtalyan bir öğrenci, mesela bir teoriyi bilmese bile onu uygulamayı biliyor, bir şeyler üretebiliyor.

Öğrenci-hoca iletişimi konusunda ise Türkiye’dekine benzer bir durum var. Mailler üzerinden iletişim kuruluyor. Hani Türkiye’de bazı hocalar maile cevap verir, iletişim konusunda çok hassastır. Kimisine de hiçbir şekilde ulaşılamaz ya. Burada da gördüm, karşılaştırdım. Hocaların tavrı bu noktada Türkiye’dekine benziyor.

Karşılaştırmaya devam edecek olursam; öğrenciler hep laptop kullanıyor. Hocalar ders öncesinde sisteme notları yüklediği hâlde herkes laptopunda worde bir şeyler geçiriyor. İlk gittiğimde çok garip gelmişti. Biz hiç uğraşmaz, çıktı alırız, yazmayız mesela Türkiye’de. Sınıf altmış kişiyse, en az otuz kişide ders sırasında laptop-tablet bulunuyor.

Türkiye’de eğitim gören Eliane Firsching ise sorularımızı şöyle cevapladı:

Eliane Firsching (25)
Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi (Almanya)-İngilizce Öğretmenliği
(Türkiye’de Erasmus-İstanbul Üniversitesi)

Türkiye’de eğitim gören Eliane Firsching ise sorularımızı şöyle cevapladı:

Türkiye’yi tercih etme sebeplerim; harika yemekler, harika insanlar ve kültürleri, güzel iklim ve tabiî ki ucuz olması.

Gelmeden önce eğitimin çok daha farklı olacağını düşünmüştüm, fakat aslında o kadar da farklı değil. Konular, eğitimin düzeyi hep oradakiyle benzer. Burada aldığım birçok ilgi çekici ders var, aynı zamanda çok sıkıcı dersler de var, meslek hayatımda öğrenmemin hiç işime yaramayacağı dersler, fakat bu Almanya’da da aynı şekildeydi. Yani bazıları hiç kullanılmayacakken, bazıları da son derce ilgi çekici. Eğitim düzeyi de aynı, sadece Almanya’da seçebileceğimiz daha çok ders var. Burada derslerin çoğu zorunlu, orada daha çok seçenek var, aynı dersi farklı hocalardan almak gibi bir seçenek bile olabiliyor. Ve buradaki hayata gelince, tabiî ki farklı. Bunu nasıl ifade edebileceğimi bilemiyorum, çünkü ben burada öğrenciyim, İstanbul’da gerçekten yaşamayı deneyimlemiyorum, sadece bir öğrenciyim. O yüzden buradaki hayat hakkında tam olarak yorum yapamam. Sadece, elbette Almanya’daki hayatımdan farklı, bu buranın kültüründen mi ya da başka bir şeyden mi kaynaklanıyor, bilemiyorum.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*