Doğru bildiğimi, Allah’a inancımı sürdürerek devam ettirmeye çalışıyorum

Kadın, anne, aktivist, yazar, elektro gitarist… Toplumsal Cinsiyet konulu kapak dosyamız bağlamında, kadın hakları konusundaki çalışmalarıyla tanınan aktivist Rümeysa Çamdereli ile kısa bir röportaj gerçekleştirdik. Çeşitli platformlarda kadına dair çalışmalar yürüten Çamdereli, geçtiğimiz yıl TEDx’te bir konuşma yaptı. Ekim 2017’de kadınların camilerde maruz kaldığı sorunlara dikkat çekmek üzere harekete geçen Kadınlar Camilerde oluşumunda yer aldı. Şu an farklı oluşumlarda, dertlendiği meseleleri inandığı doğrular üzerinden dile getirmeye çalışan Çamdereli, elektro gitar çalıyor, sahne alıyor ve film müzikleri yapıyor. Müslüman bir aktivistin dergimizde yer verdiğimiz bu kısa öyküsü, bu toprakların kadınının uzun bir geçmişini içinde barındırıyor.
İstifadenize sunuyoruz…

  • Rümeysa Çamdereli kimdir, neler yapar?

1989 senesinde Diyarbakır’da doğmuşum. 2006 yılında Kabataş Erkek Lisesi’nden, 2013 yılında da Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun oldum. Akademik “hayatıma” İstanbul Üniversitesi Kadın Çalışmaları Bölümü’nde kaleme almaya çalıştığım tez çalışmamla devam ediyorum. 2 seneye yakındır tam zamanlı bir sivil toplumcuyum. Yaşama Dair Vakıf’ta Proje Uzmanı olarak çalışma yapıyorum. Aktivizm anlamındaki faaliyetlerime de Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar İnisiyatifi, Reçel Blog ve Havle Kadın Derneği’nde devam ediyorum. 1 çocuk annesiyim, uzun yıllardır müzikle uğraşıyorum, elektrik gitar çalıyorum, besteler yapıyorum, elektrik gitar eğitimi veriyorum. 3ila5 isminde bir grubun üyesiyim, sıklıkla sahne alıyorum. Amatör anlamda film ve belgesel müziklerine ilgim büyük, bu konuda gelen tekliflere büyük oranda olumlu karşılık veriyorum ve üretimde bulunmaya çalışıyorum.

  • Kadın olmak ve başörtülü olmak kaynaklı mücadelelerinizden bahseder misiniz? Başörtülü olarak müzikle uğraşmak da soruma dahil. Çok tepki aldığınızı tahmin etmek güç değil.

Ailem, arkadaşlarım ve yakın çevrem haricindeki insanların, benim inandıklarım, yaptıklarım-ettiklerim hakkında kendinde yorum yapma hakkını kitlesel anlamda görmeye başladıklarında daha 18 yaşındaydım. Bu hak görme ve had bildirme hâli çok farklı kesimlerden de gelmiş olmakla birlikte, genelde aynı dine inandığımı düşündüğüm insanlardan, özelde de erkeklerden oldu. Zaman içerisinde tepkiler arttı, ama benim bunu önemseme ve kale alma oranım da büyük oranda azaldı, doğrudan aile hayatım ve güvenliğim tehlike altında gibi hissetmediğim durumlarda. Ben doğru bildiğimi doğru bildiğim şekilde, Allah’a inancımı sürdürerek devam ettirmeye çalışıyorum sadece, ne azı ne fazlası. Bu yüzden tepkilere odaklanmaktansa kendi yaptıklarıma odaklanmayı ve kendi var oluşumu da bu noktadan kurmayı daha çok seviyorum, tercih ediyorum.

  • Müslüman bir aktivist olarak, kadın hakları konusunda kendinizi nerede, nasıl konumlandırıyorsunuz?

Kendimi Müslüman feminist bir aktivist olarak konumlandırıyorum. Bu yüzden kadın hakları konusundaki meselelerin de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ne yönelik tartışmaların da merkezinde görüyorum kendimi, doğrudan ilgi alanıma giriyor. Her ne kadar İslâm’ın temelinde ve Allah’ın nezdinde kadın ve erkekler arasında takva haricinde onları birbirinden üstün kılacak bir şey olmasa da (Hucurât Suresi: 13), gündelik alanda uygulamanın bu şekilde olmadığı ve kadınların cinayetle dahi sonlanan bir ayrımcılığa maruz kaldığı ve bunun da “İslâm Coğrafyası” olarak ifade edilen yerlerde hâlâ devam ettiği çok açık. Bu durumda kadın hareketinin gösterdiği doğrultuya önem vermek ve dikkat etmek gerekiyor düşüncesindeyim.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*