Muallimini buldun mu?

Baharın coşkusunu bırakıp yazın sıcaklarına geçememiş bir zihinle herkese merhaba!

 Yaklaşık 3-4 ay önce bir kahvaltı sofrasında, tabağımda kalan domates çekirdekleriyle bakışmıştık bir süre. Permakültürle yeni tanışmaya başladığım için gördüğüm her şeyi çimlendirmeye, toprakla buluşturmaya hevesli olduğum bir zamandı. Domates çekirdekleriyle de bu yüzden uzun uzun bakıştık. Haklarında çok şey de duymuştum. Türlü türlü tarım ilaçlarına maruz kaldıkları için zehirli diye tabir edilebiliyorlar, hibrit tohumla üretildikleri için çoğaltılamıyorlar, bu yüzden çekirdeklerine de tohum denmiyor falan filan… Tüm bunları deneyip görmek istedim ve tabağımdaki çekirdekleri topladım. Bir gün suda bekletip, artık içinde aktive olacak olan her neyse aktifleşsin istedim. Bunu yaparken de tamamen içgüdüsel hareket etmek, hiçbir kaynaktan destek almamak istedim. Amacım, domatesin çekirdeğinin meyve veremeyişini deneyimlemekti sadece. Meyve vermezse deneyip görmüş olacaktım verirse de zehirsiz tarımla üretilmiş domatesim olacaktı. İki sonuç da bana bir şeyler katacaktı yani.

Önce hiç filizlenmez diyordum. Bir hafta kadar sonra toprağı ittirip filizlenmelerine şahit oldum. Bir mu’cize, bir Hayy mu’cizesi, bir diriliş timsaliydi gözümün önünde. Kapkara topraktan yemyeşil bir şeyler baş göstermeye başlamıştı. Arkadaşlarımla bu durumu paylaştıkça “büyür, ama çiçek açmaz, büyür, ama meyve vermez” yorumları aldım. Tabiî anlamaya dahi çalışmadan ‘yahu işin mi yok, nelerle uğraşıyorsun!’  diyenler de oldu. Olsun desinler, dedim. Sonuçta gözlem yapma merakıyla başlamıştım bu işe ve sadece bu filizlenişe şahit olma heyecanı bile bana çok iyi geliyordu. Devam ettim, suladım, yaprağına, toprağına dokundum. Gün be gün büyümesine şahit oldum ve şu an tahmin edemeyeceğiniz kadar çok çiçek açtı ve evet yavru domateslerim de gözle görülmeye başladı artık.

Tüm bu süreçte, bir domates bitkisi bana muallim oldu ve beni uyandıran, silkeleyen, tekrar tekrar hayata bağlayan dersler verdi. Bana ilk başta, olumsuzluklara kulak asmadan sadece işime bakmamı öğütledi. Bu, insanı öyle motive eden bir şey ki… Hayatın içinde olumsuzluk olmadan ömür geçiren var mı aranızda? O zaman domatesimi iyi dinleyin.

Domateslerim bana sahiplendiğim şeylerin aslında benim olmadığını öğretti. Evet, herkese gösterirken benim domateslerim diyordum. İnsan ne kadar seviyor sahiplenmeyi. Ama benim olması için ne yaptım, diye düşünüyorum. Hiç! Hiçbir şey yapmadım. Sadece seyrettim. Verdiğim su da benim değil toprak da. Ben sadece bir araya getirdim. O hâlde bizim zannettiğimiz güzel veya çirkin her şey aslında bizim değil. Biz sadece bizim olmayan şeyleri bir araya getiriyoruz veya parçalıyoruz.

Sonra, bana merakımı hep dinç tutmamı öğütledi domateslerim. İyiyi istemeyi, hep güzele talip olmayı öğütledi. Sizinle heyecanımı paylaşıyorum, ama 40 kadar domates çekirdeğinin 5-6 tanesi gerçekten hayata tutundu bu arada. Hepinizin aklına kırmızı kitaplarımızdaki aynı yer geldi, öyle değil mi? Zarar da mıyım yani? Asla! İşte domateslerim bana şer gibi görünen hadiselerin arkasından gelen güzellikleri haber verdi. Türlü zehirlerle büyütülmüş de olsalar, bu domatesler çiçek açtı. Hem de sadece güneş, toprak ve suyla… Bu üçünden hangisinin gücü yeter DNA’sıyla oynanmış, zehirlerle büyütülmüş çekirdeğe yeniden çiçek açtırmaya. O zaman bu görünenlerden başka bir güç var. O güç benim içime heyecanı, istemeyi, domates çekirdeklerine de fidan olma istidadını verdi.

İşte bu domatesler bana, zehirin içinden nasıl saflaşılır da çıkılır, bunun müjdesini verdi. Betonların arasında da yeşerilebileceğini gösterdi. Olumsuz öngörülerden daha büyük bir gücün benimle olduğunu söyledi bu domatesler. Domatesler, sahip olduklarımıza sahip çıkmamız gerektiğini söyledi. Bana bir şeyleri başarmak için kime başvurmam gerektiğini hatırlattı. Ve en önemlisi hayatın bir değişim/dönüşümden meydana geldiğini, her şeyin her an yeniden yaratıldığını, bunun için de aslında imkânsız diye bir şeyin olmadığını gösterdi.

Minicik çekirdekten koskoca bir fidan yaratıp, sonra koskoca meyvelerini yaratan Zât, biz talep ettikten sonra bize ne güzellikler sunar kim bilir… Hepimiz yaşayarak göreceğiz. Bu ara benim muallimim domatesler oldu. Senin muallimin kim? Var mısın tüm grilere karşı yeşillenmeye?

Son olarak da: Allah’ım, hayretimi, farkındalığımı artır, beni, seni öğrenmek için muallimsiz bırakma. Amin.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*