Bu vurmuş, bu görmüş, bu da devam ettirmiş

Bir varmış bir yokmuş. Zamanın birinde bir Havva oğlu, bir kadına vurmuş. Çünkü kendini ondan güçlü görüyormuş. Bu yüzden ona vurma hakkı var sanıyormuş. Kadın ise adamı adaletli olan padişaha şikâyet etmiş.

Padişah bir şahit istemiş. Orada olan bir çocuğu getirip sormuşlar. Çocuk demiş; “Bu çok kötü bir şeydi. Ben asla böyle bir hikâyenin kahramanlarından olmayacağım.” Padişah adamı cezalandırmış. Masal da burada bitmiş.

Bilirsiniz, hayat masallardaki gibi değildir. Eğer bir masal olsaydı kadına yapılan şiddetin bir zamanda bir yerlerde bitmiş olması gerekirdi. Ancak ne yazık ki bulaşıcı bir hastalık gibi devam ediyor. Bitmiyor, yayıldıkça yayılıyor, çünkü bunun için sebepleri var.  Bu yüzden şiddetin en mühim neticesi, kendini devam ettirmesidir bana göre.

Öyle ya, bir ailede şiddet varsa; adamdan kadına, kadından çocuğa, çocuktan başka çocuğa ve geleceğe sirayet ediyor, hem de her seferinde dozunu biraz daha artırarak. Ve sonunda kadın cinayetleri ya da üçüncü sayfa haberlerine konu olan korkunç katl haberleriyle görünür oluyor.

Görünür oluyor diyorum, çünkü daha azını gerçekten görmüyoruz, hatta şiddet olarak bile kabul etmiyoruz. Bir tokat şiddetten sayılmıyor. Hele şiddet aile içinde ise, “karı-koca arasında olur” deyip geçiyoruz, aslında ‘arasında olmadığını, çoğu zaman kadına karşı olduğunu bile bile.

Gelin ben size şiddetin daha fazlasını anlatayım. Görmediğimiz, düşünemediğimiz, ama şiddetin çok kuvvetli bir altyapısı hakkında bir farkındalık sunmaya çalışayım.

Bazen şiddet eğilimli olan çocukların ebeveynlerinden şöyle yakınmalar işitiriz: “Bizim evde şiddet olmaz, bu çocuk nereden öğreniyor bunları?” Şiddet olmayan eve şiddeti getiren medyatik öğeler gelmiş olabilir hemen aklınıza. Medyanın etkisi küçümsenemez elbette. Ancak şiddet sadece şiddet görerek öğrenilmez, ben daha derin bir altyapıdan bahsetmek istiyorum. Çocuğunuzu ilk gelişim dönemlerinde medyadan, en azından olumsuz içerikli medyadan koruyabilirsiniz belki. Ama bir gün illa ki maruz kalacak. Ve o gün geldiğinde sahip olduğu altyapıya göre bir yaklaşımı olacak. İşte çocuğumuzu koruyamadığımız şey, ona bu altyapıyı kazandıran aile içindeki tutumumuz. Üç başlık altında; benimsenen ebeveynlik modeli, birincil bakım verenin kim olduğu ve aile içindeki denge konularında açılım yaparak düşüncelerimi ifade etme arzusundayım.

Yazının devamına dergimizin Ekim sayısından ulaşabilirsiniz…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*