Öğrenci işi dost kalmak

Merhaba Sevgili Keçeli!

Sizlerle beraber güzelliğiyle, iyisiyle, kötüsüyle, eğlencesiyle, sıkılmasıyla, sıcağıyla ve yine sıcağıyla tatlı bir yazı devirdik. Evet evet! Sıcağıyla soğuğuyla diye yazmaya varmadı elim, yaz sıcaklarında kavrulurken. Sanki ben de hep şikâyet modundaymışım gibi, ama yanlış anlaşılmasın, yaz aylarının yeri ayrı, kış aylarının yeri daha bir ayrıdır bende. En sevdiğim de soğuktan üşürken, dostlarla sıcak bir şeyler içip yapılan hoş sohbetlerdir. Bedenen çok ısınmasak da içimizi ısıtan dostlar varsa her şey yolunda demektir. Dostlardan konu açılmışken, sokakta yaşayan dostlarımız hakkında birkaç konuya değinmek hoş olur diye düşündüm.

Sokak hayvanlarıyla ilgili konular, özellikle sosyal medya ve televizyonda hepimizin bu aralar sık sık karşılaştığı bir problem. Evet, problem diyorum, çünkü bize zararı olmayan canlılara birileri durduk yere zarar vermeye devam ediyor. Ağustos yazımızda da bahsetmiş olduğumuz ‘farkındalık’ konusuna dönersek, eğer biz sokak dostlarımızın sesi olursak, onlar için çok şey yapmış oluruz ve dikkati onların üzerine yöneltmiş oluruz, diye düşünüyorum. Yazımızın konusu onlara yapılan haksız hareketler değil, onlar için yapacağımız güzellikler olduğundan, asıl bahsetmek istediğim yere geliyorum.

Eveet, az önce kış aylarından bahsederek hayâlen de olsa o günlere gitmiştik. Kışı konuşurken bile üşüyebilme potansiyeline sahibiz. Bu soğuk aylar gelmek üzereyken sokaktaki dostlarımız için güzellikler yapabilme şansına sahibiz hepimiz. Bu zamana kadar ben de pek bir şey yapmadım ve ilk olarak bunun farkına vardım. Sonra sadece bir kap su bıraksam bile bir işe yarayacağını ya da bir seferliğine kendi nefsim istedi diye abur cubur almak yerine küçük paketlerde satılan mamalardan alıp koysam bir şey kaybetmeyeceğimi düşündüm. Ve bunu hedefledim. Okulda arkadaşlarımızla beraber yapabileceğimiz farklı şeyler de vardır muhakkak, ama en azından elimize bir şişe su alıp sokakta gördüğümüz kaplara dökmek kadar kolay bir yol da yoktur herhalde.

Sokak hayvanları konusunda birçok insan bilinçlenmiş, harekete geçmiş durumda. Bizler de bu konuda farklı şekilde yardımcı olalım istedim. Arkadaşlarımıza bu konuyu anlatmamız bu yardımların başlangıcı olur bence. Paylaştıkça çoğalmaz mı bilinçlenme?

Bu konuda sizlerle farklı ve çok hoşuma giden bir paylaşımda bulunmak istiyorum. Sonbahar ve kış aylarının sembolü olan yağmurlu ve ıslak günlerde mamaların kuru kalması için süper bir çözüm ile karşılaştım geçen gün. Su damacanalarının altından bir bölme açarak içine doğru kap yerleştirilmiş ve kapta bulunan mamalar bittikçe yenisi kendiliğinden boşalan yere dökülüyor. Ve böylece mamalar ıslanmadan kalıyor. Kimin aklına gelmişse tebrik ederim, şahsen çok ince bir düşünce. Arkadaşlarımızla vakit geçirecek bir etkinlik olarak görebiliriz bu projeyi.

Bir de unutmadan söyleyeyim, sokak dostlarımız için belediyelerden sığınma evi talep etme hakkımız var. Bir telefonla onlara sığınacak bir yuva ayarlayabiliriz. Onlar için bir şeyler yaparsak vicdanen bizler de rahat olur, bu dünyayı paylaştığımız başka canlıların da olduğunu unutmamış oluruz.  Dost olduğumuz canlılarla hep dost kalmayı başarabiliriz.

Dostça kal Keçeli.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*