Zamanda kıvrılma

Selamünaleyküm Keçeli. O kadar büyük bir sevinç var ki içimde, anlatamam. Bu ay seninle olan birlikteliğimizin 1. yılını doldurmuş bulunuyoruz. Tam 12 aydır Keçeli’nin Kitaplığı’nda, okuduğumuz kitaplar vesilesiyle hayâl ve fikir âlemimizi oradan oraya koşturuyoruz, elhamdülillah… Rabbim nice 12 aylar nasip etsin, ben burada olmaktan çok memnunum, umarım sen de memnunsundur Keçeli. Neyse, biraz daha uzatırsam iyice duygusallaşacağım, artık bu ayki kitabımızdan bahsedebiliriz.

Bu ay kitaplığımızda Madeleine L’engle’nin “Zamanda Kıvrılma” kitabı var. Kitabın ismi bile insanın ilgisini çekiyor değil mi? (2019 Ocak’taki ilk yazımda da bu şekilde başlamışım sözlerime…) Zamanda Kıvrılma epey ödül almış bir kitap. Kitabı okuyunca ödüller almayı hak ettiğini ben de anlamış oldum. İlk kez 1962’de yayınlanan kitap, Newbery Madalyası, Sequoyah Kitap Ödülü ve Lewis Carroll Raf Ödülü’nü kazanmış. Hans Christian Andersen Ödülü’nün ise ikincisi olmuş.

278 sayfadan oluşan ve zihinde enfes tasvirler oluşturan Zamanda Kıvrılma, eğer fantastik bilim kurgu seviyorsan, seni olağanüstü bir maceraya çıkaracak. Aslına bakarsan, o kadar da imkânsız bir macera değil gibi. Zaman ve mekândan soyutlanarak yapılan bu yolculuk, bana Peygamber Efendimizin (asm) Miraç hadisesini hatırlattı. Bu hissi veren şeylerden biri kitapta yer alan şu ifadeler oldu: “Zamanda güzel, küçük ve sıkı bir kıvrılma yaptık; bir şey korkunç derecede ters gitmediği sürece sizi ayrılmadan beş dakika öncesine geri götürmüş olacağız.” Evet Keçeli, Hz. Muhammed’in de (asm) Miraç’tan döndüğünde yatağının henüz soğumamış olduğu rivayet ediliyor, öyle değil mi? Yani demek istediğim o ki; kitabı okurken yapacağın tefekkürler, Kur’ân’daki ve İslâmiyet’teki bazı hakikatleri çağrıştıracak sana. Kâinatın, Hâlık’ı haykıran musîkisini Madeleline L’engle’nin dilinden işiteceksin bu kez…

Madeleine L’engle’nin kitapta kullandığı bilimsel kavram ve metaforlar, kitaptaki maceranın olabilirliğine bir hayli katkı sağlamış. Zamanda Kıvrılma 12 bölümden oluşuyor. Bölümlerin isimlerinin bazıları şöyle: Bayan Neyinnesi, Saydam Sütun, Mutlak Sıfır, Ahmak ve Aciz. Bölüm isimleri oldukça ilginç. Azıcık da kitaptaki macera dolu yolculuktan bahsedelim öyleyse.

Meg’in başarılı bir fizikçi olan babası, beşinci boyutta zaman yolculuğu yapmanın imkânlarını araştırırken gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuştur. Meg, kardeşi ve arkadaşı ile birlikte, babasını kurtaracağı bir yolculuğa çıkacaktır. Bu yolculuk öyle sıradan bir yolculuk değildir elbette! Zamanda ve uzayda yolculuk yapacaklardır.

Evet, kitabın içeriği hakkında bu kadar spoiler verdikten sonra, daha fazlası için kitabı okumanı ısrarla tavsiye etmem gerekiyor sanırım. Bilimsel ögeleri heyecan ve macerayla ustalıkla harmanlayan bu bilim kurgu klâsiğini seveceğini umut ediyorum Keçeli. Üstelik kitapta sadece heyecan ve macera yok, satır aralarında insanî ve ahlâkî değerlere de rastlayacağından emin olabilirsin. Eğlenirken öğreten kitabımızdan altını çizdiğim cümleler ile baş başa bırakıyorum seni. Kendine iyi bak Keçeli, Allah’a ısmarladık…

Altını Çizdiklerim

“Herhangi bir şeyin var olması için onu anlaman gerekmez.”

“-Yani bizim zihnimizi mi okuyorsun?
Charles Wallace tedirgin görünüyordu.
-Sanmıyorum. Bir dili anlayabilmek gibi bir şey… Mesela yeterince dikkatimi verirsem rüzgârın ağaca fısıldadıklarını da anlayabilirim. Anlıyor musun, sen bana gayri… Gayriihtiyârî belli ediyorsun. Güzel kelime değil mi? Bu sabah annem benim için sözlükten baktı. Okumayı öğrenmem şart, ama şimdiden her şeyi öğrenirsem seneye okulda işler iyice zorlaşır. İnsanların benim pek zeki olmadığımı sanmaya devam etmeleri şimdilik daha iyi sanırım. Benden çok nefret etmezler böylece.”

“İnsanlar benim geri zekâlı olduğumu düşününce kendilerini beğenmek için sebepleri oluyor.”

“İnanç, adaletin kardeşidir.”

“-Sence olanların her zaman bir açıklaması var mıdır?
-Evet. Olduğuna inanıyorum. Ama insanî sınırlarımız yüzünden o açıklamaları her zaman anlayamadığımızı düşünüyorum. Fakat bir şeyi anlamıyoruz diye o şeyin açıklaması yok diyemeyiz.”

“Yeni bir şarkı söyleyin Tanrı’ya, duyulsun şükranınız dünyanın dört bucağından; ey denize açılanlar ve onun bereketiyle geçinenler; adalar ve adaların halkları; kırlar ve kentler yükseltsin sesini; kayalıklarda yaşayanlar söylesin bu şarkıyı, haykırsın dağların zirvesi. Yücelsin Tanrı’nın şanı!”

“Ama tabii yeteneklerimizle övünmemiz manasızdır, asıl önemli olan o yetenekleri nasıl kullandığımızdır.”

“Işık karanlığın içinde parlar ve karanlık bunu anlamaz.”

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*