2020 Şubat – Haber Yorum

Türkiye’de halkın en büyük sorunu ekonomi

Kadir Has Üniversitesi’nin yaptığı Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması’nın (TSSEA) 2019 yılına ilişkin sonuçları açıklandı. Araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de halk, ülkenin en önemli sorunu olarak ekonomiyi görüyor. Katılımcılara, “Türkiye’nin şu an en önemli sorunu nedir?” diye soruldu. Yüzde 18,1’i hayat pahalılığı, yüzde 16,8’i işsizlik, yüzde 6,7’si ise ekonomik durgunluk yanıtını verdi. Verilen yanıtlar içinde ekonomik konular toplamının yüzde 41,6’yı bulduğu görüldü. DW’de yer alan habere göre, ekonomiyle ilgili konuları Türkiye’nin en önemli sorunu olarak görenlerin yüzdesi 2018’de 51,1’i buluyordu. Bu oran 2017’deyse yüzde 30,2’ydi. Türkiye’de en çok gündeme gelen medya konusu ise, en az güvenilen kurum olarak yüzde 35,2 ile yerini aldı.

Yeni canlı makine: “Xenobot”

Amerikalı bilim insanları, Afrika pençeli kurbağalarından aldıkları kök hücrelerle, kendi kendine hareket eden, bir milimetreden daha küçük dünyanın ilk “canlı makinesi”ni geliştirdi. Bu canlı makineye “Xenobot” adı verildi. Dünyada daha önce görülmeyen yeni bir formda geliştirilen robotlar, yaralarını kendileri iyileştiriyorlar ve canlı organizmalar gibi ölüyorlar. Bu robotların, tıkanan damarların açılması, okyanusların mikroplastiklerden arındırılması ya da zehirli maddelerin bulunup yok edilmesi gibi alanlarda kullanılması bekleniyor. Robotların geliştiricisi ise, Tufts Üniversitesi Allen Keşif Merkezi’nin Direktörü Michael Levin oldu. BBC’ de yer alan habere göre, robot bilimciler, robotların güçlü ve dayanıklı olması için genellikle metal ve plastik kullanmayı tercih ederken, Levin ve ekibi robotlarını biyolojik dokulardan yaptı. Robotların ömrü bir haftayla 10 gün arasında değişiyor.

Aralıklı oruç diyeti

ABD’de Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, gün içinde 16-18 saat aç kalmanın (aralıklı oruç diyeti) insan vücuduna faydalı olduğu belirtildi. Araştırmada, gün içinde sadece altı saatlik aralıkta yemek yemenin tansiyonu düşürebileceğine, obezite, kanser, diyabet ve kalp hastalıklarını önleyebileceğine dair bulgular elde edildi. Bu bulgular ise akıllara, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (asm) hadisini ve İbni Sina’nın sözünü getirdi. Hz. Muhammed (asm) 1400 yıl önce şunları söylemişti: “Oruç tutan sıhhatli olur” (Taberani). “Çok yiyip içmek hastalıkların başıdır” (Dâre Kutni). İbn-i Sina ise, “Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye, nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir.” BBC’de yer alan habere göre, Prof. Mattson, açlıkla yemek yeme arasındaki geçişlerin, bir tür metabolizma anahtarı işlevi gördüğünü ve hücre sağlığını geliştirdiğini söyledi.

Prof. Mattson’ın yer aldığı, daha önce yapılan bir benzer araştırmada da aralıklı orucun strese karşı direnci artırdığı görülmüştü. Buna göre yemekle aç kalma arasındaki geçişler, beyin fonksiyonlarını ve nöroplastisiteyi (beynin çevresel değişikliklere ve hasarlanmaya karşı uyum geliştirme yetisi) güçlendiriyor. Bu çalışmada, aralıklı oruç diyeti yapan gruptaki kişilerin, yapmayanlara kıyasla sözel belleklerinin güçlendiği görülmüştü. Yeterli lif, vitamin ve mineral için bolca meyve ve sebze yenmesi de öneriliyor. Bu bulgular ışığında, Peygamber Efendimiz’in (asm) sünnetine uygun yaşandığında insan vücudu daha sağlıklı olacaktır.

Endüstri 4.0’ın getirdiği geleceğin 10 mesleği

Mckinsey Global Enstitüsü, gelecek 10 yıl içinde en popüler olacak meslekleri açıkladı. Buna göre, sürdürülebilir enerji uzmanlığı, siber güvenlik uzmanlığı ve yapay zeka destekli sağlık bakım teknisyenliği en öne çıkan meslekler olacak. Önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye genelinde ortalama yüzde 20-25 oranında otomasyona geçiş olacak. Bu değişimin 3,1 milyon istihdam alanı ortaya çıkaracağı tahmin ediliyor. Bu istihdam içinde ülkelerin, özellikle Türkiye’nin yeterli alt yapıyı hazırlaması da ilk şartlar arasında yer alıyor. Verilere göre, Türkiye’de 2030 yılında yaklaşık 33,3 milyonluk bir işgücü ihtiyacı olması öngörülüyor. Otomasyon ve dijitalleşmenin verimlilik ve ekonomik büyüme üzerindeki etkileri sayesinde 2030 yılına kadar 8,9 milyon yeni iş oluşabilecek. Sputnik’te yer alan habere göre, başta teknolojiyle ilgili alanlar olmak üzere şu anda mevcut olmayan mesleklerin tamamı yeni 1,8 milyon iş alanı oluşturabilir.

Örneğin dijital hizmet tasarımcıları, sürdürülebilir enerji uzmanları, siber güvenlik uzmanları ve yapay zekâ destekli sağlık bakım teknisyenleri gibi yeni rollerin oluşması bekleniyor. Yukarıda da belirtildiği gibi bunların olabilmesi için ilk şart ekonominin düzelmesi ve alt yapının güçlendirilmesi.

McKinsey Global Enstitüsü’ne göre, Türkiye’de 21,1 milyon kişinin yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. 7,6 milyon çalışan, otomasyon ve dijitalleşme etkisini üzerinde daha fazla hissedecek. Söz konusu 7,6 milyon kişiden 5,6 milyon kişinin farklı yetkinlikler elde ederek rolünü değiştirmesi ve 2 milyon kişinin farklı sektörlerde çalışmak adına yeni yetenekler kazanması gerekecek. Gelecekteki yetkinlikler beş kategori altında toplanıyor. Fiziksel yetkinlikler, temel yetkinlikler, ileri seviye bilişsel yetkinlikler, sosyal yetkinlikler ve teknoloji yetkinlikleri. Türkiye’deki çoğu sektörde en çok teknoloji yetkinlikleri ve sosyal yetkinliklere olan ihtiyacın artması bekleniyor.

Ekolojik denge için yeni yasa

Filipinler’de doğayı korumak amaçlı yeni bir yasa çıkarıldı. Artık tüm öğrencilerin mezun olabilmesi için 10 ağaç dikmesi gerekiyor. Yasa, iklim değişikliğiyle mücadele etmeyi amaçlıyor. Yönetmeliğin başyazarı Gary Alejano tasarının açıklayıcı notunda, “Her yıl ilkokuldan mezun olan 12 milyondan fazla öğrenci, liseden mezun olan yaklaşık 5 milyon öğrenci ve üniversiteden mezun olan yaklaşık 500.000 öğrencini düşünüldüğünde, bu girişim uygun şekilde uygulandığında, her yıl en az 175 milyon yeni ağacın dikilmesini sağlayacaktır” dedi. Yeşilist’te yer alan habere göre, ülke genelinde toplamda 46 türün nesli tükenmekte ve dördü ortadan kalkmış durumda. Toplam yağmur ormanlarının ise sadece yüzde 3,2’si kaldı. Bu yüzden yasa oldukça önem taşıyor. Ağaçların; orman arazileri, koruma alanları, atalardan kalma alanlar, sivil ve askerî rezervasyonlar, yerel yönetim birimlerinin yeşillendirme planı altındaki kentsel alanlar, pasif ve terk edilmiş gibi çeşitli ortamlardaki maden sahaları ve diğer uygun topraklara dikilmesi öngörülüyor. Dikilecek ağaçlar, egzotikß ve ekildikleri alana uyum sağlayabilecek türlerden seçilecek. Bu uygulamanın diğer ülkelerde de uygun zeminlerde uygulanması bekleniyor.

Sosyal medya saldırganlığı giderek artıyor

Anadolu Üniversitesi (AÜ) Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Bilim Kurulu’ndan yapılan yazılı açıklamada, yaşanan teknolojik gelişmeler sonucu internet ve sosyal medya kullanımının artmasının toplumsal yapıyı etkilediği belirtildi.

Açıklamada, her kesimden internet kullanıcısının farklı sebep ve şekillerle sosyal medya saldırganlığıyla karşı karşıya kaldığı vurgulanarak şöyle dendi: “Dijital dünyada istediği kişiye kolaylıkla ulaşabilen kişiler, hiç tanımadığı ya da yüz yüze gelemeyeceği kişiler için olumsuz yorumlarda bulunabilmektedir. Günlük yaşamda sıkça rastlanan şiddet ve saldırganlık olgusu, günümüzde sosyal medya üzerinden sürdürülüyor ve bu saldırganlık bireylere psikolojik ve sosyolojik açıdan önemli zararlar veriyor.” AA’ da yer alan habere göre, bireylerin bu gibi durumlarda sağduyulu olmaları, sosyal medya üzerinden duydukları her bilgiye itibar etmemeleri en önemli husus. Herhangi bir sosyal medya saldırganlığına maruz kalanların siber@egm.gov.tr ve https://onlineislemler.egm.gov.tr/Sayfalar/Ihbar.aspx adreslerine başvurarak yasal süreç başlatmaları gerekiyor.

Şekeri hayatımızdan çıkarmak için 4 basit kural

1985’ten bu yana BBC’de gazetecilik yapan ve Şeker Diyeti kitabının da yazarı olan Michael Mosley, hayatından şekeri tamamen çıkarmak isteyenler için dört basit kural açıkladı. Yeşilist’te yayınlanan haberde, Mosley’e göre, şekeri bırakmak için türlü türlü yollara başvurmaktansa sadece bu 4 basit kural ile sağlıklı bir şekilde şekeri bırakmak mümkün.

Tam yağlı besinleri tercih edin

Her zaman tam yağlı gıdaları seçin. Düşük yağ oranı, genellikle tüm yararlı içeriklerin çıkarıldığı, şeker ve katkı maddeleri ile değiştirildiği anlamına gelir. Tam yağlı ürünler daha uzun süre tok hissetmenizi sağlar ve şekersiz bir diyet için mükemmeldir.

Bol su için

Meyve suları ve benzeri içecekler bol miktarda şeker içerir. Gerektiği kadar su tüketemiyorsanız suyunuza limon ve salatalık ekleyin ve soda için.

Gıda etiketlerini okuyun

Birçok gizli şeker kaynağı vardır ve ne kadar şeker tükettiğinizi görmek için etiketleri okumak önemlidir.

Kendi yemeğinizi yapın

Ancak yemeğinizi kendiniz pişirirseniz şeker tüketmediğinizden tamamen emin olabilirsiniz. Yoğun bir günün sonunda yemek yapmaya üşenip hazır gıdalara yönelmemek için bol miktarda yemek pişirip porsiyonlara ayırarak buzlukta saklamanızı öneririz.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*