Dönüşüm

Selamünaleyküm kıymetli Keçeli okuru. Bu satırları sana karantina günlerinden birinde yazıyorum. Okulların mecburi tatil edilişi ile evime döndüğüm ilk günlerde, “Benim için çok iyi oldu, okumak isteyip okuyamadığım kitapları okuyacağım” düşüncesi vardı zihnimde. Ancak süreç gösterdi ki, bu iş öyle kolay değilmiş. Büyük bir heyecanla sipariş ettiğim kitapların içinden en az sayfalı olanla başlamam bunun bir göstergesidir sanırım.

İlk sayfalarında olay örgüsünü anlamlandıramadığım, “Ne okuyorum ben ya?” dediğim, bu kitabı Keçeli’de tanıtmayacağım galiba, diye düşündüğüm kitaptı, en az sayfalı olan kitap. Tâ ki kitabı bitirdikten sonra üzerinde biraz tefekkür edene dek. Franz Kafka’nın kaleme almış olduğu “Dönüşüm” kitabından bahsediyorum.

Kitabı okuduktan sonra, 7-8 yıl önce, o zamanlar 6-7 yaşlarında olan kuzenimin köyde ineklere bakarken söylediği şu sözler geldi aklıma: Keşke ben de inek olsaydım. Ne güzel onlar sadece yemek yiyip bunu süt yapıyorlar, hayatları çok kolay! Hayatında ona biçilen roller, 6-7 yaşlarındaki bir çocuğa bunu söyletebiliyor demek ki.

Gregor Samsa da böyle düşünerek uyudu belki de o gece ve sabah bir böcek olarak uyandı. Bir sabah gözlerini açtığında kendini bir böceğe dönüşmüş olarak bulduğunu hayâl et Keçeli. Sana nasıl davranması gerektiğini bilmeyen aile fertleri ve insan iradesinin ve özgürlüğünün günden güne yok oluşu…

Yazarın başka bir hayvanı değil de, böceği tercih etmiş olması da ilginçtir. Çünkü genelde böcek; gereksiz, faydasız, işlevsiz bir hayvan olarak bilinir maalesef. Fuzulî’ye isnad edilen şu söz aslında durumu özetler:

“Karıncayı bile incitmem deme!
Bile’den incinir karınca;
Söz söylemek irfan ister
Anlamak insan…”

Kitabın konusunu hangi cümleler ile toparlarım diye düşünürken, Ahmet Cemal’in kitaba yazmış olduğu sonsözdeki ifadeler geldi gözümün önüne. Onları seninle paylaşmak istiyorum: “Birey olmasını başaranlara düşman kesilen son toplumlar ve bu toplumların en güçlü temeli olan; çocuklarının hep iyiliğini, gerçekte ise sürekli köleliğini isteyen son aile yapıları yeryüzünde silinene değin, Kafka’nın Dönüşüm’ü geçerliliğini ve güncelliğini koruyacaktır.”

Özetleyecek olursak, Dönüşüm kitabı; toplum içindeki zıt fikirli insanların kabullenilmeyişlerini, böceğe dönüşen ve hiçbir kıymet verilmeyen bir insan metaforu üzerinden anlatmaktadır. Aşırılıklar çağı olan son iki yüzyılda oluşturulmuş aile modeli içindeki görevler, ilişkiler en ince detayı ile anlatılmış, tasvir edilmiş Franz Kafka tarafından.

Kitabın sonu ile ilgili beklenmedik sürprizler yaşayabilirsin Keçeli. Genelde bir kitabın can alıcı kısmı sonu olur ve biz hep buna alıştık. Ancak Dönüşüm’de sonuçtan çok, olay örgüsündeki ayrıntılara yöneltmelisin alıcılarını. Ancak o zaman “Gregor Samsa’nın yaşadığı toplum içerisinde çeşitli köleliklerle vazifelendirilmiş bir kişi” olduğunu ve “başkaldırısının bilinçaltından başladığını” anlayabilirsin.

Biraz da kitabı teknik yönden ele alalım. Franz Kafka’nın 1915’te yayımlanan Dönüşüm adlı öyküsü, yazarın, anlatım sanatının doruğuna ulaştığı bir eser olmuş kanaatimce. Yapılan tasvirler, kullanılan metaforlar oldukça güçlü ve düşündürücü. Uyumadan önce, yorgun bir zihinle okunacak bir kitap değil, ayrıntılarda gizli mesajları okuyabilmen için bütün alıcılarının açık olması ve bol tefekkür etmen lâzım Keçeli.

Kitabın benim elimdeki baskısı, Ahmet Cemal’in yazmış olduğu önsöz-sonsöz, üç bölüm ve Franz Kafka’nın öyküyü yazarken nişanlısına yazdığı mektuplardan oluşuyor. O mektupları okuyunca Franz Kafka’nın öyküyü kendi hayatından esinlenerek yazdığını da anlıyor insan. 200 sayfadan oluşan kitabın boyutları 8×12 cm, yani bir mini kitap. Standart kitap boyutlarındaki 50 sayfalık bir kitap ile eş değer. Az sayfalı oluşuna aldanma Keçeli, nice az sayfalı kitaplar vardır, insana hayatının dersini veren. Hatta bazen bir cümle, bir kelime, bir nokta ile…

Bizi insan olarak yaratan ve bize “eşref-i mahlûkat” sıfatını veren Allah’a hamd ediyor; tefekkürümüzü artıracak altını çizdiğim cümleler ile baş başa bırakıyorum seni Keçeli. Allah’a ısmarladım…

Altını Çizdiklerim

       “Aynı zamanda da soğukkanlı, hem de olabildiğince soğukkanlı bir düşünme eyleminin, çaresizlik içerisinde verilen kararlardan çok daha iyi olduğunu anımsamayı unutmuyordu.”

“Gregor kız kardeşi ile konuşabilseydi ve onun kendisi için yapmak zorunda kaldığı her şey için teşekkür edebilseydi, o zaman hizmetleri karşısında bu denli ezilmeyecekti; oysa şimdi bu hizmetlerden ötürü acı çekiyordu.”

“Gregor’a bir düşman gibi davranılamazdı; duyulan tiksintiyi bastırıp sabretmek, yalnızca sabretmek aile yükümlülüğünün bir gereğiydi.”

“Düşünceleri yeniden ailesine yöneldiğinde duygulanıyor, içinde sevgi duyuyordu.”

“Kafka, Dönüşüm’ü XX. yüzyılın başlarında kaleme aldı. İçinde bulunduğu zaman parçası, XIX. yüzyılın son çeyreğinin, başka deyişle Avrupa insanının çeşitli toplumsal ve bireysel nedenlerle insan kimliğine artık çok kuşkuyla bakmaya koyulduğu, bu kimliğe yabancılaştığı bir zamanın doğal uzantısıdır.” (Önsözden)

“Kafka, aynı konuşmaların bir başka yerinde ise görüşlerini daha ayrıntılı dile getirir: Herkes, beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor. Şimdi hayvanlarla ilgili bunca şey yazılmasının nedeni de bu. Özgür ve doğal bir yaşama duyulan özlemin ifadesi. Oysa insanlar için doğal yaşam, insanca yaşamdır.” (Önsözden)

“Bu açıdan Dönüşüm; aile kurumunun bireyi yok edici yanlarını tüm korkunçluğuyla evrensel düzeyde yansıtan bir yazın metnidir. Daha da genelinde, çizgi dışı birey-sürünün dışına çıkanı ezen toplum çatışmasını en çarpıcı biçimde dile getiren bir öykü gerçekliğidir.” (Sonsözden)

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*