Amerikan tavukları ve Zühal’in halkaları

Ne Amerikan tavukları kadar gereksiz bilgiler
ne de hayatınızı kurtaracak kadar gerekli bilgiler…

Tamamdır sevgili okur, artık her “Amerikan tavukları ve Zühal’in halkaları” bahsini okudukça bu fakire mesaj attığınıza göre, sayfa tamamdır. Yorumlarınızı bekliyoruz, sayfa ismine aldanmadan değerlendirin lütfen -isim işin ironisi-, buradaki bilgiler hayatınızda yer ediniyor mu?

Uçak izleri

Uçakların arkasındaki beyaz izler neden oluşur? Gökyüzüne baktığınızda uçakların arkalarında bıraktığı beyaz izleri mutlaka görmüşsünüzdür. Yavaş yavaş dağılır o iz ve izlemek çok keyiflidir. Küçükken onu uçağın bulut yapması zannederdik. Uçak gökyüzünü yırtıp içindeki bulutu çıkarıyor, diye düşünenler bile varmış. Peki nedir bunun sebebi?

Aslında uçakların havada bu tarz izler çıkarmasının çok basit bir sebebi var: Isı farkı. Uçaklar daha az yakıt harcamak için yüksek irtifada uçuyor. 10 bin metre yükseklikte hava sıcaklığı -56 dereceye kadar düşer. Ancak uçakların motorları 600 santigrat dereceye kadar ısınır. Motordan çıkan sıcak hava suya dönüşmeden anında donar ve havada kristalleşir. Daha sonra da buharlaşıp yok olur.

Birçok kişi bu sebeple uçakların arkasında dumanlar çıkartarak uçtuğunu zanneder. Halbuki bu beyaz iz, uçak motorlarının egzozundan çıkan su buharı ve sıcak havanın bir anda soğuk hava ile buluşmasından kaynaklanan bir görüntü. Uçaklar alçak irtifalara indiğinde bu tarz beyaz izler oluşmaz, çünkü dış hava ısınmış olur. Bilim adamları bu izlerin ozon tabakası için zararlı olduğunu söylüyor. İnşaallah öyle değildir, çünkü çok güzeller.

Peygamber teri ve Tefarik kokusu

Hatıralara baktığımızda, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin hayatı boyunca 2 çeşit koku kullandığını biliyoruz; gül yağı ve tefarik. Hatta sağ bileğine tefarik, sol bileğine gül yağı sürermiş bir rivayete göre.

Bu konuda Bayram Yüksel Ağabey’in hatıralarında şöyle bir ifade geçiyor: “Kokulardan gül yağını kullanırdı. Başka koku kullanmazdı. Sarımsağı kendisi hiç yemediği gibi, bizlere de yedirmezdi. Hatta yirmi dört saat önce yemiş olsak dahi anlar, yanına almazdı…”1

Ayrıca Üstadın gençliğinde tefarik ve sonraları ise gül kokusu kullandığı Mufassal Tarihçe’de geçmektedir: “Hz. Üstâd Bediüzzaman dahi, evvela sünnet‑i seniyyeye ittibaen her zaman güzel raihalı kokuları sürünmesi neticesi, onun odası ve elbiselerinden güzel kokuların raihaları hep gelmekte idi. Bu kokulardan ‑gençlik devrelerinde‑ gelen haberler ve yazılı lahikalara göre ‘tefarik’ denilen bir kokuyu, daha sonraları ise yalnız ‘gül yağı’nı sevmiş ve sürmüştür.”2

Peki neden? Niçin bunları tercih etmiş asrın tabibi? Gül denince akla ilk gelen, Peygamber Efendimizin (asm) bu hoş kokulu bitkiyle özdeşleşmiş olduğudur. Gül, çiçekler arasında ‘en hoş kokulu’ olmasıyla Peygamber Efendimizi (asm) temsil eder.

Yunus Emre ise bir şiirinde gül ve Peygamber Efendimiz (asm) ilişkisini şöyle tasvir eder: “Yine sordum çiçeğe/ Gül sizin neniz olur/ Çiçek eydür, ey derviş/ Gül Muhammed teridir.”

Gül suyu ve kokusunun psikolojiye olan etkilerini ise Güllabicilerde görebiliriz. Osmanlı döneminde akıl hastalarına bakan hasta bakıcılara Güllabici denirdi, yani gül suyu döken demekti. Eskiden akıl hastalarına sadece gül suyu döken Güllabiciler, Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde hasta bakıcı olarak adlandırıldılar. Yani gül suyu ve yağı, ruhsal hastalıkların tedavisinde çokça kullanılmış.

15. yüzyılda yazılmış önemli bir tıp kitabı olan Kamaliye’de, “tenin kokusu daima gül kokusu gibi olması için” denilerek, bir çeşit pudra tarifi veriliyor: Kuru gül yaprakları havanda dövülüp toz hâline getirilir ve hamamdan çıkınca, daha beden ıslak iken boyna, göğse ve koltuk altlarına sürülür. Böylece güzel gül kokusu tekrar yıkanıncaya kadar vücuttan çıkmaz.

Tıp tarihçisi Prof. Dr. Ayten Altıntaş’a göre bu formülün verilme sebebi ruhu tedavi etmektir. Açıklaması da şöyle: “Bu koku ruhaniyeti kuvvetlendirir ve kalbi pek safi eyler.”

Özellikle gül koklamak, gül suyu ve gül esansı kullanmak büyük ölçüde frekans artırarak fiziksel gücü sağlıyor, nöronların iletimini güçlendiriyor, zira gülün frekansı çok yüksektir. Tefarik ise ölümü hatırlatmasıyla ve toprak gibi kokmasıyla bilinir.

Bu yüzdendir belki, Bediüzzaman Hazretlerinin her gün gül yağı ve tefarik kullanmasının sebebi. Gül ile gönlünü serin edip, tefarik ile gönlüne ölüm hakikatini haykırıyordur. Belki yaşadığı acılara bir nebze derman oluyordur bu yağlar, kim bilir…

Dipnotlar:
1) bk. Tanıyanların Dilinden, Bayram YÜKSEL
2) bk. A. BADILLI, Mufassal Tarihçe, II/952

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*