Neymiş bu Ebced ya hu?

Risale-i Nur okuyanlar bilir ki, Bediüzzaman’ın ilgilendiği ilmî alanlardan birisi de Ebced ilmidir. Siz de külliyatı okurken mutlaka âyetlerle alâkalı, sayıların toplanıp çıkarıldığı kısımlara denk gelmişsinizdir. Peki nedir bu Ebced hesabı ve ne işe yarar?

İlk duyulduğunda kulağa çok gizemli veya yabancı gelebilir, ama aslında Ebced; birinci mânâsıyla Arap alfabesi demektir.1 Arap alfabesinin eski dizilişinde harfler ا ,ب ,ت ,ث (elif, be, te, se) diye değil de ا ,ب ,ج ,د  (elif, be, cim, dal) şeklinde ilerliyordu. Lamelif harfi hariç, toplamda 28 harf bulunan Arap alfabesinin eski dizilişinde sıralamayı kolay ezberleyebilmek için Araplar bu harfleri küçük, mânâ ifade etmeyen kelimelere ayırarak kodlamışlar. Buna göre alfabe şu şekilde ilerliyor; Ebced (أبجد), hevvez (هوز), huttî (حطي), kelemen (كلمن), sa‘fes (سعفص), karaşet (قرشت), sehaz (ثخذ) ve dazağ (ضظغ).

Bu harfler birler basamağından başlayarak sırasıyla değerler almaya başlar. Birler basamağından sonra onlar ve yüzler basamağına geçilir ve nihayet bin değerindeki غ harfiyle alfabe tamamlanmış olur. Harflerin sayısal değer ifade etmesi ilk bakışta tuhaf gelse de o kadar şaşırmamak lâzım. Hani Romen rakamları var ya, okulda öğrenmişsinizdir mutlaka. Onlar da aslında sayısal değer ifade eden harfler. Mesela V harfi 5 rakamını, X harfi 10 sayısını temsil ediyor.

İslâm Ansiklopedisi Ebced maddesinde geçen şu kısmı, konuyu aydınlatması için alıntılayalım: “Aynı veya yakın anlamlara gelen bazı değişik kelimelerin Ebced karşılıklarının aynı sayıyı verdiği görülmektedir; meselâ ilim/amel = 140,  tevbe/peşîmân (pişman) = 413, dîvâne/gönül = 66 gibi.2 Nitekim “Allah” ve “hilâl” kelimelerinin Ebced değerleri (66) eşit olduğundan Türk bayrağındaki hilâl Allah’ı sembolize eder. Ayrıca Türkçe bir deyim olan “işi 66’ya bağlamak” da bu sebeple meseleyi Allah’a havale etmek şeklinde izah edilmiştir.”

Bediüzzaman, bu Ebced hesabıyla ilgili bilmânâ; eskiden beri ulema ve edipler arasında meşhur bir düstur ve hakikatli bir medar-ı istihracat ve mezar taşlarında ediblerin istimal ettikleri maruf bir kanun-u ilmî olduğunu söyler.3 Aslında makbul olan, bu kanuna tasannu, yani yapaylık karıştırmamaktır. “Eğer sun’î ve kasdî yapılsa yalnız bir letafet, bir zarafet, bir cezalet olur”4

Said Nursî, Birinci Şua adlı eserinde Ebced hesabının makbul bir düstur, edebî bir kanun olduğunun çok delilleri bulunduğunu söyledikten sonra beş tane delili misal olarak verir. Biz bu delillerden beşincisini buraya alacağız. Çünkü bu delil, tevafuk-u hesabînin, yani sayısal değerlerin denk gelmesi olayının fıtratta da mevcut olduğunu gösteriyor. Böylece Ebcedî tevafukların Allah’ın vahdetine bir delil olduğunu öğreniyoruz:

“Ulûm-u riyaziye ulemasının münasebet-i adediye içinde en lâtif düsturları ve avamca harika görünen kanunları, bu hesab-ı tevafukînin cinsindendirler. Hattâ fıtrat-ı eşyada Fâtır-ı Hakîm bu tevafuk-u hesabîyi bir düstur-u nizam ve bir kanun-u vahdet ve insicam ve bir medâr-ı tenasüp ve ittifak ve bir namus-u hüsün ve ittisak yapmış. Meselâ, nasıl ki iki elin ve iki ayağın parmakları, âsabları, kemikleri, hattâ hücreleri, mesâmatları hesapça birbirine tevafuk ederler. Öyle de, bu ağaç, bu baharda ve geçen bahardaki çiçek yaprak, meyvece tevafuk ettiği gibi, bu baharda dahi az bir farkla geçen bahara tevafuk ve istikbal baharları dahi mâzi baharlarına, ihtiyar ve irade-i İlâhiyeyi gösteren sırlı ve az farkla muvafakatleri, Sâni-i Hakîm-i Zülcemâlin vahdetini gösteren kuvvetli bir şahid-i vahdâniyettir.

“İşte madem bu tevafuk-u cifrî ve ebcedî, bir kanun-u ilmî ve bir düstur-u riyazî ve bir namus-u fıtrî ve bir usul-ü edebî ve bir anahtar-ı gaybî oluyor. Elbette, memba-ı ulûm ve maden-i esrar ve fıtratın tercüman-ı âyât-ı tekviniyesi ve edebiyatın mu’cize-i kübrâsı ve lisanü’l-gayb olan Kur’ân-ı Mucizü’l-Beyan, o kanun-u tevafukîyi, işârâtında istihdam, istimal etmesi i’câzının muktezasıdır.”5

Konumuz çok geniş, pek çok ayrıntıları ve atladığımız yerleri var elbette. Ama yine de zihninizde bir şeyler oluşmaya başlamıştır zannediyorum. Tevafuk-u Ebcedînin ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için Barla Lahikası’nda geçen bir misali buraya alıyoruz. “Mesleğimizin bir medar-ı şevki ve zevki olan tevafuk letaifinden üç-dört numune” başlıklı mektupta geçtiğine göre, Fihrist Risalesi’ni yazan talebe ihtiyarsız bir şekilde risalenin bitiminde “Bu güzel fihriste tamam oldu” deyip yazmış. Ebced hesabını bilmediği hâlde bu ifade aynen Fihrist Risalesi’nin telif tarihine denk düşmüş. İşte tasannusuz hakikî bir tevafuk-u Ebcedî. Şimdi bu cümlenin Ebced değerini hesaplamak ister misiniz?

بو كوزل فهرسته تمام اولدى

Cümlede geçen harflerin değerini yandaki tablodan bulun ve toplayın. Çıkan değer telif tarihini verecektir.

Dipnotlar:
1) Kubbealtı Lügatı
2) Çelebioğlu, MK, II/1, s. 64
3) Mezar taşlarında Ebced hesabının kullanımı “tarih düşürme” şeklinde olmuştur. Genelde ölen kişinin adı ve mesleği yazıldıktan sonra mezar taşının son beytinde kullanılan harflerin Ebced değerlerinin toplanmasıyla vefat eden kişinin ölüm tarihi ortaya çıkar. Bu konuyu merak ediyorsanız DİA “Tarih Düşürme” maddesini okuyabilirsiniz.
4) Şualar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2019, s. 738
5) age., s. 738

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*