“Çocukluğuma inmek zorunda mıyız? Şu anki sorunlarım için geldim ben.” – “Kesinlikle ilaç kullanmak istemiyorum!”

“Çocukluğuma inmek zorunda mıyız? Şu anki sorunlarım için geldim ben.”

Kişinin çocukluğuna inme kalıbı, toplumda da sıkça kullanılan sözlerden olsa da gerçeklik payı bulunmaktadır. Birçok insan mevcut sorununun bebeklik veya çocukluk dönemindeki yaşantılardan da kaynaklandığını bilmemektedir. Danışanın mevcut kişiliğini ve ruh hâlini belirleyen ve oluşturan dönemler anne karnında başlar. Annenin anneliğe dair düşünceleri, hamilelik dönemi, doğum sonrası dönem, bebeklik ve çocukluk dönemi şeklinde devam eden tüm süreç, insan kişiliğinin en önemli kısımlarının inşa edildiği dönemlerdir.

Kişiliğin yüzde 80’i 6 yaş itibariyle oluşur ve kalan yüzde 20’lik kısım ise ergenlik döneminde tamamlanır. Bu nedenle bir danışan uzmana başvurduğunda, danışanın halk tabiriyle çocukluğuna inme süreci kaçınılmazdır. Cevaplar danışanın o güne kadarki yaşantılarında saklıdır ve danışan hazır oldukça geçmiş her bir dönem nahifçe ve yavaşça terapötik bir süreçle ele alınır.

“Kesinlikle ilaç kullanmak istemiyorum!”

Maalesef ki ülkemizdeki bilinçsiz ilaç yazımı ve kullanımının yoğun olmasından kaynaklı olarak, birçok insan ilaç kullanımına karşı ön yargı sahibi olmaktadır. Bedensel sorunlarda ilaç kullanımında hiçbir beis görmeyen birçok insan, söz konusu ruh sağlığıyla ilgili bir sorun olduğunda ilaç kullanımını reddedebilmektedir. Lâkin, insan ruhu ve bedeni ilişki içerisindedir ve birbirini etkilemektedir. Yani yaşanılan fizyolojik sorun aslında psikolojik bir sorun neticesinde oluşmuş olabilir veya herhangi bir kaza vb. yaşanması durumunda alınan fizyolojik hasarlar sonucunda da ruhsal sorunlar ortaya çıkabilir.

Ruh sağlığı alanında çalışan iyi bir uzman/klinik psikolog danışanının ilaç kullanmasının gerektiğini düşünmesi durumunda danışanı psikiyatrik değerlendirme için yönlendirebilir. Zira, bazı ruhsal rahatsızlıklar ilaç tedavisiyle birlikte yürütüldüğünde ilerleme kaydedilmektedir. Bunun gerçekleşmesi durumunda uzman, hem yönlendirdiği psikiyatristle hem de danışanla daha önceden kurduğu terapötik iş birliğiyle çalışmalarına devam eder. Yani danışan, bir yandan terapi görürken bir yandan da ilaç tedavisini alır. Psikiyatr da danışanın sürecine bağlı olarak ilaç kullanımını düzenler veya bitirir. Maalesef ki psikiyatr ve psikolog arasındaki bu iş birliği ülkemizde ruh sağlığı alanında ender görülen durumlardandır.

Bu süreçte güvenilir bir uzmanın güvenilir bir psikiyatr ile iş birliği kurması, aynı zamanda danışanı ilaç kullanımı konusunda bilimsel bir yolla bilgilendirmesi ve danışanın bu konu hakkında sahip olduğu bilgi kirliliğini gidermesi büyük önem taşır.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*