Tüketim günümüzün belki de en yaygın bağımlılığı. Sürekli yeni bir şeyler alma ihtiyacındayız. Tam bir sarmal söz konusu: para kazan, bir şeyler satın al, yeni şeyler beğen, onları almak için para kazan… İşin kötüsü hiçbir şekilde tatmin olamıyor, kendimize dur diyemiyoruz.
Ama İstanbullu Selma Hekim farklı! Almadım adlı bloğundan takip edebildiğimiz Selma Hanım, mutluluğu yeni mallar almaya değil, yeni deneyimler yaşamaya bağlıyor. Bunu da laf olsun diye söylemiyor, gerçekten de son bir yıldır gıda maddeleri ve ilaç haricinde neredeyse hiç alışveriş yapmamış!
Boğaziçi Üniversitesi’nde çalışan ve bir sanatçı olan Selma Hekim, Yeşilist’e verdiği mülâkatta yukarıda bahsettiğimiz satın alma sarmalının dışına çıkış hikâyesini şöyle anlatıyor: “Etrafımdaki binaların, AVM’lerin, reklamların, ürünlerin, eşyaların, trendlerin oluşturduğu korkunç fazlalıklar dünyası ve tüketerek bu dünyanın tuğlalarını bizim oluşturduğumuzun farkına varmam en önemli neden. Ben aldıkça 3. köprü, HES ler, alışveriş merkezleri yapılıyordu ve almaya devam ettikçe bunların yapılmasına itiraz etmem samimiyetsizleşiyordu. Ayrıca satın almak ihtiyaçtan çok, bir tür kısa süreli psikolojik tatmin veriyordu ve sonrasında daha mutsuz hissediyordum. Sanırım herkes az çok bu alışveriş çılgınlığının farkında ve kendilerini de bunun bir parçası olarak görüyorlar ki ilk başlarda kararımı paylaştığım herkes çok olumlu tepkiler verip keşke biz de yapabilsek dedi.”
Selma Hekim’in şehirli insanların mevcut tüketim davranışlarına dair tespitleri kanaatimizce hedefi on ikiden vuruyor:
“Alınan hiçbir şeyin içinizdeki boşluğu doldurmayacağı. O boşluk ne kadar büyükse o kadar çok almak istiyorsunuz ama satın aldığınızda o sizi sadece birkaç saat mutlu ediyor tekrar boşlukla baş başa kalıyorsunuz. İnsanı mutlu eden şey mal değil, deneyim biriktirmek; iç huzuruyla yaşamın tadına vararak yaşamak. Ayrıca şunu da gözlerinden kaçırıyorlar, bu dünyanın kaynakları sonsuz değil ve bizim tüketimimizin bedelini gelecek nesiller ödeyecek.”
İlk yorumu siz yazın