Amerika’dan selam var

Celene İbrahim: İslâm, hayatımdaki her konuda sırat-ı müstakimi takip etmemi sağladı.

Allah’ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun değerli Genç Yorum okurları. İlk olarak Aralık ayında “Amerika’da bahar” yazısıyla sizlerle buluşmuştuk. Amerika’dan sizlere seslenmeye, buralardan güzel haberler vermeye devam edeceğim inşaallah. Bu kez bir röportajım var sizler için. Tufts Üniversitesi’nde vazilik yapan, sonradan Müslüman olan Celene İbrahim ile ilk tanışmamız Tufts Üniversitesi’nin iftar programında olmuştu. O zamanlar henüz çok küçük olan bebeğim ağlama krizine girince, Celene onu kucağına aldı ve Mustafa Bera’ya Fatiha okudu. Bunun üzerine bebeğim sustu ve sessizce Celene’yi dinledi. Böylece Celene ile ilk tanışıklığımız başlamış oldu. Celene’nin İslâm ile tanışma sürecini gelin hep beraber ondan dinleyelim.

Celene, seni tanıyalım mı biraz?

Amerika’nın Pennsylvania eyaletinde kırsal bir kasabada büyüdüm. Üniversiteyi İslâm çalışmaları üzerine okudum. Yüksek lisansımı ise, vaizlik ve ileri İslâm çalışmaları alanında yaptım. Şu anda da doktoramı İslâm Medeniyeti üzerine yapıyorum. İnşaallah bu süreç çok yılımı almaz. Tufts Üniversitesi’nde vaizim. Ayrıca, dinî eğitim veren bir okulda İslâm çalışmaları dersi veriyorum Tufts Müslüman Öğrenci Derneği (Muslim Student’s Association) olarak da çalışmalarımız var.

Ne tür aktiviteler yürütüyorsunuz?

Her ne kadar öğrenci derneği olsak da faaliyetlerimize hocalarımız, üniversite çalışanları, öğrenci yakınları ve isteyen herkes katılım sağlayabiliyor. Üniversitemizde her hafta Cuma Namazı’nı organize ediyoruz. Yine haftalık olarak, Cuma Namazı’ndan sonra katılmak isteyen cemaatimizle birlikte Kur’ân-ı Kerîm tilaveti, tefsir ve ezber yapıyoruz. Buna ek olarak, dinî günlerimizde toplanıp, günün ehemmiyetine binaen konuşmaların yapılmasını sağlıyoruz. Ayrıca, okulumuzun çok yakınına bir mescit açılmasına vesile olduk. Gün içerisinde öğrencilerimiz burada vakit namazlarını kılabiliyorlar.

Benim amacım farklı çeşit Müslümanlara ulaşabilmek. Farklı çeşit Müslümanlar ile ne demek istediğimi açıklayayım. Üniversitemizin demografisi çok çeşitli. Örneğin; Çin’den, Endonezya’dan, Orta Doğu’dan, Afrika’nın çeşitli bölgelerinden öğrencilerimiz var. Hâl böyle olunca, programlarımızı dünyanın çeşitli bölgelerinden Müslüman cemaatimizde farkındalık oluşturabilecek şekilde ayarlamaya çalışıyoruz. Her sömestr farklı bir projeye odaklanmaya çalışıyoruz.

Bunların dışında öğrencilerimizin, hocalarımızın ve okul çalışanlarının, İslâm dini ile ilgili sorularını yanıtlamaya çalışıyorum. Hatta bir örnek vereyim; bir arkadaşımız roman yazıyor. Romanındaki kadın karakterlerinden bir tanesi Müslüman. Bu karakteri daha iyi anlatabilmek için benden yardım istedi. Dolayısıyla, farklı istekleri ve düşünceleri olan kimseler bir şekilde bana ulaşıyor, ben de elimden geldiğince onlara yardımcı olmaya çalışıyorum.

 38
Celene İbrahim

Yaşanan olaylara rağmen  ABD’de yaşayan Müslümanların sayısında artış görünüyor mu?

Açıkçası şu an elimde bir veri yok. Yalnız uzun zamandır Amerika’da yaşayan Müslüman ailelerin yeni doğan çocukları, yurt dışından gelip bir şekilde vatandaşlık kazananlar ve İslâmiyet’i seçenlerle birlikte rahat bir şekilde arttığını söyleyebiliriz. Bir şey daha ilave edeyim; hâlihazırda  İslâmiyet’e olumsuz bakanlar bu rakamı görseler muhtemelen korkuları daha da artar.

İslâmiyet’i sonradan  seçenlerin temel sebebi nedir?

Ben de İslâmiyet’i sonradan tercih ettim. O vakitler üniversitede İslâm çalışmaları üzerine okuyordum. Ama daha öncesinde diğer dinlerle ilgili araştırmalar da yapıyordum. Bu bana karşılaştırma imkânı sağladı. Meselâ, Hıristiyanlıkta ve Yahudilikte anlatılan kıssaların bir bölümü İslâmiyet’te de var. Tabiî, İslâmiyet’te tüm bunlar çok daha güzel anlatılıyor. Diğer taraftan, ruhumu dinlendirmek için meditasyon eğitimi almıştım, hatta yoga bile yapıyordum. Şimdi ise namaz kılarken daha fazla haz ve dinginlik alıyorum. Hem de daha anlamlı bir şekilde. Aslına bakarsanız her şey içinde bir paket gibi. Benim İslâmiyet’i tercih etmemde bunlar belirleyici olmuştu.

 Sizin İslâmiyet’i kabul etmeniz nasıl oldu?

Tanıdığım çok iyi karakterli Müslüman arkadaşlarım vardı. Bu arkadaşlarım beni çok etkiledi. Kendi kendime, ‘böyle bir ahlâka nasıl sahip olmuşlar, tam da benim sahip olmayı istediğim karakterler’ diyordum. Bununla birlikte İslâm’ın günlük hayatımızdaki kuralları benim için çok etkileyici olmuştu. Meselâ, alkolün haram olması; bu küçük bir örnek, ama bunun gibi hem insanın kişisel hayatına, hem de toplum hayatına yönelik temel prensipleri beni çok etkiledi. Ayrıca, Kur’ân okumaya gayret ediyordum ve şunu fark ettim, ne kadar Kur’ân okusam, o kadar kendimi huzurlu hissediyordum. Bunlar İslâmiyet’i seçmemde çok önemli rol oynadılar. Bir de İslâmiyet’te ahiret inancı baskın olduğu için, Müslümanlar hareketlerinde çok daha dikkatli ve sorumlular. Hesap gününe iman sayesinde, hem kişisel konularda, hem de toplumsal konularda İslâmiyet’e uygun bir yaşama tarzını hayatlarına tatbik etmeye çalışıyorlar. Korku ve umut arasında yaşamak bunun bir sonucu gibi sanki.

İslâmiyet’i seçtikten sonra hayatınızda neler değişti?

Çok şey. Öncelikle kendimi çok sorumlu hissetmeye başladım, bu sorumluluk sadece kendime değil, diğer insanlara da yönelik. Diğer taraftan, Müslüman olmadan önce fikirlerim çok karmaşıktı, İslâmiyet ile birlikte fikirlerim bir düzene oturmaya başladı. Hayata daha anlamlı bakmaya başladım ve belli amaçlarım vardı artık. “Çevremdeki insanlara nasıl yardımcı olabilirim” gibi fikirlerim oluşmaya başladı. Şunu söylesem çok daha kolay ve doğru olur: İslâm, hayatımdaki her konuda sırat-ı müstakimi takip etmemi sağladı. Ayrıca, özellikle anne ve babama karşı daha fazla ilgi göstermem gerektiğini fark ettim. Çevremdeki bazı insanlardan İslâmiyet’e geçtiğimi duyunca korkanlar, benden endişe edenler oldu. Zamanla bir sıkıntı olmadığını görünce, onlar da rahatladılar, hatta halimden mutlu olmaya başladılar. Elbette daha pek çok konu var, ama ilk aklıma gelenler bunlar.

Ailenin tepkisi nasıl oldu peki?

Ailem beni Hıristiyan olarak yetiştirdi, ama ergenlikte Hıristiyanlığı kabul etmemeye başlamıştım. Sonra Hz. İsa’nın (hâşâ) Allah’ın bir parçası olduğuna inanmadım. Ama çevremdeki Hıristiyan toplumu da seviyordum, çünkü iyi insanlardı benim için. Bununla birlikte din hakkındaki görüşlerine katılmıyordum.

Celene kıymetli fikirlerini bizimle paylaştığın için çok teşekkür ediyoruz.

Benim için de çok güzel bir söyleşiydi. Türkiye’ye selâmlar…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*