İnandığınız kadar rahatsınız

Sınava giren öğrencinin başarısını olumsuz etkileyen en önemli faktör kaygıdır. Genel anlamda kaygılar sadece negatifliğe odaklanan insanlarda olur. Kendini kontrol bozukluğu diye nitelendirilen bu hastalıkta olması muhtemel olan en olumsuz durum hatıra getirilir. Bu da kişideki kaygı düzeyini arttırır.

Zihne gelen düşünceler dimağın mertebelerinden geçer. Bu mertebeler alttan yukarı doğru tahayyül, tasavvur, taakkul, tasdik, iz’an, iltizamdır.

Önce zihin negatifliği tasavvur eder. O tasavvuru tahayyül şekillendirir, vücut vermeye başlar. Sonra taakkul, yani akıl inanmaya başlar ki, aklın özelliği, hayalden gelen bilgi ile gerçek bilgiyi ayırt edemez. Dolayısıyla tasavvurun ürettiği düşünceye vehim müdahale eder. Şeytanın en büyük silahı olan vehim; varı yok, yoku var göstererek zihne geleni kendi düşünüyormuş gibi hissettirir. Tabii burada ‘Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır’. hakikatini hatırlamak gerekir. O zaman kişi, zihin dünyasında olumsuz düşünceye yer vermemelidir. Çünkü her olumsuz düşünce, o olumsuz sonuca kişiyi sevk eden bir sonuç verir. Yani kişinin ürettiği düşüncenin içeriğine göre, öyle olma ihtimali artar. Fena insana iyisin iyisin desen iyileşmesi veya iyi insana fenasın fenasın desen fenalaşması çok görülen vakıadır.

34

Peki bu çirkin, negatif düşünceler nereden geliyor?

Tasavvur denen dimağ mertebesi, bir depo gibidir. Orada her türlü malzeme vardır. Hem negatiflikten hem pozitiflikten her türlü alet orada mevcuttur. Yani burada kişi Müslüman olsa bile düşüncelerinde Yahudilik, Mutezile, Cebriye, hayvanlık, ihanet, zulüm, inançsızlık, başarısızlık… Her türlü şey mevcut olabilir.

Zaten imtihanın gereği de sınır konmamış kuvvelerdir. İnsan şehvetin, gadabın ve aklın ifratını da tefritini de yaşayabilir, düşünebilir. Hadsiz dereceler ve basamaklar önünde açılmıştır. İşte bu yüzden kaygının oluşması, dimağdaki bu tasavvur mertebesinde vehmin işletmesiyle başlayan bir süreçtir.

Kendisini küçümseyen ve aşağılayan veya mükemmeliyetçilik hastalığı olan kimselerde kaygı daha çok oluşur.

Gelecek kimilerine umut, kimilerine kaygı verir. Geleceğe baktıran kuvve-i vehimedir (kuruntu, şüphe etme duygusu). İşte şeytanın başlıca işi, insanı kaygılandırmak ve korkutmaktır. Eğer vehim Kur’ân’la yani tevekkül ve teslimiyetle imtizaç etse o vakit gelecek insana umut verir.

İnsan inandığı kadar rahatlar veya inanmadığı kadar korkar.

Hüzün geçmişle, kaygı gelecekle alakalıdır. Kaygı aslında mevcut olan şu andan bir kaçıştır. Vehim kuvvetinin tesiriyle olumsuz düşünceler zihne hücum eder. Bu durumda gerçekle bu vehmî düşünceler arasındaki mesafe daralır. Olan biteni olduğu gibi görmek yerine vehim tesirine giren hayâlin canlandırdığı şekilde görmeye başlar.

Aslında sınav kaygısı gibi hayatımızdaki diğer bütün kaygıların kaynağı olan kuvve-i vehime, doğru kullanıldığında müthiş bir kuvvete dönüşür. Nasıl kullanılacağı bilinmediğinde ise, kaygı düzeyi artar, stres, depresyon, tutkular ve bağımlılıklar oluşur.

Risale-i Nur’da pek çok kaygı azaltan formüller vardır. Mesela bunlardan bir ikisi, ‘Ademe vücut rengi verilmez.’ ‘Dövülmeden ağlama’, ‘Hiçten korkma’ formülüdür.
35

İşte bu formüller içerisinde kişinin sabır kuvvetini kuvve-i vehimesiyle nasıl geçmiş ve geleceğe dağıttığını ve hazır zamana yetecek sabır kuvvesinin kalmadığını bir ordu ve savaş taktiği meseli ile anlatır. Ana yetecek sabrın kalmaması hali de kaygılandırır. Yani artık kişi kendini yönetemez hale gelir.

Peki ne yapmak gerekir?

Hâle odaklanmak, fark etmek, sorunun içine girmek, sınavın soruları içinde gezmek gerekir. Şimdiye yoğunlaşan kişinin enerjisi şimdideki problemleri çözmeye yeter. Hayat, ‘şimdi’dir.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*