HAZER ET, DİKKATLE BAS…

Hayat an be an yaradılış ve vefat çarkıyla dönüyor. Hayy ve Mümît tecellileri görülüyor her an, kâinatın her yerinde. Vadesi dolan varlıklar vefat ederek başka bir âleme yol alırken, aynı anda yeni hayatlar yaratılıyor. Yaz mevsimi de kış ve baharın ölümünün ardından yaratılıyor. İnsan ise çok az bir kısmına şahitlik edebiliyor.

Bu satırlar çok yakın zamanda alınmış iki vefat haberinin yoğun hissiyatıyla yazılıyor. Akıldan ziyâde kalpten gelen mânâlar eşlik ediyor satırlara.

Yaz mevsiminin ortasına doğru yol alırken, cehennemi hatırlatan sıcaklar bunaltırken, bir de üstüne vefatlara şahit olunmuşken, çokça düşünmek gerekiyor. Bu sıcaklar bize ne söylüyor? Sahi, her an, her yaratılış, her ölüm Allah’ın bize bir şeyler anlatması değil mi? Peki ne anlatıyor bize yaz mevsimi? ‘çok bunaldık, tatile, denize gidelim’ mi diyor? ‘bu sıcaklarda rahat, ince bir şeyler giyinmek lazım’ mı bizi odakladığı nokta? ‘okul tatil oldu, yan gelip yatalım artık’ mıdır yazın bize söylediği?

Birkaç yıldır Ramazan ayı yaz mevsimine denk geliyor ve bir süre daha böyle devam edecek. Gafletin, rehavetin, haramların adeta hücum ettiği bu sıcak günlerde Ramazan’ın varlığı, ölümün yakınlığı bir şeyler söylüyor bizlere. Her an, her kare, her yaratılış Allah’ın bizimle konuşması, bizi muhatap alması…

Haramlar, günahlar, ahir zamanın cazibeli fitneleri, nefsin hoşuna gidebilecek her bir şey, hayatlarımızı yönetircesine bizi etkisi altına alan, bize dayatılan modalar, farzlarımızı riske atan tarzlar… Tariften aciz olduğumuz onlarca düşman… Hepsi söz birliği etmişçesine yaz aylarında daha bir kuşatıyor insanı. Adeta saldırıyor hayatlarımıza, tehdit ediyor iki cihan saadetimizi.

İşte bu sebeple; haramlara, geçici elemli lezzetlere, cazibedar fitnelere, tarzlara, modaya, imaj dayatmalarına, “NAZAR etme n’olur!” diyoruz… Nazarlarımızı güzel şeylere çevirmek, ruhumuzun bu âlemi göz penceresinden seyretmesine müsaade etmek, azalarımızı fıtratlarına uygun şekilde kullanmak ve bize davacı olmalarına engel olmak fırsatıdır Ramazanlar. Şimdilerde buna beşiklik ediyor yaz mevsimi. Daha da göremediysek sarsıyor ölümler. Hepsi bizim için, her şey bizim emrimize verilmiş. Nazarlarımızı güzel şeylere çevirmezsek imtihan daha da güçleşiyor.

Bu satırların dile gelmesine vefatlarıyla vesile olan, yazarlarımızdan Meryem Tortuk’a ve genç kardeşimiz Nursena Deniz’e Allah’tan rahmet diler; çeşitli tevafuklarla güzel bir son yaşadıklarına şahit olduğumuz bu iki değerli dostla, birkaç zaman sonra asıl vatanımızda buluşabilmeyi ümit ederiz…

Haydi, şimdi silkelenme vakti, hayatı ve ölümü tefekkür etme vakti, gözün hakkını muhafaza etmek zamanı… Kalbimizdeki, kafamızdaki “dikkat” ibaresinin üzerindeki perdeyi kaldırmak, hayatımızı güzel ve bâkî şeylerle kuşatmak için ne bekliyoruz?
Gerçek bir bayram için şimdi iftar vakti…

00

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*