ADALET DENİNCE

Şimdi sıla-yı rahim vaktiiii…

Derken bu da bitti. Koca bi sene bitti, bir ay mı bitmeyecek dostum? Şimdi aylık okuma programları zamanı.   O da neymiş diye mi sorarsın? Hani dönem sonlarında Risale-i Nur okuma programları olur ya, onların bir aylık uzatılmış şekli; ister lise için olsun, ister üniversite. Hatta on beş günlükleri de var. Ne yani, tüm yaz tatilini evde oturarak ya da başka boş şeylerle mi geçireceksin? Bu programda biraz ders, biraz tefekkür, biraz eğlence; ne istersen var. Davette biraz geç kalmış olabilirim, ama seneye kesinlikle İzmir’e beklerim.

Şimdi bana yollar gözüktü yine. Yolculukta ne okumayı seversin? Ben her şeyden önce Risalemi aldım zaten yanıma. Yanına da şekerleme niyetine bir kitap daha, malûm yol uzun. Uyumakla da bitmez ki! Zübeyir Ağabeyimin tavsiyesine uyaraktan okurum, okurum, okurum. Okumaktan yorulunca kendimi okurum, ondan sonra da pencereden bakıp kâinat kitabını okurum. Biraz da arkadan dinlendirici fon müzikler, oh mis! Okumak istersen kitap çok kardeş…

Zübeyir Ağabey demişken, geçen ay tam istediğimiz yere gidemesek de Rabbim güzel zaman dilimlerine sevk etti elhamdülillah. Şimdi ne mi yapalım? Bence gözümüzü kapatalım, sonra derin derin düşünüp açalım. Bakalım kendimizi nerede bulacaz? İşte başlıyorum beeeen.

Bak kapattım bile. 1960, 1890, 1740… Geçişler hızlı oldu galiba, hayâl bu, sınır koyamıyorsun ki. Ahh, yine konuşmaya daldım. Nerelere geldim ki yine ben? Hıh, işte şurada bir topluluk, bir adamı dinliyorlar. Şimdi anlarız ne olduğunu.

“Allah’ın inayetiyle hilafete getirildim. Ben adaleti sağlamak için çalışacağım, ancak bunu sizin desteğinizle yapabilirim. Ben de sizden beş şey istiyorum: Birincisi, bize hâlini bildirmeyecek olan halkımın hâlini doğru olarak bildirmektir. İkincisi, hayırlı işlerde bize yardımcı olmak; üçüncüsü, hiç kimse hakkında gıybet etmemek; dördüncüsü, boş şeylerle meşgul olmamak; beşincisi ise, hayra delalet etmektir. Bunlar yoksa bize yaklaşmasın!”

Kimdir ki bu sözleri söyleyen? Hmmm, Galiba bu kimse İslâm tarihi kitabından okuduğum kadarıylaaa; Ömer bin Abdülaziz. Az daha gitseymişiz Asr-ı Saadete varırmışız.

Emevilerin 8. Halifesi, 2. Ömer ve 5. Halife diye vasıflandırılmış. Emeviler içinde parlayan bir yıldız adeta. 3 yıl gibi az bir vakit halifelik yapsa da yukarıda söylediklerine azamî dikkat etmiş. İlk iş olarak devletteki keyfî idareye son vermiş, hak ve hukuku tesis ve adaleti temin etmeye çalışmış ve başarmış da! İslamiyet’i savaş ve fetih yoluyla değil de tebliğ ile yaymaya çalışmış.

Hani Üstad Bediüzzaman, harikulade bir takva ve kalbe sahip olan iki halifeyi zikreder ya, onlardan biri Ömer b. Abdülazizdir işte. İlme ve âlime oldukça önem verir, giyime ve gösterişe değer vermezmiş. Hatta bir cuma namazından sonra insanların arasında otururken sırtındaki iki yamayı görenler, “İmkânın varken neden daha kıymetli bir elbise giymiyorsun?” diye sormuşlar. “Varlıklı halde iktisat etmek ve hakkını almaya gücü yettiği halde affetmek çok daha makbul ve daha faziletlidir.” Karşılığını vermiş.

Hem halife olup hem bunları söyleyip yapabilmek ancak rıza-yı İlâhî’yi esas alan biri için mümkün. Rabbim böyle idareciler nasip etsin bizlere. Amin…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*