KIRK’IN BIR’İ

Merhaba arkadaşlar;

Bu ay biraz Ramazan yoğunluğundan, biraz bayram telaşesinden, çokça da tembellikten ötürü konuyu seçip yazıyı göndermekte geciktik. Canımız editörümüzü az biraz kızdırdık haliyle, buradan özür diliyoruz. 🙂

Gönül isterdi bu sayfadan görüp yaptıklarınızı fotoğraflayıp bize gönderin, biz de arada bir sizden gelenler diye onları paylaşalım, ama işte her istediğimiz de olmuyor ki.
50
51

Neyse efendim, bu ayki konumuz ecnebilerin patchwork yazıp peçvörk okuduğu, bildiğimiz kırkyama. Elimizdekileri değerlendirebileceğimiz aktiviteleri seviyoruz, israfın önüne geçen ve yenisini almak yerine eskisini dönüştürerek eşyanın ruhunu ve hakkını koruyan işler çok zarif ve insanca geliyor, yeninin ruhsuzluğu yanında.

56 77

Eskiyen kıyafetlerinizin sağlam köşeleridir, anneanne/ babaanne evinde bulduğunuz çuldur çaputtur, artık dikilebilir ne varsa elinizde dökün ortaya, yama yapıcaz. Ben tabiki nasıl yapıldığını anlatmayacağım, meraklı arkadaşları teknik öğrenmek için bilgisayar başına, yahut bir adet dikiş bilen bir amca/teyze yanına davet edip, niye sevdik de bu kadar anlatalım dedik, devam ediyorum…
57 54

Efendim, dediğimiz gibi, eşyanın bir ruhu, değeri, hakikati vardır. Mehmet Akif’in dediği gibi, “Eski eski olduğu için atılmaz, işe yaramadığı için atılır. Yeni de yeni diye alınmaz, işe yaradığı için alınır.” Önemli bir ifadedir bu, hem israfı önlemeye yardımcıdır, hem de eşyanın hukukunu korur. Eşyanın hukuku, eşyanın hukuku, nedir bu eşyanın hukuku? Eşyanın hukuku, arkadaşım, sahip olduğunun kıymetini bilmektir. Kırılan kaşığının yenisini almak yerine “O kaşık benim arkadaşım” deyip tamir ettirmektir mesela.

55 53

Güzel kullanmaktır, sonuna kadar kullanmaktır, savurup atmamaktır. Kırkyamayı bu sebeple severiz; artık giyilemeyecek kadar eskimiş bir kıyafetin sağlam bir köşesini değerlendirebildiği, atmak ve yenisini almak döngüsünü kırıp, dönüştürmek ve değerlendirmek değirmenini çalıştırdığı için severiz.

52  58

Ha bir de şu yani vardır: kırk farklı kumaştan, kırk farklı şekilde kırk farklı parça bir araya gelir, hayret verici bir bütün oluşturur. Kırk parça da kendi dokusunu korurken, yepyeni ve tek başlarına sahip olamayacakları güzel bir doku daha oluşturur. Bir yerlerden tanıdık geldi mi? 😉

 

Melike Nursultan Üner&Nuriye Sultan

gencyorumsanat@gmail.com

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*