CİLDİM KÂİNATA ZARAR VERMİYOR, DİYEBİLİR MİSİN?

Daha yumuşak bir cilt; içilebilir su kaynaklarından veya sağlıklı deniz canlılarından daha mı önemli? Daha önemli, cevabını veriyor olsanız bile, kullandığınız kozmetik ürünleri geçici yumuşaklık sağlıyor olabilir mi? Güzellik ürünlerinin içinde ölü cilt hücrelerini temizlemek amacı ile konulan, ama su kaynaklarına, deniz hayatına ve gezegenimizin ekolojik dengesine zararı büyük olan mikro parçacıklar bulunmakta.

Mikro plastikler, cilt temizlemek için kullanılan sabunların, duş jellerinin ve hatta bazı diş macunlarının içinde. Mikro plastik içeren “yaş kapatan” makyaj ürünleri kırışıklıklarınızı plastik tozu ile kapatırken, dudak parlatıcıların ışıltısı yine minik minik plastik paçacıklarından geliyor. Cildimiz zamanla o plastik tozlarını emerek kanımıza karışmasına sebep oluyor.

İnsan vücudunu kendine ait zannedip ona zarar verme hakkını kendinde buluyor ne yazık ki. Hadi bu açıdan bakmayı da geçelim. Zarar sadece kendi bedenimizle de kalmıyor.

Kullandığımız ürün her neyse, suyla arıttıktan sonra o mikro plastikler atık su arıtma tesisine gidiyor. Çoğu atık su arıtma sistemi mikro plastikleri sudan ayrıştıracak kapasiteye sahip değil, böylelikle mikro plastikler su kaynaklarına karışmakta. Bu plastikler aynı zamanda pestisitleri, motor yağını ve bu su kaynaklarının içinde bulunan zehirli kimyasalları da bünyesinde topluyor. Böylelikle bir adet mikro plastik, çevresindeki su kaynağından 1 milyon kat daha zehirli olabiliyor.

Deniz canlıları üzerinde yapılan bir araştırma mikro plastikleri besin zannedip yiyen bu canlıların sisteminde mikro plastik sayısının giderek arttığını belirtiyor. Bu maddeler ile beraber gelen toksinler canlıların tüm vücuduna işliyor. Böylelikle, balık ile beslenen canlıların, ki bunun içinde insanlar da var, toksinleri alma ihtimali de yükseliyor.

İçindeki mikro plastik ürünleri kontrol etmek isterseniz ürünün etiketindeki şu içeriklere dikkat edin:

Polietilen (PE-polyethylene)

Polipropilen (PP-polypropylene)

Polietilen terafitalat (PET-polyethylene terephthalate)

Polimetil metakrilat (PMMA-polymethyl methacrylate)

25

Maalesef kozmetik şirketleri mikro plastiklerin doğal alternatifi kayısı çekirdeği, jojoba tanesi ve ponza taşını kullanmak istemiyorlar. Çünkü bu ürünler bakım sağlıyor cildi besliyor, fakat cildi kısa sürede yumuşatmıyor. Kullanılan yumuşatıcı kimyasallar ise cildi yeterince temizlemediğinden bu, sizin mikro plastik içeren ürünleri her gün ve daha fazla oranda kullanmanız ve hızla tüketip yenisini almanıza yol açıyor.

Lezzeti hemen o anda isteyen nefsin hoşuna giden bu sistem, insanı düşünmekten, “Acaba bana yararından çok zararı olur mu?” demekten uzaklaştırıyor. Çünkü cildin yumuşaklık hissi bakımlı olduğu fikrini akla getirir ve bu tüketicinin arzuladığı bir şeydir. Amacına ulaştığı için geride bıraktığı zararı düşünmeye itmez insanı. Buraya kadar yazdıklarımı beğenin ya da beğenmeyin, hepsine amenna. Ama şunu itiraf etmeliyiz ki, bu hissiyatın temeli, akıbeti görmeyen kör nefistir. Şimdiki bir lezzeti ilerideki bin batman lezzetlere tercih eden hissiyattır.

Ben her zamanki gibi etiket okumanın önemini bir daha vurguluyorum. İçerisinde mikro plastik ve zehirli kimyasallar içeren ürünler yerine doğrudan kâinattan gönderilen materyallerle cilde bakım yapmayı ve Cenab-ı Hakk’ın Şâfî, Rahîm, Alîm, Müdebbir, Rezzak ve daha birçok isimlerini yansıtan mucizevî bitkilerle ilgilenmeyi tavsiye ediyorum. Mikro plastikli ürün kullanımı fikrinin temelindeki, akıbeti göremeyen kör nefsin söylediklerini reddetmeyi, hakikati doğrudan doğruya kucaklamayı ve bunun huzurunu yaşamayı teklif ediyorum. Arzu edenlerle birebir iletişime geçebilir, önerilerinizi tavsiyelerinizi paylaşabiliriz.

İnanın yeşil yaşamaya çalışmak, ruhunuza, bedeninize her şeyden iyi gelecektir.

 

Handenur Yaşar

handenuryasar@gmail.com

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*