İYİ Kİ VARIZ BE!

Her milletin kendine özgü davranışları muhakkak vardır. Ama hiç sanmıyorum ki Türklerde olduğu kadar olsun. Kabul etmeliyiz ki renkli kişilikleriz bizler. Geçen gün ekmek almaya fırına gidiyorum. Bir dükkânın önünde park yapılmaz işaretli duba var. Orası boştu tabi, ekmeği aldım, dönerken bi baktım bir araba oraya park etmiş ve park yapılmaz dubasını arabanın üzerine koymuş. Hayır, insan en azından onu kaldırıma falan koyar. Arabanın üzerine koyarak bir güzel de ‘park yapılmaz diyorlardı, ama yaptık noldu’ havasında…

Süper ya derken tam, bir döndüm karşıdan gelen araba üzerime üzerime sürüyor, ‘noluyoruz napıyosun yaa, düşmanım mısın, canıma mı kastediyorsun?’ derken bir baktım şoförün koltuğundan amcamın oğlu başını çıkarmış, heey kuzen, diye el sallıyor. Bizim milletteki tanıdık birini görünce üzerine üzerine araba sürme olayımız da dillere destan hani! Zaten birazdan bahsedeceğim Türklere has bazı davranışlarda kendinizi de göreceksiniz 😉

Asla girilmez misafir odası… Hayır, başka milletlerde de var bu misafir odası meselesi, ama gayet rahat kullanıyor evin bireyleri o odayı. Bizde o odanın kapısı açıldı mı, içerden annenin sesi gelir hemen. ‘Noluyoo, ne arıyosun, bana söyleee.’ Cevap vermezsen hayatta kalkacak hâli olmayan o anne ok gibi fırlar ve gelir o odaya, ‘napıyosun burada, toz olucak içerisi, saçın falan düşücek. Çık çabuk da kapıyı kapatalım.’
Nasıl yaa, kapının açılmasıyla içeriye girmesinden endişelendiğimiz tozların içerisinde mi yaşıyoruz biz?

Bir Türk yabancı dil bilmiyorsa ve bir yabancıyla karşılaşıyorsa görmeye dursun.
Bir turist bize bir şey sorduğunda Türkçeyi bağırarak ve heceleyerek müthiş el kol hareketleriyle abartılı abartılı söyleriz ya, sanki öyle yapınca anlıyormuş gibi hissederiz.
Where is the market?
Şimdi burdan dümdüüüzzz git dümdüüüzzz. Oradan sağaa bak sağaaaa dönüceen orda tam orda, orda. (Tabi bağırarak ve abartılı el kol hareketleri yapan birini hayâl edince, karşısındaki o Şaşkın turisti görebildiniz mi?) Allah kurtarsın kardeş, diyesi geliyor insanın. Çünkü hiç belli olmuyor. ‘Dur, dur ben seni oraya kadar götüreyim, kaybolursun sen’ diye biri her an koluna girebilir. Ee tabi ki güzel gönüllü millet olmamızdan kaynaklanıyor bu da…

Kapı çalar. “Kim oooo’ deriz. Ve karşıdaki ‘beniiimmmm’ der. Ve o an evdeki kişi sesten kim olduğunu anlamaya çalışıp, ona göre kapıyı açar. Bazıları da var ki, ‘çıkaramadım, bir daha seslenin lütfen’ diyemez ve her ‘beniimm’ diyene açar. Eve giriş parolası gibi ya. Hayır, bizdeki zeka müthiş, zor seviyoruz abi biz. Dur cevabı hemen söyleme ipucu ver gibi bir şey bu, ‘kim o’, ‘beniiimmm’ olayı… Çok hoşuz yaaa.

Odaya giriyorum ve herkes ‘Aaa geldin mi?’ ‘Yok Havalimanı’na yeni indik, valiz bekliyorum.’ diyesi gelir insanın. Ama alıştık hepimiz. Geldin mi, sorusuna evet diyoruz, napalım…

Uyuyan birine hafifçe yaklaşıp bakarak bir dürtüp, uyandırıp ‘uyudun mu’ diye sormak yok mu hele!

Bir de şu sıralar dalga konusu olan bir diğer söylemimiz. Ne olursa olsun karşıdakine, ‘Git bi elini yüzünü yıka geçer.’ deriz. Ama hakikaten bak daha geçen gün yaşadım, kuzenimin gözüne parmağı girdi, git bir yıka geçer dedim, sonra da Allahım dalga konusu olduğumuz şeyi yaptım ben de yaa, derken kuzenim banyodan çıktı, ‘ayy geçti’ diye. Millet olarak var bir bildiğimiz arkadaşım. Ya da o kadar inanıyoruz ki, gerçek oluyor da olabilir.
Nasıl yorumlarız, bu konulara hangi açıdan bakarız bilmem, ama bildiğim bir şey var. İnsanın kendi vatanı, kendi milleti gibisi yok. Rabbim vatanımıza, milletimize zeval vermesin. Amiinn… Yaşarken gıcık, anlatırken komik durumlar bunlar. İyi ki varız anlayacağınız…

 

Şulenur Yaşar
slnr_1905@hotmail.com

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*