HAYDİ, YÜKLERİMİZİ KOYALIM GEMİYE

Hadi dedim, Bismillah… Yazıyı erkenden yazayım, editör sormadan göndereyim de bir havam olsun… Beynimde elektrikler yandı söndü, şimşekler çaktı, ampuller parladı, tam ilk harfi heyecanla kâğıda konduruyordum kii; “noooniiiii noooniiiiii noooooooniiiiiiii” ambulans sirenleri duyuldu. “Allah’ım! Sen şifalar ver, yakınlarına sabırlar ver” dedim. Kafamı toplayayım da yazıma giriş yapayım, diye karşı yola bakmaya başladım. Oradan da cenaze arabası geçmesin mi?

Bu sefer de “Allah’ım! Sen rahmet eyle, yakınlarına sabırlar ver” dedim. Biraz durakladım. “Nasıl yazayım” dedim, “ya, mizah demek, komik, eğlenceli, mutlu bi şeyler demek. Ben bu üst üste iki üzücü olayın ardından nasıl güleyim, eğleneyim? Yazmıyorum ya!” diye kapattım önümdeki her şeyi.

Yolu, ağaçları, birbirine arabalarının içinden sayan şoförleri izlerken, beynim sürekli bir konuşma hâlinde; sadece eğlenceli zamanlarda mı mizah yapılır, eğer bu hayatı yaşıyorsak içinde bulunduğumuz her hâl içerisinde mutlu olacağımız bir şeyler bulabilmeliyiz. İşte o zaman hayat yaşanır, yoksa oturduğun yerden yok eğlenceli bi şey olsun, hahaha güleyim olmaz ki… Hay dedim beynime, aferin kız. Başımıza gelen, şerli olarak gördüğümüz, bizi yakan yıkan her olayda bir hayır olduğunu muhakkak fark ederiz. Muhakkak siz de demişsinizdir, ‘ya bak bunda da varmış bir hayır.’ Demek ki gerçekten yaşanılan her sıkıntıda biraz tevekküllü bakış açısı koyduğumuz zaman önümüze yükümüz hafifliyor. “Haydi, yüklerimizi koyalım gemiye, rahat edelim tevekkülle” sloganımla yolculuğa devam ederken, tevekkül marketin önünde durduk: “Aldım mesajı” dedim Rabbime, “ben Seni seviyorum, hem de çok…”

Bayılıyorum hayattan böyle mesajlar çıkarmaya. Bir olay oluyor mesela, çok ağlıyorum, üzülüyorum, sonra birden duruyorum; “Rabbim bu hüznü yaşamamı Sen nasip ettin, üzerimde esmalarını gösteriyorsun, muhakkak vardır bir bildiğin. Allah’ım, rahatlığı vereceğin zaman dilimi de vardır muhakkak, neden üzülüyorum ki?” diyorum ve sabırla bekliyorum yaşadığım üzüntünün geçeceği günü… Gerçekten geçiyor ve o güne daha da dayanıklı geldiğimi fark ediyorum, Çok işe yarıyor ya. “Vaaoov bir formül daha buldum, aferin bana, bunu kutlamalıyım”, diyip bir patates kızartması patlattım ortaya, ohh miss… Tabiî nefis hemen kendine veriyor, ben de aynen öyle yaptım. Neyse, şimdi fark etmişken, “Rabbime şükürler olsun” diyeyim. Tabiî bazen tam tersi olduğu durumlar da oluyor. Mesela, “bir iş var yapabilir misin” diyorlar, “hııh” diyorum yandan hafif gülümseyerek, “hııh, kim var ya senin karşında bir bakar mısın, ben ki ne zaman yapamamışım bu işi, şimdi mi yapamıcam, hııh ya, lütfen daha dikkatli konuşalım, kim var karşımızda bir bakalım, elimin zekâtı o iş benim, yarına elinde bil!” diye cevabı yapıştırıyorum. Bu konuşmanın ardından o işi kesinlikle yapamayan ben, arıyorum karşı tarafı, “Şey ya, olmadı o, ben yine biraz artizlik yaptım ya, ondan yapamadım heralde, napıcaz şimdi?”

İnsanoğlu öyle bir şey ki, böyle konuştuğumda hiçbir şey yapamadığımı bildiğim hâlde yine geliyorlar arada, yapıyorum artizliğimi. Ama artık alıştım, “hııh ya bir bak kim var senin karşında” dedikten sonra uyanıp gafletten, “inşaallah kardeş ya, yaparız Allah izin verirse” diyip öyle kapatmaya başladım. İkidir rast gidiyor işlerim çok şükür. “Ya bunda da buldum formülü, bu inanılmaz aklım ve zekâm işte n’apacaksın”, diyesim geliyor da susuyorum. Onu dersek, ters dönersek, Allah korusun çok riskli. İyi de, bu da bir duygu ama, tamamen yok edilmesi çok zor olan. Yine ben, yine bir formül aradım ve buldum. (Rabbim buldurdu 🙂 ) “Allah’ım ya… Sen bana ne kadar iyi bir yürek vermişsin, şükürler olsun sana, ne kadar da iyi yaratmışsın beni, Sübhanallah! Bana verdiğin iyi yüreğe, bana verdiğin şu akla Feyâlilaceb!” Nasıl, süper dimi, hem ben duygumu yaşıyorum, hem risk almıyorum. O zaman bunu da kutlayalım, Bursa’ya gidip bir İskender şöleni düzenleyelim. Ayy, ağzımın suyu hiç durmuyosun. Ağzımın suyunu yutkunmaktan bütün su ihtiyacım karşılanıyor neredeyse.

Bu arada son olarak; her şeyde bir güzellik bulabilecek aklı vermiş Rabbim hepimize, olumsuz olaylarda bile güzel görebilecek gözü de vermiş, formülleri bulmak da bize kalmış. Bulalım formülleri, sevelim kendimizi, Rabbimiz adına tabiî ki… Artizlik yok, Rabbi, yarattığı ‘kendimiz’ nimeti üzerine övmek var… Haydi, size hayatı güzelleştiren formüller bulmanız duasıyla, çaaaoovv!

 

Şulenur Yaşar

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*