KALEM

Kalem… Aklıma kelâm gelir. Kelime gelir, yazmak gelir. Bir kalem daha çıkardım çantamdan. Bu da başka bir ses… Evet, kalemin kapanış sesi, açılış sesi. Pek duyamayabilirsiniz. Tık, tık, tık… Niye böyle yapıyorum? Kalem seslerini seviyorum. Eskiden o kamış kalemlerin sesi olurmuş.

Dolma kalem…

Kurşun kalem…

Kalem kurşundur. Kurşun kalemdir. Kalem susarsa; kurşun konuşur. Kurşun konuşursa; insanlar, insanlıklar ölmeye başlar. Gerçi; “Hazır ol cenge eğer sulhu salah istersen.” diyor, şair. Savaşa hazır ol eğer sükûnet istiyorsan, barış istiyorsan. Da hayatta aslolan barıştır.

Efendimiz Aleyhisselatü vesselâm çok az; o da mecbur kaldığından savaşmış. Birkaç aycık. Peki, o neyin peşindeydi? Kelâmın, kalemin peşindeydi. Kelimelerle uğraşıyordu. Onun kelimesine güç yetiremeyenler kılıca sarıldı.

Aslında eskiler ateş taşırlarmış, silah taşırlarmış, bıçak taşırlarmış. Kullanmayı bilirlermiş. Sonradan bunlar ruhsata bağlandı. Dağa çıkar, ormana giderlermiş. Eskiden dağlar varmış, ormanlar varmış(!) Şimdi dağları yerinden oynatıyoruz.

Kalem sesleri azaldı.

Kurşun kalem hediye ediyorum ben zaman zaman. Kalem elif demek, kalem hatırlamak demek. Yazarsanız unutmuyorsunuz. Neydi o söz? “Âlim unutmuş; kalem unutmamış.”

Bir defteriniz olsun. Ben hep yanımda taşıyorum; kaybolur diye korkuyorum. Elime hangi kalem geçse yazarım; kalem beğenmemezlik yapmam. Kalemlerin o gezerkenki çıkardığı ses; hangi beste acaba? Hangi sesleniş, hangi uyanış, hangi uyandırılış? Hangi yanış, hangi ümit, hangi korku?

Elimde üç kalem var. Kalem cebimizden eksik olmamalı. Hatta yolda biri benden kalem istediğinde pek de vermek istemem; biliyor musunuz? Neden kalem taşımazsa, derim içimden. Bazen de dillendiririm.

Okumak bir keyif işi; yazmak insanı disipline ediyor. Yazdıkça fark ediyorsunuz kendinizi. Mesela işe adam alacaklara bunu tavsiye ederim. Bir kalem kâğıt verin; son bir gününüzü anlatın deyin.

Yazarken (aklımıza) geliyor. Düşünmek nedir? Yazmak; düşünmek… Kıyas etmek; düşünmek… İşte yazarken bunlar daha çok aklımıza gelir. Konuşmak da düşünmektir. Düşünmeden konuşulmaz. Yazmak; seçmektir. Konuşmak; seçmektir. Yazarken (hepten) seçersiniz.

Kalemi[n etrafında uçuşan kelimeleri] düşünelim. Neler gelir?

Renkli kalemler… Kalemin muhatap olacağı beyaz, sarı, renkli kâğıtlar.

Dolma kalem, aydın olmanın şartlarından birisiymiş. Dolma kalem ayrı bir ciddiyeti anlatıyor.

Aslında bütün kalemlerle yazmayı seviyorum da birinci sırada dolma kalem mi var; kurşun kalem mi onu pek sıralayamadım. Onu pek ayıramadım.

Dolma kalemi şöyle bir bastırırsınız; akmaya, ağlamaya başlar. Ama tükenir kalem bastırdığınız yerde kalır. İyice bastırmazsanız; yazmaz da. Dolma kalemi; bir ipeği, yaprağı okşar gibi kâğıda yaklaştırıyorsunuz. Ve başlıyor akmaya, ağlamaya…

Kalemler, içindeki her neyse onu yazar. Kalem niye elif gibi? İşte yanlış yazmayasınız diye.

Kalemi âlemden çıkarın, kalemi dünyanızdan çıkarın; ne kalır geriye? Kalemsiz bir hayat, cep, masa düşünülebilir mi? Çıplaktır kalemsiz bir cep, masa, hayat, âlem…

Zaman zaman kalemler alırım. Bir aralar bu işi azıtmıştım. Hâlâ evdeler. Dağıta dağıta bitiremedim. Bitsin de istemiyorum. Biter gibi olunca alıyorum.

Kalem çok güzel bir hediye… Hiç kalem hediye ettiniz mi? Bugün başlayın. Arabanızda kalemler, kitaplar olsun. Bazen benim gibi cimrileşirseniz kitap sayfalarını koparıp hediye edin. Tanımadığınız birine kitap hediye edin; o kadar sevinecek ki… Çünkü çoğu kimsenin yapmadığını yapıyorsunuz.

Kalem sizi esir almaz. Ama kalemsiz olursanız sizi dünya esir alır. İş silaha dayanır. Kalemlerin öldüğü yerde silahlar dirilir. Kalemlerin güldüğü yerde insanlık güler. Gelin şu kalemleri çoğaltalım; kurşunları azaltalım.

Kırtasiye kelimesini de çok severim. Sevmediğim bir kelime var mı ki benim? Kelimeler sevilir. Kelimeleri siz sevilecek şekilde kullanacaksınız. Kalemi de sevilecek şekilde kullanacaksınız. Kalemle yuvalar da yıkarsınız yuvalar da yaparsınız.

 

Gelin bu inceliğe kötü kelimeler eklemeyin. Yalan yanlış kelimeler yüklemeyin. Güzel imzalar atın.

Kalemli günler diliyorum size. Kalemsiz kalmayın. Dikkatinizi toplarsınız. Ya da dikkatinizi dağıtırsınız. Yani dağılmışlığınızı toparlarsınız. Yazarken kendinize sık sık uğrarsınız. Nerde nokta konur, nerde noktalı virgül? Bu arada noktalı virgül kullanmayı çok bilen yokmuş. Gelin bir gün noktalı virgülü konuşalım. İşte kalemin çağrıştırdığı şeyler…

{Birçok hediyeyi almıyorum; biliyor musunuz? Ama konu kaleme, kitaba gelince; çok nazlanmıyorum.}

Giderken beni karanlığa terk etme. O kelimeyi söyle: Allah’a ısmarladık…

 

(Hafta içi her gün saat 17.00’da, tekrarı 21.30’da İstanbul Bizim Radyo’da yayınlanan “Keyfince Lügât” programından deşifre edilmiştir.)

 

Ali Hakkoymaz
alihakkoymaz@gmail.com

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*