Hoşgeldin ya şehr-i Ramazan

Seeelaamuunnn aleyküüümm!
“Good Morning Vietnam” filmini izleyen var mı aranızda? Başta verdiğim selamı doğru okuyabilmek için Robin Williams’ın “gooooood morninng Vietnamm!” dediği gibi okumalısınız. Bundan sonra olarak, nasılsın Keçeli? Hâlin keyfin nasıl? Okullar bitti, tatil geldi. Ramazan da teşrif etti, biliyorsun 11 ayın sultanı kendisi. Çok mübarek bir aydayız, kıymetini bilmek lâzım. Tatilin rehaveti bizi sarmadan hemen bir besmele çekelim ve kaldığımız yerden devam edelim olur mu?

+Niye sustun Keçeli?
-Hocam yaa, bu hafta ders işlemesek olur muu?
+Hmmm. Tabii ki hayır. Ama daha farklı bir metod takip edebiliriz.
Hadi bu hafta Yusuf Efendi ile tanıştırayım sizi. Şimdi sessiz olun ve dinleyin.
Ben etimolojiye ilgi duyan biriyim. Etimoloji, kelimelerin kökenlerini inceleyen bir bilim dalı. Sonra ben, Arapça’yı da severim. Bu ikisi birleşip de, aslında çok sık rastladığım kelimelerin kökenini öğrendiğimde sürekli aydınlanıyorum, ufkum genişliyor. Mesela Yusuf Efendi. Bir Arap ülkesine gidip, bir kilo Yusuf Efendi alabilirsiniz. Peki nasıl olur bu? Belki bilirsiniz, mandalinanın kökeni kuzeydoğu Hindistan’dır. Kokusuyla insanları kendine hayran eden bu meyve yıllar içerisinde Hindistan’dan Çin’e, oradan İngiltere’ye, oradan İtalya’ya, derken diğer Akdeniz ülkelerine seyahat etmiş.


İşte rivayet odur ki, mandalinayı Arap ülkelerine götüren kişinin adı Yusuf Efendi’ymiş. Ve böylece mandalinanın adı Yusuf Efendi olarak kalmış. Madem bu kadar bahsettik Yusuf Efendi’den. Onunla ilgili Osmanlıca birkaç cümle karalayalım da, Eskimez Yazı maksadına ulaşsın.
Ne yazalım, ne edelim diye düşünürken edebiyatımızda mandalina üzerine kısa çaplı bir araştırma yaptım ve Fazıl Hüsnü Dağlarca abimizin bir kitabına rastladım; Balina ile Mandalina. Bir çocuk kitabı. Haydi, o kitaptan bir kısmı, Osmanlıca alfabesiyle  yazalım.

کيم ياکزسه

او داها چوق طویار

ایصسز یرلری

ایستر بالینه اولسون

ایستر ماندالینا

کیم یالکزسه او داها چوق

أن اسکی بر تورکو

کیم یالکزسه چوجقلر

او داها چوق بکزر

باشقهسنه

 

Türkçesi:

Kim yalnızsa,
o daha çok duyar ıssız yerleri,

İster balina olsun,
ister mandalina,
kim yalnızsa o daha çok
en eski bir türkü

Kim yalnızsa çocuklar
o daha çok benzer
başkasına.

Eveet, bir dersin daha sonuna geldik. Umarım eğlenceli geçmiştir sizin için de.
Bir de ödevim var sizin için. Hani Ramazan geldi ya. Ramazan gelince ne yapılır? Camilerin minareleri arasına mahya gerilir. Pek meşhur mahyalardan biri şu şekildedir: Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan. Küçükken çok mantıksız gelirdi bu cümle. “Nasıl yani, Ramazan Şehri diye bir yer mi var, ne demek bu?” diye… Artık büyüdüm ve bu cümledeki “şehr” kelimesinin mânâsını öğrendim.

Sen de biraz araştırma yapıp bu kelimenin manasını ve Osmanlıca nasıl yazıldığını öğrenebilir misin? Haydi iyi tatiller, sağlıcakla kal, bu sayfayla ilgili geri dönüş yap bizee!

 

Emine Sultan Çakır

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*