Yeni kelimeler öğreniyoruz

-Haftaya sınıfça pikniğe gidiyoruz abla. Herkes para verecek, et alıp mangal yapacağız. Herkes bir şeyler yapacak. Semazen de getirecekler. Oh miss!

+(sessizlik)

-(sessizlik)

+Ahahah. Semazen ne ya! Pikniğe semazen mi götüreceksiniz! Semaver onun adı canımm. (Derken yazarımız bu kelimenin üzerine düşünmeye başlar. Semaver ne demektir acaba, bu kelimenin etimolojik kökeni nedir? Sema falan geçiyor içinde, galiba Arapça yahut Farsçadan geçmiş bir kelime.)

Şimdi teybi ileri saralım. Sen, oradaki! Keçeli, sana diyorum. Sen ne düşünüyorsun? Ben araştırdım ve çok şaşırdım. İnternet amca diyor ki, bu kelime Rusça samovar (otomatik çay pişirme cihazı) sözcüğünden alıntıymış ve Rusça “kendi” anlamına gelen “samo” ve yine Rusça “kaynamak” anlamına gelen “varit” sözcüklerinin bileşiğiymiş. Çok ilginç değil mi yaa?

Demek ki neymiş her “sema” bizim bildiğimiz “sema” değilmiş. Peki, ben size bunu niye anlattım? Bu kelimenin üzerinden giderek Osmanlıca bir paragraf yazalım, diye anlattım. Bundan sonra olarak soruyorum, Sait Faik Abasıyanık’ı nasıl bilirdiniz? Eğer şu ana kadar herhangi bir şekilde bilmiyorduysanız, onu “Semaver” adlı kitabından bir paragrafla tanımak üzeresiniz. Buyurun efenim:

 

اوطه نك ايچنى قیزارمش بر أکمك قوقوسى طولديرمشدى. سماور نه كوزل قايناردى! آلى سماورى ايچنده نه اضطراب نه غره و نه ده قضاء اولان بر فابریقه یه  بکزه تردی. اوندن یالکز قوقو، بخار و صباحك سعادتي استحصال ايديليردى. صباحلاين آلى نك بر     سماور بر ده فابريقه نك اوكنده بكله ين سحلب كوكومى خوشنه كيدردى. صوكره سسلر

 

Şimdi de bu paragrafı Türkçe olarak yazalım:

“Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu. Semaver, ne güzel kaynardı! Ali semaveri, içinde ne ıstırap, ne grev, ne de kaza olan bir fabrikaya benzetirdi. Ondan yalnız koku, buhar ve sabahın saadeti istihsal edilirdi. Sabahleyin Ali’nin bir semaver, bir de fabrikanın önünde bekleyen salep güğümü hoşuna giderdi. Sonra sesler…”

Yukarıdaki paragrafta çok güzel kelimeler geçiyor arkadaşlar. Mesela grev, mesela buhar, mesela oda. Bu kelimelerin nasıl yazıldığına ekstra dikkat edin lütfen.

Bundan sonra olarak, geçen ay bir ödev vermiştik hatırlıyor musunuz? “Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan” daki “şehr” kelimesinin mânâsını ve Osmanlıca nasıl yazıldığını sormuştuk. Hatice Sevde Yeni adlı bir takipçimiz ödevini yapmış. Hem de bunu bizimle paylaşmış, biz de sizlerle paylaşalım.

Demek ki neymiş, “Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan” aslında “Hoş geldin Ey Ramazan Ayı” demekmiş. Sevgiler, saygılar. Bir dahaki derse kadar Allah’a emanet oluunn ve sayfamızla ilgili geri dönüş yapmayı unutmayın!

 

 

Emine Sultan Çakır
eminesultancakir@hotmail.com

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*