Beyninin yerinde koca bir boşluk olan adam

İlgili olanlarınız bilecektir ki, beyinle ilgili yapılan bütün çalışmalar biraz eksik. Çünkü bilim tarafından hâlâ sınırları çizilememiş, fonksiyonları tam olarak ortaya konulamamış bölgeler var beyinde.

Hem araştırma için kullanılacak materyallerin çok pahalı olmasından, hem de bu çalışmaların çok sıkı etik kurallara tabi tutulmasından dolayı birçok çalışma yapıl(a)mıyor. Mesela önceden, maymunların beyinlerindeki bir bölge etkisiz hâle getirilerek (lezyonlanarak), o etkisiz hâle getirilen bölgenin ne işe yaradığına bakılıyordu. Şimdi ise maymunlarla çalışmaya neredeyse hiç izin verilmiyor. Bugün yapılan çalışmalar çoğunlukla sıçanlar, fareler ve sinekler -evet sinekler-üzerinde. Hayvanlarla yapılan deneyler bile bu kadar etik kısıtlamalar altındayken insanlarla bu şekilde -onların hayatlarını uzun vadede etkileyecek- lezyon çalışmalarının yapılmasının imkânsızlığı ortada.

Peki, biz insan beyniyle ilgili, hayvan deneylerinden ulaşamayacağımız bilgilere nasıl ulaşıyoruz?

Doğal lezyonlarla. Yani insanların atlattıkları bir hastalık ya da geçirdikleri bir felç beyinlerinde doğal yollarla bir lezyona sebep oluyor. Beyinlerindeki etkisiz hâle gelen bölgenin ne işe yaradığını ölçmek için hastalarla çalışmalar yapılıyor. Ve hastalardaki bu farklılıklar hem geçmiş çalışmaları aydınlatıyor, hem de gelecek çalışmalara bir yön çiziyor; Çünkü bu araştırmalarla, insan beyniyle ilgili eksik kalan bilgileri dolduruyor bilim insanları.

2007 yılında Fransa’da yayınlanan bir araştırma da böyle enteresan bir vakadan bahsediyor. 44 yaşındaki bir devlet memuru bacak ağrısı şikâyetiyle hastaneye gidiyor ve çekilen MRI, beyninin içinde koca bir boşluk olduğunu gösteriyor.

Her insanın beyninde olan boşlukların (ventricle) bu adamda hayli büyümüş ve cortex denilen, beynin kıvrımlı yapısını iyice kenarlara sıkıştırmış olduğu görülüyor. Beyninde kocaman bir boşluk olmasına rağmen, tek derdi sol bacağı olan bu adamın (şaka tabiî ki) sosyal hayatında bir bozukluk olmaması araştırmacıları şaşırtıyor. Bu hastanın cortex’i normalden çok daha kısıtlı bir şekilde olmasına rağmen, bilişsel faaliyetlerini yapabiliyor olması, beynin ne kadar adapte olabilen bir yapısının olduğunu gözler önüne seriyor ve gelecek çalışmalar için yeni sorular ortaya atıyor. Böylece beynin o yapısının normal yapıdan farkını ve bu farklılığın nelere sebep olduğunu araştıran çeşitli çalışmalar yapılacak ve beyinle ilgili bildiğimiz bilgilere bir yenisi eklenecek.

Özetle, tefekkürle ve tekraren; bilim yalnızca kendisine bildirilen sınırlar içinde ilerleyebiliyor, diyor ve susuyorum.

Bahsi geçen çalışma: https://doi.org/10.1016/S0140-6736(07)61127-1

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*