Duygu Keşifleri

“Hayat, hiçbir zaman ve hiçbir kimse için düz bir yol olmamıştır. Önüne çıkan her bir tümsekte hayata dair algılaman da değişir. Bütün kalıplarını tekrar oluşturursun. Hayat, işte budur dediğin her cümlede, atladığın her tümsekte değişir. Geldiğin her yaş dilimi kendine ve yaşadıklarına başka bir pencereden bakmayı öğretir.
Büyümek denen şey de bu olmalı sanırım…”
***

Selamünaleyküm Keçeliler! Bu ay kitaplığı yazmanın heyecanıyla karşınızdayım. İlk basımı Yeni Asya Neşriyat’tan çıkan Duygu Keşifleri kitabı Psikolog-Psikoterapist Banu Yaşar’ın kaleme aldığı ilk eser olma özelliğini taşıyor.

Resmî tanıtımı yaptıktan sonra gayr-ı resmî tanıtıma geçebiliriz değil mi Keçeliler? Hehe, zaten oldum olası bu ciddi konuşmalar beni hep germiştir. Lakin n’aparsınız bunlar da hayatın bir parçası işte. Tamam tamam, şimdi asıl konuya dönüyorum.

Kitabımız bir yudumda okuyabileceğiniz bir kitap olmakla beraber (128 sayfalık ipincecik), ben size yavaş yavaş, sindire sindire okumanızı tavsiye ediyorum. Yazarımız, deneme tadında birbirinden farklı konulara değinmiş. Yazıların ortak noktası, hepsinin bir duygu üzerinden insana dersler veriyor olması. Bediüzzaman Hazretleri duygulara ne isim veriyordu hatırlıyor musunuz? Ben hatırlıyorum, o hâlde söylüyorum: “Latife” diyordu. Duygularımızı, Risale-i Nur’daki tabirle latifelerimizi keşfetmeye ne dersiniz?

Biz gençler duygularımızı çok yoğun yaşıyoruz. N’apalım, deli doluyuz, kanımız kaynıyor, kanımız deli akıyor, heyecanlıyız. Bediüzzaman’ın dediği gibi “Gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ve heves ise kördür, akıbeti göremez.” Hah! İşte tam da bu yüzden okumalıyız bu kitabı. Duygularımızın kaynağını keşfedersek, hayra yönlendirmeyi başaracağız. Sırat-ı müstakim önemli. Başımıza gelen hadiselerde duygularımızı doğru okursak istikamette kullanacağız inşaallah. En iyisi sizi kitabın bazı kesitleriyle baş başa bırakayım. Keyifli okumalar sevgili Keçeliler!

“Hissettiğimiz duygu, çoğu zaman olayın kendi gerçekliğinden daha yoğun yaşanır. İçimizde farklı anlamlar yükleriz yaşadıklarımıza, hayatın sonu gibi gelir her gelen… Öylesine yanar ki içimiz, hep orada, o acıyla kalacağımızı ve bundan hiç kurtulamayacağımızı zannederiz… Çoğu zaman olaylar değildir canımızı acıtan… Onu nasıl algıladığımız ve nasıl yorumladığımızdır aslında. İçimizdeki sıkıntıyı bardağa değil de, büyük bir göle bırakırsak eğer, yüreğimiz hafifler yüklerinden…”

“Aslında biliyorsun, yaşadığın ne varsa bir gün seni bırakıp gideceğini… Geçmişin geçmemiş acıları ya da geleceğin gelmemiş hayalleri arasında, aslında sadece bugüne sahip olduğunu biliyorsun. Sadece sahip olduğun şu anın kahramanı olabildiğini, sadece şu anı tutabildiğini ellerinle…”

“Hayatta her şey istediğimiz gibi olsun isteriz, kendi görebildiklerimizde mutluluğun bizi beklediğini düşünürüz. Ama Kaderin Sahibi, her zaman, bize bizim istediğimiz gibi yardım etmeyebilir. Bir annenin şefkatinden dolayı çocuğuna hayır demesi gibi, gerçekleşmeyen olaylarda da bir tür korunma vardır aslında. Bizi bizden daha iyi bilen, çizdiği yolun virajlarını ve engebelerini çok uzaklardan gören, tabii ki uçurumdan düşmemize izin vermeyecektir. İnsan gerçekleşmeyen her arzusunda, Kâinatın Sahibi’ne bir rıza ve sabır borçludur.”

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*