Sıkıntılar mühim dersler verir

Peygamberler, en basit ve bilinen tanımıyla Cenab-ı Hakk’ın emirlerini insanlara ulaştıran kişilerdir. Ancak onların vazifesi sadece emirlerin yazılı metnini ileten bir elçi olmak değildir. Aynı zamanda, getirdikleri emirlerin tatbikinin birer numuneleri ve hakikî kulluğun nasıl yapılması gerektiğini bizzat hayatları ile çektikleri sıkıntılara karşı gösterdikleri tavırlar ile gösteren kılavuzlardır.

Evet, insan doğumundan ölümüne türlü imtihanlarla, türlü sıkıntılarla boğuşur durur. Elbette hayat sadece sıkıntılardan ve musibetlerden ibaret değildir. Ancak, “Musibet zamanı uzundur. Fakat örf-ü nâsta zannedildiği gibi sıkıntılı olduğundan uzun değildir, belki uzun bir ömür gibi hayatî neticeler verdiği için uzundur.”1

Bediüzzaman Hazretleri’nin, “Geçen sene tımarhanede tahsil ettiğim dersi, şimdi bu mektepte itmam ettim. Musibet zamanının uzunluğundan, uzun dersler gördüm. Dünyanın ruhanî lezzeti olan hüzn-ü mâsumâne ve mazlumâneden, zayıfa şefkat ve gadre şiddet-i nefret dersini aldım”2 şeklinde ifade ettiği mânâ, musibetlere olan bakış açımızı yenilemelidir. Zira musibetler hakikî mü’minler için hakikî mânâda bir sıkıntı değil, çok mühim derslerdir. Musibetlere olan bu bakış, hafife alınmayacak peygamberî bir bakıştır. Ezcümle, Bediüzzaman bu bakış açısını peygamberlerden ders almıştır.

Ezelî ilim sahibinin iradesiyle peygamber olarak yaratılmış olan bu mübarek insanların ahiretteki makamatının büyüklüğünden, dünyada da büyük sıkıntılar ve imtihanlara maruz kalmaları söz konusu olmuştur. Üstadımızın bahsettiği gibi, o musibetlerle, önemli ve uzun dersler almışlar ve o dersler ile ümmetlerine mühim dersler vermişlerdir. Cenab-ı Hak fazlıyla ve musibetlerden aldıkları o mühim derslerdeki hakikatlerle onlara o büyük makamları nasip etmiştir. Kendi aldıkları dersleri de bizlere hem yaşantıları, hem de söz ve davranışları ile ders vermişlerdir. Bu dersler de alanlar için ahiretini kurtarmaya ve kazanmaya vesile olacaktır inşaallah.

Hz. Yunus’dan (as) aldığımız ders:

Hz. Yunus’un (as), deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümit kesik bir vaziyette ettiği “Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.” (Enbiyâ Sûresi: 87) münacatı ona sür’atle kurutuluş vasıtası olmuştur. Hz. Yunus (as) yaşadığı bu sıkıntı ile aldığı dersi; sebeplerden ümit kesik bir vaziyette, denizin ortasında bir balığın karnında, çaresiz bir hâlde iken, görünüşte dehşetli bir musibet içerisinde almıştır. Musibetin dehşeti nisbetinde aldığı ders de mühim olmuş ve o dersin meyvesi olan meşhur duası da aziz Üstadımızın tabiri ile “en azîm bir münâcât ve en mühim bir vesile-i icabe-i dua” (Lem’alar) makamına lâyık görülmüştür.

Hz. Yunus’un (as) bu dehşetli sıkıntısı ve aldığı dersin meyvesi olan azîm dua bizlere şu dersleri veriyor:

  • Bizim denizimiz, şu başı dönmüş dünyamızdır. Bu denizin her dalgasında binler cenaze bulunuyor; onun denizinden bin derece daha korkuludur.
  • Bizim nefsimizin istekleri balığımızdır; ebedî hayatımızı sıkıp mahvolmasına çalışıyor. Bu balık, onun balığından bin derece daha zararlıdır. Çünkü onun balığı yüz senelik bir hayatı mahveder. Bizim balığımız ise, yüz milyon seneler hayatın mahvolmasına çalışıyor.

Bu derslerin özü; “Gaflet ve dalâletimiz sebebiyle aleyhimize ittifak eden istikbal, dünya ve hevâ-yı nefsin zararlarını def edecek yalnız o Zat olabilir ki, istikbal taht-ı emrinde, dünya taht-ı hükmünde, nefsimiz taht-ı idaresindedir”3 hakikatidir.

Hz. Eyyüb’den (as) aldığımız ders:

“Pek çok yara, bere içinde epey müddet kaldığı halde, o hastalığın azîm mükâfâtını düşünerek, kemâl-i sabırla tahammül edip kalmış. Sonra, yaralarından tevellüt eden kurtlar kalbine ve diline iliştiği zaman, zikir ve marifet-i İlâhiyenin mahalleri olan kalb ve lisanına iliştikleri için, o vazife-i ubudiyete halel gelir düşüncesiyle, kendi istirahati için değil, belki ubudiyet-i İlâhiye için demiş: ‘Yâ Rab, zarar bana dokundu. Lisanen zikrime ve kalben ubudiyetime halel veriyor’ diye münâcât edip, Cenâb-ı Hak o hâlis ve sâfi, garazsız, lillâh için o münâcâtı gayet harika bir surette kabul etmiş, kemâl-i âfiyetini ihsan edip envâ-ı merhametine mazhar eylemiş.”4

Hz. Eyyüb’ün (as) zahirî dehşetli yaraları ve bu sıkıntıdan aldığı dersin neticeleri bizlere şu mühim hakikatleri ders veriyor:

  • Onun görünüşteki yaralarına karşılık bizlerde manevî pek çok yara mevcuttur. İşlediğimiz her günah ve aklımıza takılan her şüphe kalpte dehşetli yaralar açıyor. Bu yaralar imanımızı zedeliyor ve küçük bir manevî yılan olarak kalbimizi ısırıyor. Günah kalbe girip siyahlandıra siyahlandıra iman nurunu kalpten çıkıncaya kadar katılaştırıyor.
  • Musibetlerde ve hastalıklarda insanın şikâyete hakkı yoktur. Zira Cenab-ı Hakk’ın Şafi ismi hastalığı istediği gibi Rezzak ismi de açlığı gerektiriyor. Hem insan hastalıklarla temizlenir ve olgunlaşır, istirahat döşeğindeki hayat şerrin tâ kendisi olan yokluğa yakındır.
  • Şu dünya memleketi, imtihan meydanıdır ve hizmet yeridir. Lezzet, ücret ve mükâfat yeri değildir. Madem hizmet ve ubudiyet yeridir. Hastalıklar ve musibetler, dinî olmamak ve sabretmek şartıyla, o hizmete ve o ubudiyete çok uygun oluyor ve kuvvet veriyor. Ve her bir saati bir gün ibadet hükmüne getirdiğinden, şikâyet değil, şükretmek gerektir.

Evet, öz olarak bahsettiğimiz dersler elbette ki bunlarla sınırlı değildir. Peygamber hayatları daha nice mühim hakikatleri ders vermektedir. Başta, Efendimiz (asm) olmak üzere, tüm peygamberler hayatları boyunca türlü sıkıntılara maruz kalmışlardır. Bu sıkıntılara verdikleri tepkiler, sıkıntı boyunca takındıkları tavır, o sıkıntılara karşı verdikleri sabır ve kulluk bilinci onlar için mühim bir ders hükmüne geçmiş ve bu derslerle de bizlere mühim ve hakikatli dersler vermişlerdir. İşte bundan sebeptir ki, her sıkıntı mü’min için bir ders vaktidir.

Dipnotlar:
1) Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, 2017, s. 24
2) Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neşriyat, 2017, s. 86
3) Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, 2017, s. 19
4) a.g.e. s. 21

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*