Benim mesleğim haktır!

Evvela kendi mesleğimin muhabbetiyle başlarım. Burada maksat başka mesleklerin tenkisi değil, kendi mesleğimizin güzelliğini ifade etmektir. “Benim mesleğim haktır, fakat yalnız hak benim mesleğim değildir” olan insaf düsturunu rehber edinerek yola devam etmektir. Hak olan meslek nedir? Özellikleri nelerdir? Bu sorularımızın cevabını bulmaya çalışırken, Nur Talebeleri’nin haklı olan mesleğinden biraz bahsedelim istiyorum.

Öncelikle Nur Talebeleri’nin haklı olan mesleğinde okunan Risale-i Nur’u tanıtmak gerekir. Risale-i Nur, Kur’ân’ın mu’cizevîliğini gösteren, istikbali aydınlatan, şu zamanın ihtiyaçlarına uygun, doğrudan doğruda Kur’ân’ın feyzinden ilham alınarak yazılmış, tesiri büyük hakikî bir tefsirdir. Bu eserler imanî, içtimaî ve siyasî meseleleri aklî ve ilmî delillerle ispat ve iknâ eder. Kâinattaki her yerde ve her şeyde tevhid nurunu gösterir. Bütün mü’minlere tahkikî imanı kazandırır. Küfrün belini kırar ve insanları anarşistlikten kurtarır. Toplumda hürriyet, emniyet, adalet ve asayişi tahkikî imanı kazandırmakla temin eder. Bu eserler ıslah ve terbiye vazifesi yaptığından vatana ve millete faydalı hizmetler görür.

Nur Talebeleri’nin haklı olan mesleğinde öncelik, başta kendi imanı olmak üzere, ehl-i imanın imanlarını kurtarmaktır. Bu doğrultuda Cenab-ı Hakk’ın rızasına uygun hareket etmeye çalışmaktır. “Hak”kın hatırını âli tutup hiçbir hatıra feda etmemektir. “Hak yücedir ve hiçbir şey ondan yüce değildir” hakikatinin sırrınca nokta-i istinad her daim “hak” olduğundan hangi zaman ve zeminde olursa olsun hakkın ve haklının yanında olmak, demokrasi, hürriyet-i şer’iyye ve adalet-i hakikîyeyi savunmaktır. Bu meslekte şahsî menfaat ve garaz yoktur. “Vazifemiz hizmettir, tebliğdir. Neticesi Cenab-ı Hakk’a aittir” düsturunca bu dünyada bir beklenti içerisinde olmamaktır. “Hak olan meslek hileden müstağnidir” deyip şeffaf olmak, zulme boyun eğmemek, müsbet hareket etmek, diklenmeden dik durmak, hakkın hakikatin ve vicdanların sesi olmaktır. “En büyük hile hilesizlikte” kaidesince mert olmaktır. Çünkü mert olan yalan söylemez. Mert olan, bir hayat için yalana tenezzül etmez. Hakikî Müslüman olmanın şiarıdır bu.

Nur Talebeleri’nin haklı olan mesleğinin bir esası da mü’minler arasındaki uhuvveti ve tesanüdü sağlamak ve muhafaza etmektir. Nur Talebeleri’nin şevk kaynağı, insanın kâinatta gördüğü ve tek başına mukabele edemediği dehşetli hadiselerde; insanî ve İslâmî vazifelerin îfasına mani’ olan maddî ve manevî taarruzların hücumuna karşı bir dayanak noktası ve teselli kaynağı olan dostça ve kardeşçe mevlitlerde, kongrelerde, panellerde irtibat hâlinde olmaktır. Bu vesileyle ittihad-ı İslâm’ın ehemmiyetli bir vazifesini ve numunesini yerine getirmiş olurlar. Bu yüzden Nur mesleğinde mü’minlerin uhuvveti ve tesanüdü esastır.

Nur Talebeleri’nin haklı olan mesleğinde dini siyasete alet etmek değil, bilakis siyaseti dine hizmetkâr ve alet etmek vardır. Kur’ân’ın en küçük bir hakikatini dahi hiçbir şeye alet etmemek, dinin ulvîyetini ve kudsîyetini muhafaza etmek en önemli vazifelerindendir. Nur Talebeleri aktif siyasete girmez, fakat müsbet hareket çerçevesinde siyasîlere nasihatlerle yön verir, doğruya doğru deyip tebrik eder, yanlışa yanlış deyip ikaz ederler.

Nur Talebeleri’nin haklı olan mesleğinde enaniyet, makam-mevki sahibi olma arzusu, hırs, şöhret ve rekabet yoktur. Bilakis tevazu ve mahviyet sahibi olmak, insanların hürmet ve ikramını arzu etmemek, şan-şöhret peşinde koşmamak, enaniyeti en büyük tehlikelerden bilip ondan ürküp kaçmak, riyadan ve gösterişten kaçmak, ihlâs, sebat, metanet, uhuvvet ve tesanüdü muhafaza etmek esastır.

Nur Talebeleri’nin haklı olan mesleğinde şahısçılık yoktur. Bâki bir dava fanî şahsiyetler üzerine bina edilmediğinden şer’i meşveret ve istişare ile hareket edilir. Bir kişinin fikrine mukabil binler kişinin oluşturduğu bir şahs-ı manevînin fikri kabul görür. Kur’ân, Sünnet ve Risale-i Nur’un bakış açısının mihengiyle hakikî demokrasinin yaşatıldığı bir hürriyet ortamı gerçekleşir.

Nur Talebeleri’nin haklı olan mesleğinin esasları çoktur. Bu esasların hepsinin hak olan bütün mesleklerde mevcut olması gerekir. Yoksa o mesleğin hak olup olmadığı sorgulanmalı ve araştırılmalıdır. Nur Talebeleri de her anda bu mesleğin esaslarını yaşayıp yaşamama noktasında imtihan olmaktadır. İmtihanı kazananlar da kaybedenler de olabilmektedir. Bu zamanın asıl cihadı olan nefis ile manevî cihat kıyamete kadar devam eder.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*