Kuvvet haktadır

Globalleşen dünyamızda mesafeler kısalmış, dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen olaylardan haberdar olup yapılan haksızlığa tepki gösterme gibi imkânlara kavuşulmuştur. Bu imkânlar insanların hakkını aramaları konusunda oldukça önemlidir. İnsanlar, sahip oldukları haklar konusunda her ne kadar bilinçlenmişse de tam mânâsıyla kemâle ermiş değildir. Bu durumdan en çok kadınlar, çocuklar ve işçiler muzdarip olmuştur.

İslâmiyet, bin dört yüz yıl önce insan haklarını muhafaza altına almış, “Kuvvet haktadır, hak kuvvette değildir” diyerek zulmün önünü kesmiş ve adaleti temin etmiştir. Zira, adaletin olmadığı yerde hak kuvvette olur. Bu yüzden İslâmiyet haklar üzerinde titizlikle durmuştur. İnsan haklarının yanı sıra hayvanların da hak ve hukukunu gözetmiştir. Biz de bu bağlamda kadın, çocuk, işçi ve hayvan haklarını ele almaya çalışacağız.

Günümüz medeniyetinde kadınlar nice haksızlıklar yaşamaktadır. Okul, evlilik, kariyer gibi hayatın her kademesinde sıkıntılar yaşamakta, şiddete dahi maruz kalmaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yaptığı araştırmaya göre kadına yönelik şiddet, her yaştan, her eğitim grubundan, her bölge ve refah düzeyinden kadın için tehdit oluşturmaktadır. Bakanlığın, 2014 yılında Türkiye genelinde yaptığı araştırmaya göre, yaşanan şiddet olayları 5 başlık altında toplanmıştır. Bunlar “fiziksel şiddet, cinsel şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet ve ısrarlı takip”tir. Hayatının herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kalan kadınların oranı %36, cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı %12, psikolojik şiddete maruz kalan kadınların oranı %44, ekonomik şiddete maruz kalan kadınların oranı ise %30’dur. Bunlarla birlikte Türkiye genelinde, her 10 kadından yaklaşık 3’ü en az bir kez ısrarlı takibe maruz kalmıştır.

Hâlbuki İslâmiyet kadına şiddeti yasaklamış, Cenâb-ı Hak da “Kadınlarla iyi geçinin.”1 diye emretmiştir. İslâmiyet, şartları uygun olduktan sonra kadınların; eğitimlerine, öğrenimlerine, meslek sahibi olmalarına, ticaret yapmalarına bir kısıtlama koymamıştır. Dinimiz sadece sosyal hayatta değil evlilik, boşanma gibi ailevî konular ve içtimâi meselelerde de kadınların hak ve hukukunu muhafaza etmiştir. Mesela bu haklardan biri mehir hakkıdır. Evlenirken damat adayından istediği kadar mehir alabilir. Çünkü bu mehir kadınların hayat garantisidir. Kocası zorla ya da rızası olmadan bu mehire dokunamaz, ticaret için kullanamaz. Ayrıca mehirden dolayı koca, kadının nafakasını sağlama sorumluluğundan kurtulmaz. Koca, kadının nafakasını her zaman sağlamak zorundadır. Eğer sağlayamıyorsa kadının erkeği boşama hakkı da vardır. Kadının diğer bir hakkı ise seçme hakkıdır. Evlilik konusunda eş adayını görüp, beğenebilir. Rızası olmadan görmediği, istemediği biriyle evlenmeme hakkına sahiptir.

Peygamberimiz (asm) kadınlardan da biat almıştır.2 Hatta Hz. Ömer’den sonra seçilecek halife için, evlenmemiş genç kızlar dâhil, herkesten fikir alınmıştır.3

İslâmiyet her şeyden önce çocuğun hayatının korunması üzerinde durmuştur. Çocuğun hayat hakkını garanti altına alıp, savaşta dahi öldürülmesini yasaklamıştır. Bunun yanı sıra İslâmiyet’in, çocuğa güzel isim verilmesi, helâl şeyle beslenmesi, zararlı şeylerden korunması gibi vermiş olduğu haklar bugünkü medeniyet seviyemizin hâlâ ulaşamadığı bir noktadadır. Dinimiz, çocukların çalıştırılamayacağı hükmünü koymuştur. Onların, önce eğitimlerini tamamlamaları gerektiğini belirtmiştir. Lâkin günümüz medeniyetinde çocuklar çalıştırılmakta ve hakları zaafa uğratılmaktadır. Bunların başında da çocuk işçiler gelmektedir. TÜİK verilerine göre 2016 yılında 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 708 bin ve bunların %78’i kayıt dışı çalışıyor. Bu çocukların 558 bini kayıt dışı çalıştırılırken, 150 bini sigortalı. Yani çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışı. 15 yaş altı ve tarımsal alanlarda mevsimlik olarak çalışan çocuklara ilişkin veriler ise bulunmamaktadır.

İşçi hakları da İslâmiyet’in gelmesiyle muhafaza altına alınmıştır. İşçilerin gereğinden fazla çalıştırılmaması, güç yetiremeyeceği işler verilmemesi ve emeklerinin karşılığının geciktirilmeden verilmesi gibi hususlarda âyet ve hadisler mevcuttur. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemeyeceğinden, işverenlerin a’zami dikkat etmeleri gerekir. Zira Peygamberimiz (asm), “Allah Teâlâ, çalıştırdığı işçiden a’zami verim aldığı hâlde, onun ücretini tam ödemeyenin öteki hayatta hasmı olacaktır!”4 buyurmuş ve kendisinin de kıyamet günü bu kişilerin karşısında olacağını belirtmiştir. Bir diğer husus işçilerin çalışma şartlarıdır. İşçilerin hayatlarını tehlikeye sokacak şartlar ortadan kaldırılmalı, daha sağlıklı koşullarda çalışmaları sağlanmalıdır. Ama günümüzde buna pek dikkat edilmemekte, her yıl gittikçe artan işçi kazaları olmaktadır. SGK’nın en son yayımladığı rapora göre ülkemizde 286.068 işçi kazası olmuştur. Bu kazalar sonucunda da ne yazık ki 1405 işçi ölmüştür. Tabiî bunlar kayda geçen rakamlar.

Hayvan haklarına da kısaca değinelim. Hayvanlar, Cenâb-ı Hakk’ın sessiz kulları olduklarından dinimiz bunların da haklarını korumuştur. Hayvanları güçleri yetmeyen işlerde yormak, dövmek, yüzlerine vurmak, aç ve susuz bırakmak, onları birbiriyle dövüştürmek, onlara işkence etmek gibi davranışlar İslâmiyet’in gelmesiyle yasaklanmıştır. Bu tarz davranışlar, derdini anlatamayan hayvanlara zulümdür. Bu şekilde acımasızca davranmanın cezası ahirette çok ağırdır. Bu hususta nice hadisler mevcuttur.

Peki, yukarıda sayılan acı tabloları ortadan kaldıracak, yapılan haksızlıkları sona erdirecek şey nedir? Evet, yegâne şey terbiye-i medenîye yerine terbiye-i İslâmîyeyi hayatımıza yerleştirmektir.

Sözün özü: İslâmiyet’in gelmesiyle kadınlar, çocuklar, işçiler hak sahibi olmuşlardır. Bunlarla birlikte hayvanların da hakları gözetilmiştir. Her ne suretle olursa olsun bunların haklarına tecavüz edip onlara haksızlık yapanların zalimler güruhuna girdiği ayetlerde bildirilmekte ve bu zalimler için büyük azaplar olduğu yer almaktadır.

Dipnotlar:
1) 
Nisâ Sûresi: 19.
2) Mumtehine Sûresi: 12.
3) Muhammed Hamîdullah, İslâm Müesseselerine Giriş, İst. 1981, s. 112.
4) Buhârî, İcâre, 10.5. Buhârî, İcâre, 10

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*