İnsanı okumak

Değerli Okurlarımız;

Genç Yorum olarak her ay gündemimize aldığımız konularla “insan”a dair, onu tanıma ve anlama odaklı çalışmalar yapmaya gayret ediyoruz. İnsanın sahip olduğu maddî ve manevî cihazların doğru işlettirilmesi ve insanlığa lâyık bir hayat sürdürülmesi için küçük bir kâinat olan insanı doğru okuma çabası dergimizin yayın politikasını oluşturuyor.

Her ay işlediğimiz konularla bir şekilde yaptığımız “insan okumaları”nı bu ay “empati” konusuyla doğrudan yapmış olduk. Dünyaya geldiğimiz an itibariyle ailemizle başlayan bir iletişimimiz var. Bu iletişim onların bizi anlamaya, ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalıştığı süreçler şeklinde ilerliyor. Ve büyüdükçe bulunduğumuz farklı ortamlarda devam eden çeşitli insanî ilişkilerimiz başlıyor. İnsan olduğumuzun, bu dünyaya belli amaçlarla gönderildiğimizin idrakine eriştiğimiz günden beri her birimizin bir diğeriyle bilinçli iletişimi/etkileşimi söz konusu. Bu ilişkiler karşılıklı ihtiyaç ve fayda temelli ilerlerken, bunun en sağlıklı şekilde olması için gerekli olan şey “empati” olsa gerektir.

“Empati”nin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için de önce insanın kendini tanıması, maddî-manevî ihtiyaçlarını bilmesi, yani önce kendini okuması gerekmektedir. Kendini tanıyan insan, bir diğer insana ve dahi kâinata da okuyan, tanımak ve anlamak isteyen gözlerle bakmaya başlar. Bu okumalar ve gözlemler ilişkilerin sağlıklı bir zeminde gerçekleşmesine olanak tanır. Elbette bu bir süreçtir, bu tanıma yolculuğunda insan gerek kendini gerekse iletişim hâlinde olduğu diğer insanları zamanla tanır, anlamaya çalışır. Kolay olmayan bu süreç, neyse ki insanın mayasında yer alan bir becerinin pratiğe dökülmesi meselesidir ve genellikle mümkündür.

İnsan bir talim görmek üzere gönderildiği bu geçici yurdunda, her iki dünyasına lâzım olacak şeylerin temini için çabalayadururken bunu yalnız başına gerçekleştiremeyeceği de açıktır. Dolayısıyla insan insana bu yolculukta yoldaştır. Bu yolculukta insan-insanladır ve onlar da yalnız değillerdir. Bütün insanlığa gönderilen dinimiz İslâm bir “empati” dinidir. Ebedî saadetin kapısı “empati” ile açılır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) tüm yaşamıyla “empati”ye örnek ve rehberdir. Asrımızın müceddidi Bediüzzaman Said Nursî’nin telif ettiği Risale-i Nur tefsiri “empati” temelli bir yaklaşımla hitap eder insanlığa.

“Empati”yi anlamak ve gerçekleştirmek bizim tüm sorunlarımızı çözmemize yardım eder desek, abartmış olmadığımızı göreceksiniz bu sayımızı okuyunca. İnsanın kendini, insanın Yaratıcıyı, insanın insanı, insanın kâinatı, insanın mahlûkatı anlama ve tanıma yolculuğunun anahtarı niteliğindeki “empati”yi, hayatın tam içinden gerçeklerle sayfalarımıza taşımaya çalıştık.

Ve şimdi başkasının ayakkabısını giymek vakti…

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*