Yaygın bir hastalık: Zaaf-ı diyanet

Hastalık, yaygın bilinen tanım olarak, insan vücudunda olağanın dışında gelişen, organizma dengesinin bozulması ile bir şeyin fazlalığı ya da eksikliği şeklinde de ortaya çıkabilecek iyi olmama durumudur. Bu tanım her ne kadar maddî hastalıklar için kullanılsa da aslında insanın manevî hayatı da maddî vücudu gibi bir dengeler ve ölçüler bütünüdür. İnsanın manevî vücudunu besleyen, dengeleyen, düzenleyen vasıtaların azlığı ya da insanın manevî vücuduna ve yaşantısına zarar veren sebeplerin artması insanda manevî hastalıkların ortaya çıkmasına yol açabilir.

Mesela vücutta toksin maddelerin fazlalığı maddî vücuda zarar verip tehdit eden bir hastalık olduğu gibi, manevî vücutta günahların fazlalığı da manevî hayatı tehdit eden tehlikeli bir hastalıktır. Aynı şekilde vücutta vitamin azlığı bir hastalık olduğu gibi, manevî vücutta da dua ve tevekkülün eksikliği bir manevî hastalıktır.

Kalbi ele alalım, kalbin hem maddî, hem de manevî ciheti vardır. Maddî kalp fizyolojik vücudun hayatta kalması için kan pompalayıp vücudu çalıştırdığı gibi, manevî kalp de manevî vücudun merkezi hükmünde vücuda manevîyat nurları ve manevî ihtiyaçları ulaştırarak manevî hayatı devam ettirmeye yardımcı olur.

Her dönemin de bir yaygın hastalığı olur. Bu hastalıklar eğer maddî hastalık ise hava, su, gıda gibi hayatın devamı için gerekli olan vasıtalar üzerinden insanlara bulaşır ve metabolizması zayıf olan, hastalığa direnci olmayan insanların ölümüne yol açar. 14. yüzyılda Avrupa’da yaşanan veba salgını 25 milyon kişinin ölmesine sebep olmuştur. Öte yandan yaygın hastalık eğer manevî cihetten gelmiş ise, insanın kulakları, dilleri ve gözleri ile yayılarak kalbe, ruha, fikre ve manevî hayatı tehdit edebilecek yerlere yerleşerek insanlar arasında yaygınlaşır ve manevî cihetin ölmesine, neticede ebedî ahiret hayatının kaybedilmesine sebep olur.

Günümüzün de yaygın hastalığı bir kalp hastalığı olan zaaf-ı diyanet, yani dinî yaşayışın eksikliğidir.Bu eksiklik de manevî kalbin sekteye uğramasına ve manevî hayatın günahlar tarafından hücuma uğramasına sebep olur. İşlenen günahların fazlalaşması ve dinî yaşayışın iyice azalması neticesinde insan kalbini manen öldürür, vicdanın ikaz edici sesini duyulmaz hâle getirir ve manevî hayatının sona ermesine, dolayısı ile ebedî hayatının da ebedî şekavetle (bela ve sıkıntılara düşmek) geçmesine sebep olur. Maddî bir hastalığın en fazla 60-70 senelik bir hayatı tehdit etmesine bedel kalp hastalığı insanın sonsuz hayatını tehdit etmektedir. Bu nedenle asrımızın bu kalp hastalığı gelmiş geçmiş en tehlikeli yaygın hastalıktır.

Kulaktan kulağa, gözden göze ve dilden dile yayılan bu hastalığa karşı elbette gözü kapatmak, kulağı tıkamak ve dili susturmak çare olmamaktadır. Vitamin eksikliği olana vitamin takviyesi, demir eksikliği olana demir takviyesi yapıldığı gibi, bu hastalığın da yegâne çaresi dinî yaşayışın takviye edilmesi ve takvanın, yani günahlardan kaçınmanın artırılmasıdır. Bu da ancak iman hakikatlerinin sürekli takviyesi ve ibadetlerin sürekliliği için gayret edilmesi ile mümkündür. Çünkü, imanı olmayan insan dinî bir yaşayış elde edemezken, ibadet ile imanı muhafaza edemeyen de dinî yaşayışını sürekli hâle getiremez. İman kalbi beslediği gibi, ibadet de vicdanı uyanık tutar ve kalbi sürekli ikaz ederek istikametini korumasını sağlar.

İmanın takviyesi ve ibadetin sürekliliği de her asırda Kur’ân-ı Kerîm’i hakkıyla anlamak ile mümkün olabilir. Sahabe efendilerimizin güneş gibi bir imana malik olmalarının sebebi Kur’ân-ı Kerim’i hakkıyla anlayıp yaşamalarıydı. Kur’ân-ı Kerîm’i hakkıyla anlatıp yaşama tatbik edilmesine yardım edecek, Kur’ân’ı bulunduğu asra uygun tefsir edecek, o asrın diline tercüme edecek eserler her asırda gelmiştir. Böylece Asr-ı Saadet’ten uzak yaşayan bizim gibi insanların da Kur’ân nurundan istifade etmesi, imanını takviye etmesi ve manevî hayatını kurtarması mümkün olabilmiştir.

Bu asırda da bu vazifeyi gören eserler Risale-i Nur Külliyatı’dır. Milletin kalp hastalığı olan zaaf-ı diyaneti Kur’ân-ı Kerîm’den alınan iman hakikatleri ile tedavi eden ve dinî yaşayışı takviye eden bu eserler son asra damgasını vurmuş, insanların kalplerini ölmekten kurtarmış, manevî hayatın takviyesine ve ebedî hayatın kurtarılmasına vesile olmuştur. Asrın yaygın bulaşıcı hastalığından kurtulmak isteyen ve ebedî hayatını sonsuz saadete çevirmek isteyen insan bu eserlerdeki reçetelere müracaat edebilir.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*