Ey nefsim! Merhametli ol!

Sevgili Genç Yorum Okurları;

İlkbaharın ilk günlerinde, sizleri “İnsan” sayımızla selamlamıştık.

Şimdi baharın sonuna yaklaştık. Ramazan ile beraber baharı da uğurlayacağız.

Ramazan, insanın kendini muhasebeye çekmesi ve nefsini terbiye etmesi noktasında önemli bir dönemeç. Gelin birlikte, Ramazan vesilesiyle “merhamet”e uzanalım bu ay.

Kalbimizi, vicdanımızı yoklayalım, “merhamet” duygusunun hayatımızın neresinde olduğuna bir bakalım.

İnsan olabilmek, desek… Kulağa garip mi gelir?

İnsan olarak doğmuyor muyuz zaten? İnsan, sonradan olunabilen bir şey mi?

Bunları sorabildiğimize göre, en şerefli şekilde yaratılan insan, zamanla insanîyetten uzaklaşabiliyor demek ki.

Hiç öyle uzaklara gidip savaşları, zulümleri, merhametsizce hükmeden “büyük”leri düşünmeyelim. Burada duralım, şu “küçük” varlığımıza, kendimize bakalım.

Kendimizle ilişkimiz, ailemizle-sevdiklerimizle muamelelerimiz, sokakta, çarşıda, otobüs durağında, okulda, iş yerinde ve bulunduğumuz sair yerlerde hâllerimiz, tavırlarımız.

Hepsini düşünelim; ne kadar “insanî” ne kadar “merhametli” ne kadar şuurlu?

Kendime, yanı başımdakine, karşımdakine, aynı havayı soluduğum diğerine ve dahi çiçeğe, ağaca, toprağa; köpeğe, kediye, flamingoya…

Ne kadar merhametliyim? Ne kadar insanîyetle yaklaşıyorum.

Her yer ve zamanda ne kadar insanım?

Nefsime yenik düşmeyip, ne derece “insan kalma”ya çabalıyorum?

Bunları sorguladığımızda göreceğiz ki, “merhamet”, insan kalabilmenin belirleyici bir ölçütü.

Öte yandan, “merhamete” muhtacız. Yaşamımızı sürdürebilmemiz için, Rahman ve Rahîm olan Rabbimizin bize “merhametle” muamele etmesi olmazsa olmazımız.

Dünyada olduğu üzere ahirette de en çok ihtiyacımız olan şey “merhamet” olacak.

Dünyada “merhametli” olduğumuz ölçüde “merhamet” göreceğiz.

Dünyada “merhameti” yaşattığımızda kazancımız iki âlemde de olacak.

“Merhamet” edene “merhamet” edilecek.

İnsan, hangi ülkede, hangi dine mensup ailede doğarsa doğsun, İslâm fıtratı üzere doğuyor. “Merhameti” yaşayan ve yaşatan her insan, dini İslâm olmasa bile fıtratındaki İslâm’ı dinlemiş oluyor.

Dünyayı “merhamet” kurtaracak, insanı “merhamet” yaşatacak, ahireti “merhamet” kazandıracak. İman “merhameti” gerektirdiği gibi, merhamet de imana götürecek.

Öyleyse tâ gönülden, “İnsan kalabilmek için merhamet” diyoruz.

Merhamet ayı Ramazan, kalbimize gıda, ruhumuza şifa, aklımıza ziya olsun.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*