Önce erkek!

Tesettür; setretmek, örtmek, gizlemek, korumak anlamlarını taşır. Fakat bu örtüp gizlemek sıradan bir örtüp gizlemek değil, haramdan korunmak istenen şeyin örtülmesi kapatılması demektir. Mesela harama bakmamak için gözü kapatmak tesettürdür. Kulağı gıybet gibi haramlardan sakınmak için kapatmak tesettürdür. Haram lokmaya karşı ağzını kapatmak tesettürdür. En bilinen mânâsıyla mahremlerini haram nazardan sakınmak için örtmek tesettürdür. Tesettür, kıymet verileni muhafaza etme hissinden doğan bir hakikattir, bu nedenle tesettür insan olan insan için fıtrî bir ihtiyaçtır.

Tesettür, Nur Suresi’nin 30 ve 31. âyetleri ile Müslümanlara farz kılınmıştır. 30. âyette Resul-i Ekrem’e (asm) hitaben “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar” şeklinde bir tesettür ve iffet dersi verildikten sonra 31. âyette de yine Resul-i Ekrem’e (asm) hitaben; “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Açıkta kalanlardan başka süslerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar” buyurulmuştur. Böylece hem kadına hem de erkeğe tesettüre riayet etmeleri farz kılınmıştır. Peygamber Efendimiz’e (asm) de tesettürün tatbiki noktasında öğretmenlik vazifesi yüklenmiştir.

Bu her iki âyetle Cenab-ı Hak, hem kadına hem de erkeğe, kendilerini malik sandıkları vücutlarının bile kendi mülkleri olmadığını ve Yaratıcı’nın emri dairesinde kullanılması gerektiğini bildirmiş, böylece tesettür bir nefis terbiyesi ve ubudiyet talimi olarak insana farz kılınmıştır. İnsanın hem kendi benliğine hem de benliğini ona ihsan eden Yaratıcısına karşı saygısının ve kıymet bilirliğinin bir göstergesi olmuştur.

Tesettürün olmaması her iki tarafı da yaralarken en fazla zararı kadına vermektedir. Bu nedenle tesettür hususunda öncelikle kadınlar sorumlu gibi görünmekte ve günümüzde artan tesettürsüzlüğün suçu kadınlara yıkılmaktadır. Oysa âyet ile sabit olduğu şekli ile tesettür emri öncelikle erkekler için inmiştir ve gözlerini kapayıp iffetini muhafaza etmek emri ile öncelikle erkek muhatap olmuştur.

İnsanın tesettüre yaklaşımını etkileyen önemli sebeplerden birisi karşı cins ile olan münasebetleri ve karşı cinsten beklentileridir. Erkeğin tesettür hususunda üstüne düşen vazifeyi yapmaması zaman içerisinde kadınları da tesettürsüzlüğe itmiş, toplum ve aile hayatını içinde bulunduğumuz duruma getirmiştir.

Peki nedir bu erkeğin aksattığı ya da göz ardı ettiği hususlar?

Peki nedir bu erkeğin aksattığı ya da göz ardı ettiği hususlar? Öncelikle âyetle belirtildiği üzere, İslâm toplumlarında erkeklerin büyük bir kısmı tesettürün esası olan “haram nazar” etmemek noktasını ihmal etmiş ya da “medeniyet fantaziyeleri” olarak tanımlanan dünyevî tuzakların aklı iptal etmesinin tesiriyle ihmal etmeye mecbur bırakılmıştır. Çünkü erkek, tesettürün kendi iç dünyasında ifade ettiği anlamı zamanla ihmal etmiş, tesettürün mânâsını kendine ve Yaratıcı’ya olan saygı bağlamından uzaklaştırmış ve tesettürü sırf basit bir örtünme ve kullardan gizlenme olarak algılamıştır.

Erkeğin, harama nazar etmeyi basit bir mesele olarak görmesi ve tesettürün hakikî mânâsından zamanla uzaklaşması, erkeğin beklentilerini değiştirmiş ve erkek, karşı cins ile olan münasebetlerini dünyevî ihtiyaç ve zevkler çerçevesinde yeniden şekillendirmiştir. Erkeğin beklentilerinin İslâmiyet’in ruhuna aykırı şekillenmesi, erkeğin omuzlarında hissetmesi gereken yükü hafifletirken, erkeğin beklentilerini karşılamaya çalışan kadını daha fazla yük ve zahmet altında bırakmış, zamanla kadının da beklentilerini etkilemiş ve kadın dünyevî güzelliğini artırmak yolunda uhrevî değerleri feda ederek tesettürün hakikî mânâsından uzaklaşmış, tesettürü terk etmiş ya da hafifletmiştir.

Evlilik müessesi de bu yaklaşımdan ciddi şekilde etkilenmiş ve aileler, emniyet ve sadakat gibi uhrevî değerler yerine tarafların birbirlerinde aradığı dünyevî menfaatler üzerine tesis edilmiştir. Bunun neticesinde evliliklerde de büyük sıkıntılar baş göstermiştir.

Tüm bunlar bir arada düşünüldüğünde, erkeğin, tesettürün hakikî manasını anlayarak sorumluluğunu bildiği, kendisini sırf kendine ve Yaratıcısına olan saygısından dolayı haramlardan muhafaza ettiği, kadından beklentisini rıza-ı ilâhî çerçevesinde şekillendirdiği, tesettürü sırf kadın için değil kendisi için de bir emir olarak gördüğü ve kadına tesettür noktasında dayanak olmak için gayret gösterdiği bir toplumda tesettürün yeniden tesis edilmesi olabildiğine kolaylaşır. Erkeğin tesettür hakikatine riayet ettiğini gören kadın da tesettür hakikatini muhafaza etmeye gayret göstererek karşı cins ile münasebetlerini İslâm fıtratına uygun olarak şekillendirmeye ve erkeğin nazarından çok Yaratıcı’nın rızasını aramaya başlar. Böylece hem kadın hem de erkek kendilerine ve Yaratıcılarına olan saygılarının artmasıyla insan fıtratına uygun bir ahlâkî yaşam sürerler. Böyle bir toplumda her iki cinsin de omuzlarındaki yük ve sorumluluk eşit ve kulluk bilinçleri de diridir.

Erkeğin beklentilerinin ve arayışlarının dünyevî eksende şekillenmesi tesettüre dair İslâm toplumunda yaşanan sıkıntıların çözümünü zorlaştırmakta, kadına tesettür hususunda kaldırabileceğinden fazla bir yük yüklemektedir. Tesettürün yeniden hakkıyla tesis edilebilmesi için sorumluluk sadece kadına yüklenmemelidir. Önce erkek tesettüre olan ihtiyacını ve tesettür noktasında vazifesini ve mesuliyetini bilmeli, karşı cinsten beklentilerini uhrevî esaslar çerçevesinde yeniden şekillendirmeli, kadına yük olmak yerine kadının yükünü hafifletmek için gayret göstermelidir.

2 Yorum

  1. Dergiyi alamadım bu yazının devamını bana atabilirseniz çok sevinirim teşekkürler

Genç Editör için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*