Bugün Topkapı Sarayı’nda bulunan bir hırkadan, onun hikâyesinden ve bir kasideden bahsedeceğiz. Tabiî bunun için tarihte bir yolculuk yapmak gerekiyor. On beş asır kadar geriye gidiyoruz. Rivayete göre muallakat-ı seb’a1 şairlerinden Züheyr b. Ebu Sülma, ölmeden önce gördüğü bir rüya üzerine iki oğlu Ka’b ve Büceyr’e Rahmet Peygamberi’nin (asm) geleceğini söyleyerek, ona tâbi’ olmalarını tavsiye eder. Babaları vefat ettikten sonra Büceyr Medine’ye gider ve Hz. Peygamber (asm) ile görüşerek Müslüman olur. Bunun üzerine Ka’b, kendi kardeşi Büceyr’i ve Peygamberimiz’i (asm) hicveden bir şiir yazar. Yazdığı hiciv yüzünden Ka’b için ölüm kararı çıkar. Kardeşine bir mektup yazarak pişman olup Resul-i Ekrem’den (asm) af dilemesini tavsiye eden Büceyr’in tavsiyesine uyan Ka’b, Medine’ye gidip sabah namazında Mescid-i Nebevî’ye girer.
Gerisini İslâm Ansiklopedisi’nden alıntılayalım dilerseniz: “Resûlullah’ın (asm) huzuruna yüzü örtülü olarak çıkar ve kendisine Kâ’b’ın tövbe edip İslâm’ı kabul etmek amacıyla geldiğini, af talebinin kabul edilip edilmeyeceğini sorar. Resûl-i Ekrem (asm) talebinin kabul edileceğini belirtince yüzündeki örtüyü açar ve kendisinin Kâ’b olduğunu söyler. Kâ’b ünlü kasidesini bu sırada okumuş, kasideyi çok beğenen Hz. Peygamber (asm), “Bürde” adı verilen ve günümüzde Topkapı Sarayı Müzesi’nde muhafaza edilen hırkasını onun omuzlarına koymuş, bundan dolayı kasideye “Kasîde-i Bürde” veya başlangıç ifadesine göre “Bânet Sü’âd” adı verilmiştir.”2
Yunus Emre’nin dediği gibi, “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı”. Kendisi için ölüm fermanı çıkartacak şiiri yazan da Ka’b, peygamber hırkasını giydiren kasideyi yazan da Ka’b. İşte Peygamberimiz’in (asm) kasideyi dinlerken hırkasını çıkarıp Ka’b’ın omuzlarına koyduğu beyit şu beyittir:
إِنَّ الرَّسُولَ لَنُورٌ يُسْتَضَاءُ بِهِ
3 مُهَنَّدٌ مِنْ سُيُوفِ اللهِ مَسْلُولُ
Daha sonraları bu kaside o kadar meşhur olmuştur ki, bazı âlimlerin meclislerini Ka’b’ın kasidesiyle açtıkları rivayet edilir. Pek çok şerhi ve naziresi yazılan bu kasidenin en meşhur naziresi İmam Busiri’ninkidir. Yalnız Risale-i Nur’da ismi İmam-ı Busayri olarak geçer ki, onun yazdığı kasidenin de çok ilginç bir hikâyesi vardır: “…rivayete göre felç geçirdiğinde bir akşam kendisine şifa vermesi için Allah’a dua eden şair rüyasında Hz. Peygamber’i (asm) görür. Resûl-i Ekrem (asm) ondan kendisi için yazdığı kasideyi okumasını ister. Bûsîrî, ‘Yâ Resûlallah (asm), ben senin için birçok kaside yazdım, hangisini istersin?’ deyince Hz. Peygamber (asm) kasidenin ilk beytini söyler. Bunun üzerine şair kasidesini okumaya başlar, Resûlallah da (asm) onu sonuna kadar dinler. Bitince de hırkasını (bürde) çıkarıp şairin üstüne örter ve eliyle vücudunun felçli kısmını sıvazlar. Bûsîrî uykudan uyanınca vücudunda felçten eser kalmadığını fark eder. Bu rüya hadisesinin halk arasında yayılmasından sonra Kasîdetü’l-bürde olarak üne kavuşmuştur.”4
Mektubat’ta Peygamberimiz’in (asm) mu’cizelerini anlatırken Said Nursî, Kaside-i Bürde’den de bir alıntı yapmıştır. Oğlunu henüz kaybeden yaşlı bir kadının Peygamberimizi (asm) şefaatçi ederek ettiği dua üzerine oğlunun dirilmesini işaret ve ifade eden beyit ve mânâsını bağlamıyla birlikte olduğu gibi aktarıyoruz:
1 Trackback / Pingback