Zamanda yolculuk

Sahi nedir şu ‘yol’ denen mefhum?
Hareket etmek midir?
İlerlemek midir?
Seyahat ederken üzerinden geçilen mekânların bağlantısı mıdır, yoksa seyahatin/tebdil-i mekânın ta kendisi midir?
Veya içinden çıkılmayacak bir muamma mı?
Belki de değildir.

Bu sorular bir kenarda duruversin, farkında olmadan yaptığımız yüzlerce yolculuktan biri olan bu yazın yolculuğunda yazının muhatabı olan her bir okur başka bir ‘yol’ anlamı bulacak kendi hayat penceresinden.
Sözlükteki ilk (ve zannımca en yüzeysel) anlamıyla yol, ‘karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık’ olarak geçiyor.

“İnsan yalnızca karada, havada, suda mı yolculuk yapıyor yani, olur mu böyle tanım?” diye düşündü bile bazılarımız. Evet, yol sadece karada suda havada aşılan uzaklıktan ibaret değil elbette. Sıkça duyduğumuz kalpten kalbe giden mecazî yoldan da ibaret değildir. 

Yine çokça rastladığımız ‘hayat yolu/yolculuğu’ da çoğunlukla bilinen mânâsıyla bu mefhumları tam ifade edememektedir aslına bakılırsa.

Meseleye Kur’ânî bir nazar ile baktığımızda birçok âyet-i kerîmede geçen “ileyna turce’un” (O’na (cc) döndürüleceksiniz) ibaresinden de anlaşılacağı üzere, yolun ve yolculuğun en geniş tanımı bu kelimelerde saklıdır. İnsanın yolculuğunda bir dönüş söz konusudur. Ve yolculuğu doğrusal değil daireseldir.

Çünkü insan bir yere döndürülecekse evvela oradan gelmiş demektir. Oradan gelmişse yolculuğu, seyahati oradan başlamıştır. Nitekim bu Kur’ânî nazarın nuruyla Risale-i Nur’da insanın yolcuğu şöyle tarif edilmiştir:“İnsan bir yolcudur.”1 “O yolculuk ise; âlem-i ervahtan, rahm-ı maderden, gençlikten, ihtiyarlıktan, kabirden, berzahtan, haşirden, köprüden geçen ebed-ül âbâd tarafına bir yolculuktur.”2

İnsanın yolculuğu dünya hanında yaşanılan ‘hayattan’ ibaret değil. Dünya hayatı yalnızca yolculuğunun bir kesitinden ibaret. Yani yol, sadece karadan havadan sudan veya kilometrelerden ibaret değil. Yola ruhlar âleminden başlıyoruz, hani şu unuttuğumuz, ama Kur’ân’ın bize hatırlattığı ‘bezm-i elest’ten,3 anne rahminde o seyahate devam ediyoruz ve gözlerimizi başka bir âlemde açıyoruz. Çocukluğumuzla o seyahate devam ediyoruz ve her bir merhalede beden elbisemiz değiştiği gibi başka bir ‘ben’e doğru seyahat ediyoruz. Daha sonra gençlikten geçiyor yolumuz. Ve her bir merhale içinde mikro seyahatler yaşıyoruz. Yazın güze seyahati gibi gençlik de ihtiyarlığa kalboluyor.

Yazının devamına dergimizin Temmuz sayısından ulaşabilirsiniz…
Dipnotlar:
1) Mesnevi-i Nuriye, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2018, s. 244.
2) Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2017, s. 364.
3) A’râf Suresi: 172.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*