İnsan fıtratı itibariyle rahatına düşkün bir varlık; hayatı boyunca mutluluk ve huzuru arıyor. Bunu da en kısa ve kolay yoldan elde etmeye çalışıyor. Aynı zamanda fıtraten çok sabırsız, çok aceleci; istediği şeylerin hemen hızlı bir şekilde oluvermesini arzu ediyor. Günümüzdeki teknolojik imkânlar sayesinde işlerin çok hızlı gerçekleştirilebilmesi de insandaki bu arzunun bir “itiyad” hâline gelmesine sebep oluyor.
Bu “hız tutkusu”nun ve “sabırsızlık”ın etkilerini ulaşım, iletişim, haberleşme, üretim, vb. hemen her alanda olduğu gibi ekonomik alanda da görmek mümkün.
Özellikle geçim derdinin herkes için en büyük problem hâline geldiği şu dönemde; Kapitalizmin adaletsiz ekonomik düzeninde meşrû ve helâl kazançlarıyla geçinemeyen, hak ettiğini alamayan insanlar artık “hızlı ve kolay” şekilde “çok para” kazanabileceklerini düşündükleri yollara yöneliyorlar.
Bu yönelişin daha başka sebepleri de var elbette.
Gençler, bir yandan elde ettikleri servetlerle sosyal medyada “hava atanları” gördükçe “Benim neyim eksik, ben de onlar gibi olmalıyım” düşüncesine kapılıyor. Diğer yandan kolay yoldan zengin olanların “başarı hikâyeleriyle(!)” tabiri caizse “gaza(!)” geliyor. Kısa sürede çok para kazanıp lüks bir hayat yaşamanın hayallerini kuruyor.
İman ve ahlâk zaafının da etkisiyle; faiz, bahis, borsa, kripto para, faizli kredi, kredi kartı ve saadet zinciri gibi haram ya da şüpheli yollara girmekte bir beis görmüyor.
“Kısa yoldan çok para kazanma” trendi, sadece ülkemizde değil, tüm dünyada bulaşıcı bir hastalık gibi hızla yayılıyor.
“Finansal okur-yazarlık”ı olmayan bir çok kimse sağdan soldan aldığı “yatırım tavsiyeleri”yle uzman olmadığı alanlarda yatırımlar yapıyor. Hâliyle bu, pek çok tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Çünkü bunlar spekülatörlerin yönlendirmesine son derece müsait ve küçük yatırımcının çoğunlukla zarar ettiği tehlikeli ve şüpheli kazanç yolları. Âdeta aç kurtlar sofrası…
Halbuki; “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” Emek vermeden, üretmeden elde edilen kazancın ne ferde, ne de topluma bir faydası yoktur. “Kolay kazanç” yollarının altında mutlaka başkalarının emeğinin suistimal edilmesi yatar. Bunların yanında; kolay para peşinde koşanlar gerekli alanlarda, kendilerini geliştiremezler ve uzmanlaşamazlar, topluma katkıda bulunamazlar, “helâl-haram demeden” sadece kendilerine çıkar sağlamaya çalışırlar.
İnsanımızın, özellikle de gençlerimizin emek vererek, hak ederek bir şeylere sahip olmanın önemini ve kıymetini; haram yoldan elde edilen kazancın ise hem dünyada, hem ahirette insanın başına büyük belâlar açacağını bir an önce idrak etmesi gerekiyor.
Son dönemde yaşanan ve medyaya yansıyan dolandırıcılık haberleri, ekonomik kayıplar, iflaslar, psikolojik bunalımlar, hatta intihar ve cinayetlere varan hadiseler bu meselenin ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığının sinyallerini veriyor.
Dergimizi hazırlarken bir kripto para şirketi sahibinin milyarlarca dolarla yurtdışına kaçtığı ve yüzbinlerce kişiyi dolandırdığı, diğer şirketlerin bazılarından da para çekilemediği haberleri geliyordu.
“Paralanma!” diyerek “Para uğrunda kendini paralama meselesi”ne dikkat çekmekle ne kadar isabet ettiğimizi görmüş olduk.
Çiftlikbank vak’asından sonra bu hadisenin meydana gelmesi yaşananlandan ders alınmadığını gösteriyor.
Umarız tüm bu “kolay para kazanma yolları”nın aslında birer “tuzak” olduğunun farkına varılır ve hadiselerden ders alınır. Gerçek mutluluk ve rahatın çalışmada, üretmede ve alınterinde olduğu anlaşılır. Zira hem uhrevî, hem de dünyevî saadetimiz buna bağlı…
***
Bu vesile ile Leyle-i Kadrinizi ve Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyoruz.
İlk yorumu siz yazın