Dijitalleşen dünyada dergiciliğin bugünü ve yarını

Dünya Dergiler Birliği tarafından bu yıl 12.’si düzenlenenen “Uluslararası Dergi Günleri”, 29 Eylül – 3 Ekim tarihleri arasında tarihî Sirkeci Garı’nda gerçekleştirildi. 300’den fazla derginin katıldığı bu fuarda Yeni Asya Medya Grup olarak biz de dergilerimizle yerimizi aldık ve okuyucularımızla buluştuk. Fuara iştirak eden dergilerin yetkililerine dergiciliğin bugününü, geleceğini, yaşadığı sıkıntıları ve dijitalleşmenin dergicilik üzerine etkilerini sorduk.

Dergi çıkarmak, insan inşa etmek işidir

Kendinizi ve derginizi (misyonunuz, vizyonunuzu) tanıtırmısınız?

Muammer Erkul adı, ağırlıklı olarak üç işle birlikte hatırlanır: Yazar, çizer ve yayıncı. Bu topraklarda yetişen herkes şiir yazar, derler ama benim Türkiye Gazetesi’nde (şiiriyeti olan denemeler) yazdığım Stop köşem yirminci yılını gördü. Türkiye Çocuk dergisi ve birkaç gazetede ise Çekirge Çetin ve Bilgehan gibi birçok çizgi romanlar yaparak geçimimi sağladım. Aylık yayınladığım Divanyolu dergiminse en son altmışıncı sayısı basıldı. Bu gibi işler ardı ardına konsa bir insan ömür yetmez, fakat öyle dönemlerden geçtik ki; sanki başka başka kişilermişiz gibi hepsini birden, üst üste yapmak ve de başarmak zorundaydık.

Ben dergilerle, dört beş yaşlarımda iken tanıştım. Ablamlar okul çantalarından ünite dergilerini çıkardıklarında sevinçten havalara uçardım. Onların okuduğu konu ve hikâyeleri dinlerken sayfalardaki resimlere bakardım. Akıllı Leylek Afrika’da diye bir çizgi roman vardı. Ayrıca kutu gibi köşeli bir robot adam, ismi Teneke’ydi. Bu dergilerin hevesiyle okumayı da erkenden öğrendim.

Ortaokula başladığımsene “Bu çocuk yazıyor ve çiziyor” diye,abonesi olduğumuz gazeteye (Yeni Asya) götürdüler beni. Orada, ressam Gürbüz Azak ile tanıştım. Ayrıca “roman yazıyor”diye tanıtıldığım Niyazi Birinci (Yavuz Bahadıroğlu) o gün dedi ki;

“İki dergi tavsiye edeceğim sana: Yavrutürk ve Doğan Kardeş. Onları takip etsen iyi olur.”Bu dergilerin ilki çıkmıyormuş artık fakat ikincisini yıllarca takip ettim.

Lise yaşıma geldiğimde artık ayağım Cağaloğlu’ndaydı. O zamana kadar tipo denen kurşun baskı görmüştük. Can Kardeş Dergisi’ni çıkaracağımız zaman bana vazife vermişlerdi; baskı öncesi ofset hazırlığı diyebileceğimiz pikaj, montaj ve sayfa renkleme gibi teknik işleri bünyede ilk ben öğrenip uygulamıştım.

Yirmili yaşlarımın hemen başında birçok dergi tecrübem vardı ve artık Türkiye Çocuk dergisi ekibi arasındaydım ve çizgi romanlar yapıyordum. Köşe yazılarım ise daha sonraki yıllarda başladı.

Divanyolu dergisi bunca tecrübenin ardından, geç gelmiş bir evlat gibidir benim için, ne yaptığımı ve niye yaptığımı bilerek büyüttüğüm bir evlat. Fakat Divanyolu’m ve bütün dergicilerle birlikte; bir sağanak yağmur gibi hepimizin birden tepesine yağan, dijital çağa yakalandık. Adına kriz dedikleri kasırgalarda çoğumuzun yelkenleri parçalandı, gemileri battı.

Bu yılki “Dergi Günleri” hakkında kanaatlerinizi alabilir miyiz?Geçen yıllara göre katılımcı ve ziyaretçi bakımından nasıldı? Fuara ilgi ve alâkanın arttırılması için neler yapılabilir?

Divanyolu olarak epey fuara katıldım. Tarihî Sirkeci Tren Garı’nıben dergi fuarlarına çok yakıştırıyorum. Bu mekânda beş yüzün üstünde dergiyle de fuar yapılmıştı. Küresel olarak gayet sıkıntılı bir dönemden geçtiğimiz, geçen güz fuar yapılmadığı halde doksan kadar stant, üç yüz elli civarında dergi ve fanzinle gayet keyifli, başarılı bir fuar daha yaşadık. Bu beş gün içinde yüz elli kadar da etkinlik yapıldı.

Dünya Dergiler Birliği bence gayet başarılı bir grafik çiziyor. Bu kadar çok ve çeşitli dergilerin aynı çerçeve içinde buluşmasını, aynı yöne bakmasını sağlayabiliyor. Hiç kolay bir iş değil bu, herkesin başarabileceği bir iş de değil. Dergibir’in; tutkulu, fedakâr, gönül vermiş dergicilerin omuzlarında olduğunun, ayrıca uzak ufuklara bakan heyecanlı geçlerin ellerinde tuttukları bir meşale olduğunun da delili.

Fuarla ilgili tespit edilen tektik konular ise çeşitli toplantılarda konuşuluyor ve çözülüyordur. Onlar basit işler. Yeter ki heyecan olsun, Allah birlikten ayırmasın, beraberliğin mıknatısı bozulmasın. Bizimse ümidimiz her zaman canlı kalacak ve tazeliğini koruyacak inşallah.

Dergiciliğin bugünkü durumu ve geleceği hakkında neler söylemek istersiniz? Şu anda dergiciliğin ve dergilerin problemleri, sıkıntıları nelerdir, bunları aşmak için neler yapılmalıdır? Dergiciliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Dergicilik, ticari akla pek sığmaz. Sadece kâr düşünenler bu işi yapamaz, yapmaz. Dergici, istikameti olan adamdır; ezilmiş solucan gibi tam ortasından kopsa bile, bir süre sonra tekrar kendini tamamlayıp iki bütün parça, belki iki kişi olarak hedefine doğru ilerlemeye çalışır.

Biz en başından beri, şuna inandık: Dergi çıkarmak, insan inşa etmek işidir. Sen bir insanı bulup yetiştirebilirsen o, belki de bir milleti inşa edecektir… Çok zor bu evet ama gayet lezzetli, yürümeye değen bir yol.

Her zaman ve hep şunu iddia ederim:

Sanatçın yoksa sanatın yok, sanatın yoksa yarınların yok!

Bu demek oluyor ki; yarınlarının olmasını isteyen kim varsa, önce sanatçısını bulup yetiştirecek. Ya da ancak, bunun farkında olanların yarınları olacak.

Dijitalleşmenin hız kazanması kâğıt baskı dergileri nasıl etkiliyor, gelecekte nasıl etkiler? Kâğıt baskı dergilerin devam edip etmemesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

Dijitalleşme ejderhasının kâğıttan gemileri yani dergilerimizin hepsini yutma ihtimali üzerine şunu hatırlıyorum: Ben küçükken, basın dünyasındaki büyüklerimiz, ofset olarak renkli basılan gazeteleri “Boyalı Basın” diyerek aşağılarlardı. Bu cümlede; karşıda duran mevcut bedene yöneltilen bir fikirsizlik, sahtelik, hafiflik ithamı vardı. Şimdi ise dijitalleşme ile ortaya çıkan bir bedensizlik, maddesizlik söz konusu. Fakat fikir, alanla veren arasında devam ediyor veya edebilir. Denir ya; alan uygun veren olgun olduğu müddetçe feyz, ilham, fikir akışı kıyamete kadar devam edecektir.

Dergicilik okuma ve yazma kültürünü sağlayan ve koruyan bir alandır

 Kendinizi ve derginizi (misyonunuz, vizyonunuzu) tanıtırmısınız?

Ben Selman Talayhan.“Söz&Kalem” dergisinde Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapmaktayım. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezunum. Söz&Kalem Dergisi olarak “Hakikaten onlar, Rablerine iman eden gençlerdi.” (Kehf-13) ayet-i kerimesinde övülen iman ve istikamet sahibi gençleri kendimize örnek alarak, 2011 yılında e-dergi olarak yayın hayatımıza başladık. İki yıl sonra, 2013 yılının Ekim ayında, Rabbimizin bizden razı ve hoşnut olacağını umduğumuz bu hayırlı yolculuğu matbu bir şekilde sürdürme kararı aldık. ‘Vira Bismillah’ başlığı ile Ekim 2013 yılında çıkan ilk matbu dergimizden bu yana geçen 9 yıllık süre içerisinde ilk günkü heyecanımız devam ediyor. Hayatını iman ile inşa edip ibadet ile ihya eden genç yüreklerin buluşma noktası olma hedefimizde ilerlemeye gayret ediyoruz. Küreselleşen dünyamızda gençliğin her çeşit yozlaşmasını kendine amaç edinenlere karşı, günümüz gençliğine yaratılış amacını hatırlatıp onlara ulvi amaç ve hedefler kazandırmayı kendimize görev olarak biliyoruz. Bunu yaparken de gençlerin beklentilerini karşılayacak, onların isteklerine cevap verebilecek bir zenginlikte olmayı hedefliyoruz. Bu yüzden dergimizde makale, öykü, deneme, şiir, sağlık, teknoloji, gezi yazıları, kitap alıntıları, sosyal medya paylaşımları gibi farklı kategorilerden içerikler hazırlayarak her gencin dergide kendine göre içerik bulabileceği bir gençlik dergisi olmaya gayret ediyoruz.

Bu yılki “Dergi Günleri” hakkında kanaatlerinizi alabilir miyiz?Geçen yıllara göre katılımcı ve ziyaretçi bakımından nasıldı? Fuara ilgi ve alâkanın arttırılması için neler yapılabilir?

Dergi fuarları yapılmaya başlandığı ilk zamanlardan beri dergi olarak fuara iştirak ediyoruz. Fuarları yayıncılar için değerli kılan en önemli etken, yayıncıların okuyucuları ile birebir iletişim kurabilmesi ve okuyucuların da takip ettikleri yayınlara direk ulaşabilmesidir. Bu nedenle biz de dergi olarak okuyucularımıza direk ulaşma ve okuyucularımızın da bizlere direk ulaşabilmesi için dergi fuarlarını önemseyip iştirak ediyoruz.

Dergi fuarı kitap fuarları gibi ülkemizde popüler olmuş ve insanların alışık olduğu bir fuar değildi ilk zamanlar. Haliyle ilk yıllarda ilgi istenilen seviyede olmayabiliyordu; ancak zaman ilerledikçe ve fuar her sene düzenli bir şekilde düzenlenip reklamı yapıldıkça fuara olan ilgide artmaya başladı. Bu senede ilgi gayet güzeldi. Her geçen yıl artan bir ilgi var ve bu durum katılımcı sayısında da artışı sağlıyor. Fuar türü etkinliklere genelde ilgili insanlar katılım sağlar. Dergi fuarına da dergicilik ile uğraşan, dergi okuyan ve takip eden insanlar katılım sağlar daha çok. Bu nedenle azalan okuma kültürünü arttırmak ile birlikte ülkemizde köklü bir geçmişi olan dergicilik kültürünü de ayakta tutmaya çalışmak ve korumak gerekir. Bu kültür oluştukça dergilere ve dergi fuarına olan ilgide artacaktır.

Dergiciliğin bugünkü durumu ve geleceği hakkında neler söylemek istersiniz? Şu anda dergiciliğin ve dergilerin problemleri, sıkıntıları nelerdir, bunları aşmak için neler yapılmalıdır? Dergiciliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Dergicilik ülkemizde köklü bir geçmişe sahip olan bir alandır. Özellikle İslami yapıların çoğu dergiler etrafında bir araya gelmiş, dergiler İslami yapıların fikir kaleleri olmuştur. Bu nedenle dergicilik özellikle Müslüman çevre için farklı bir anlam ifade etmektedir. İslami bilinç ve şuur vermeye çalışan dergiler için en büyük sorun; popüler kültürün, zevkperizmin ve hazcılığın doruğa çıktı bu dönemde anlamın ve hakikatin silik kalması, hatta neredeyse görünmemesidir. Genel anlamda tüm dergileri ilgilendiren sorun ise  üretimden pazarlamaya kadar her şeyin tekelleştiği, zengin medya şirketlerinin piyasayı ellerine alması, baskı türü matbaa işlerinin tümünün dövize endeksli olması…Bu neden ve sürekli artan maliyetlerle birlikte dağıtımda da yaşanan problemler, dergicileri ciddi anlamda zora sokmaktadır. Dergiciliği zora sokacak bu pahalılık ve piyasadaki tekelleşme, küçük çapta çalışma yapmaya çalışan dergilerin zaman içinde tek tek kapanmasına neden olmaktadır. Burada yapılması gereken şey bu kültürü yaşatmak için dergilere baskıdan dağıtıma kadar her alanda kolaylıklar oluşturmaktır. Zira dergicilik okuma kültürüyle ile birlikte yazma kültürünü de ciddi anlamda sağlayan ve koruyan bir alandır. Bu alanın yok olmasına göz yummamak gerekir.

Dijitalleşmenin hız kazanması kâğıt baskı dergileri nasıl etkiliyor, gelecekte nasıl etkiler? Kâğıt baskı dergilerin devam edip etmemesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

Dijitalleşme süreci sadece dergi yayıncılığını etkileyen bir durumdan ziyade daha genel bir ifade ile tüm yayıncılık sektörünü hatta diğer bütün sektörleri etkileyen bir süreç haline geldi. Bugün için tümüyle dijitalleşen bir dergicilik-yayıncılık süreci yok; zira halen kağıt baskı isteyen ve takip eden bir kuşak söz konusu. Ancak çok uzak olmayan bir gelecekte yayıncılığın tümüyle dijitalleşmesi gibi bir sürecin önümüze çıkacağı muhtemeldir.Bugün dergiciler olarak yapmamız gereken şey; yarın önümüze çıkması muhtemel her gelişme ve soruna karşı hazırlıklı olmak, günün şartlarına ve ihtiyaçlarına göre adımlar atabilmektir. Dolaysıyla kağıt baskı ile birlikte elektronik dergi (e-dergi) alt yapılarımızı geliştirmek ve buna göre yeni dijital içerikler oluşturmak zorundayız. Hele ki bizim gibi gençlik dergileri gençlerin yoğunlukla zaman geçirdiği dijital platformlarda daha çok görünmeli, onların ilgisini çekecek farklı içerikler üretebilmeli ve yeniliklere açık olmalıyız. Aksi durumda hedef kitlemiz ile bizim aramızda ciddi bir iletişimsizlik oluşacak ve hedef kitlemize ulaşma konusunda oldukça zorlanacağız.

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*