Niyet ettim tesettüre girmeye!

Allah’ın emirlerine inanan her Müslüman kadın tesettürü tercih etmeyi aklından geçirir. Çünkü bu adım, onu “Allah’ın emrine uyan bir kul” olmaya biraz daha yaklaştıran bir davranış olur hiç şüphesiz. Örtünmek bir seçenek olarak orada dururken bazı kadınların bunu gerçekleştirdiğini bazı kadınların gerçekleştirmediğini görüyoruz. Gerçekleştirenlerin ise bunu çeşitli yollardan yerine getirdiğini… Peki, tesettür emrinin Kur’ân’da net olarak yer alması ve nasıl örtünüleceği ölçülerinin de Peygamber Efendimiz (asm) zamanından beri gelen uygulamalar ile belirli olması söz konusu iken davranışta ortaya çıkan bu farklılıkları incelemeye ne dersiniz?

Müslüman bir kadın örtünme fiiline niyet ettiğinde ortaya çıkan pek çok düşünce olacaktır. Hatırlayabildiklerimle şöyle örneklendireyim:

Örtünmek istiyorum; ama

– Örtünemem ki!

– Nefsime ağır geliyor.

– Henüz hazır değilim.

– Ailem izin vermez.

– Geleceğim hakkında endişeliyim.

– Mesleğimi kapalı olarak nasıl yaparım?

– Ya arkadaşlarım tarafından dışlanırsam.

– Belli bir siyasî parti veya cemaatten sanılmak istemiyorum.

Gördüğünüz gibi bunların birçoğu, içinde yaşadığımız toplumun geçmişi ve hatta sahip olduğu travmaları ile ilişkili. Geri kalanı ise insanî birtakım kaygılarla birlikte. Yani bu coğrafyada yaşayan bir kadın örtünmeye niyet ettiğinde bu düşüncelerden bir veya birkaçının zihnine gelmemesi imkânsız. Tesettür kavramıyla ilişkilendirdiğimiz bu anılarımız ve öğrenmişliklerimiz hiç de olumlu olmayan bazı duygularla birlikte hatırımızda beliriveriyor. Beynin bu fonksiyonuna çağrışım diyoruz. Ve emin olun hayatımız, zihnimizin bu becerisi sayesinde devam ediyor. Peki, istediğimiz bir davranışa, konumuz gereği örtünme davranışına dair bir eylemde bulunmak istediğimizde zihnimizin bize bu kötülüğü yapmasının önüne geçemez miyiz? Zira zihin bize yardım etmek ve hayatımızı kolaylaştırmak için var. Ancak söylediği şeyler bizim istediğimiz kişi olmamıza engel oluyorsa onu dinlememek mümkün mü? Tabiî ki evet. Böyle bir durumda düğme çevirmek gibi basit bir şekilde otomatik pilottan kumandayı devralmak bizim elimizde. Kararı vermek, adımı atmak için zihnimizin önümüze çıkardığı bu düşüncelerden başka bir engelimizin olmadığı aşikâr.

Peki, zihnimize patronun kim olduğunu hatırlattık diyelim. “Bütün bu rahatsızlık verici düşünceleri bana hatırlatmış olmanla birlikte ben tesettüre girmeyi seçiyorum” dedik ve harekete geçtik. Nasıl örtüneceğiz? Eğer yeterince motive olmuş bir şekilde tesettüre niyet ettiysek, yani Allah’ın rızası için örtünüyor olmanın davranışımız arkasındaki asıl anlam olduğunu kendimize hatırlatabilirsek, kaynakları tarayıp Allah’ın rızasına daha uygun şekilde örtünmenin ve tesettürü tamamlayıcı davranışların yollarını araştırıyor olacağız. Fakat işler her zaman bu ideallikte yürümeyebilir. Bazen içinde bulunduğumuz ailenin ve toplumun değerleri kendi değerimiz gibi ortaya çıkar ve tesettüre girme kararını bu şekilde veririz. Açıkçası benimki tam böyle olmuştu. Böyle bir durumda önce, örnek aldığımız topluluğun örtünme alışkanlıkları dikkatimizi çekecektir. İster istemez “Onlar gibi ol” emri zihnimize gelecek ve sürpriiiiz! Kendimizi yine zihnin otomatik pilotluğunda unuttuğumuzdan davranışlarımızda taklit yer edinecek. İlerleyen zamanlarda bulunduğumuz çevrenin daha uzağında olan birçok fikir zihnimiz tarafından kolaylıkla benimsenecektir ve belki de çoktan benimsenmiştir. Çünkü günümüz iletişim araçları sayesinde tesettürü henüz bilmediğimiz veya aklımıza getirmediğimiz o yıllarda örtünme şekilleriyle ilgili pek çok yargıya zaten maruz kalmıştık. Ama reklam, dizi ve filmlerdeki örtülü kadın imajları ama sosyal medyadaki gerçek örtülüler ve hatta tesettürün nasıl olması ve olmaması gerektiği konusunda haddinden fazla yorum yapılan tartışma programları yoluyla… Bir yerlerde birilerinin yapmış olduğu tercihler, tesettürle ilgili ortaya koyulan kalıplar, kombinler, trendler vesaireler… Aklımdan çıkmasını istediğim fakat maalesef bir kere maruz kaldığım için asla unutamayacağım ve gözüme güzel gelen birçok örtünme şekli… İşte yavaş yavaş yeni bir seçime doğru gidiyoruz. İçimizdeki ses bu kez diyor ki:

– Şöyle giyin, başını şöyle bağla ki; trendy / cool / şık / modayı takip eden / dikkat çeken / benzersiz / tarz vb. biri olasın.

Ve biz kendimize şunu sormayı unutabiliyoruz: “Benim değerim neydi? Tesettürü neden istemiştim? Bu sesi dinlersem ne yöne yaklaşırım? Allah’ın rızasını arayan bir kadın olmaya mı? İçinde bulunduğu topluluğa ve zamana uyan biri olmaya mı?”

Bunu sorunca zihnimiz “İkisi de bizim değerimiz olamaz mı? Bu durumda neden seçim yapmak zorunda olalım ki; dengeyi sağlamaya çalışabiliriz.” diyebilir. Bunu başarabildiğimiz durumlar için sıkıntı yok. İlla ki seçim yapmamız gereken bir yol ayrımına geleceğiz. Ve bu soruyu sorup ikinci şıkkı tercih edenler olabilir. Ve samimi söylüyorum, bu durum kişinin kendinden başka hiç kimseyi ilgilendirmez. Hele erkekleri… Benim derdim buraya, bu soruyu sormaya kadar gelebilmemiz. Çünkü bunun gerçek bir seçim değil de bu sıfatlara sahip olamamak kaygısından gelen acıyı kontrol altında tutmak için rotanın o yola çevrilmesi ihtimali de söz konusu. Burada öğrenebileceğimiz şey ise şu: Eğer ne yöne gitmek istediğimizi biliyorsak ve bir pusulamız varsa kaybolmayız. Yolumuzu kaybettiğimizi düşündüğümüz bir noktada durup pusulaya dikkat ettiğimizde tekrar harekete geçebiliriz. Şimdiye kadar ters istikamette gitmiş olsak veya dolambaçlı yollarda zaman kaybetmiş olsak bile.

Öyleyse, daha önce tesettüre girmeyi tercih etmiş, başarmış ancak belli bir zaman sonra geri adım atmış kişileri nasıl anlayabiliriz? Yolun bir yerinde durup “Ben bundan sonra kuzeye değil, güneye gideceğim” mi diyorlar? Böyle bir şey olabilir mi? Olabilir tabiî. Şimdiye kadar inandığı şeye artık bir anlam atfetmemeyi seçebilir insan. Bu da tamamen kişinin özgür iradesiyle ilgili bir şeydir. Eğer bunu tercih eden kişi açıkça “Ben Allah’ın bu emrine artık inanmamayı seçiyorum.” diyorsa şayet. Yine geldik biraz önceki yol ayrımına. “Neden açıldım?” sorusunun cevabı eğer şunlardan biri ise:

Hâlâ inanıyorum; ama

– Nefsime ağır geldi.

– Kendime yakıştıramadım. Kendimi ait hissedemedim.

– Özgürlüğüm kısıtlanmış gibi hissettim.

– Ailemin / birilerinin baskısı ile kapanmıştım. Tam içimden gelerek kapanmamıştım. Böylesi makbul değil.

– Namazımı kılamıyorum, örtünmek ikiyüzlülük gibiydi.

– Çevremden dışlandım, beni kabul etmediler.

– İşimi başörtülü şekilde yapamıyordum.

Bundan sonraki satırlar bir parça empatiyi gerektirecektir. Beni buraya kadar okuyan her Müslüman kadın, bu düşüncelerin ne kadar rahatsız edici olduğunu en az bir kere tecrübe etmiştir. Cevabı basit gibi görünen, uygulaması hiç kolay olmayan bu fiili gerçekleştirirken zihnin değil kalbin sesine kulak vermek insan olarak zor, çok zor! Bu nedenle sayın erkekler bu konuda daha az konuşmalı, kadınlar ise daha empatik olmalı diye düşünüyorum. “Tesettür Allah’ın emridir, nasıl olması gerektiği de bellidir.” Evet, bu güzel bir kural. Ama zihnimin bununla birlikte diğerlerini de kaydetmiş olması benim elimde değil. Herkes birtakım durumlar, fiiller söz konusu olduğunda zihninin farklı kurallarına takılıp muvaffak olamıyor, değil midir?

Tesettüre girmeyi tercih etmek, tesettürü uygun şekilde yerine getirmeyi tercih etmek, tesettürde kalmak, tesettürü devam ettiremediysek yeniden tercih etmek veya doğru şekilde örtünmeye niyet etmek ve bunda sebat etmek gerçekten çok uzun bir yol.

Tesettür asla bir defa verilen bir karar değil. Her gün, her dışarı çıkışta, her aynaya bakışta sorulacak bir soru ile o seçimin yeniden yapıldığını ve elimizi neye uzatacağımızın sadece ve sadece “bizim” (zihnimizin değil) kontrolümüzde olduğunu idrak edebilme becerisi ile ilgili bir şey.

Aklımıza gelen bütün o düşüncelerle birlikte tesettürü isteyebilmek ne kıymetli. Seçtiğimiz bu yolda yürürken bizi zorlayacak, rahatsız edecek içten bir şeylerin varlığına hazır olamaz ve hiç beklemediğimiz bir anda yolu şaşırırsak Rabbimizin pusulaya bakmayı aklımıza getirmesi temennisi ile…

 

 

İlk yorumu siz yazın

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın:

E-Posta adresiniz kesinlikle gizli kalacaktır.


*