Kısa Yorum sayfamızda sizlerden gelen yazıları yayınlamaya devam ediyoruz. Sizler de yazılarınızı her ayın 15’ine kadar editor@gencyorumdergisi.com adresine gönderebilirsiniz. Çalışmaları yayınlanan arkadaşları tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz…
SÜKÛT ETMEK ELZEMDİR, HAKİKATİ BİLMİYORSAN
Bir konunun ehli olabilmek için önce kalben tasdik ettiğimiz hakikati yaşamak, muhataba zorlanmadan aktarabilmek ve kişinin zihninde kolayca şekillendirebilmek gerekir. Bu da ancak konuya çok iyi vakıf olmakla mümkündür ki ehli olabilelim.
“Öğretebilmek” için önce hakikatleri yaşamamız gereklidir. Söylediklerimizin kalıplaşması değil, uygulamaya dökerek yaşamamız lâzımdır; çünkü hakikatlerin lafta kalması değil hayata aktarılması gereklidir. Yani bir şeyin doğruluğunu kabul edersek, ancak onu hayata geçirdiğimiz zaman biliyor oluruz. Biliyor olmak için ise en başta farkındalık gereklidir. Farkındalığı hareketlilik meydana getirir. Hareketlilik, canlılık ise fikirlerin hislerle desteklenip kabul görmesiyle beraberinde gelir. İşte, bilmek işi farkında olmanın hemen ötesinde gerçekleşen bir durumdur. Önce farkına varırız, sonra kabul ederek hakikî bilgiyi öğreniriz, daha sonra tatbik eder ve hayatımıza geçirerek artık bilmiş oluruz.
Elhâsıl, hayatımıza geçirmediğimiz, uygulamadığımız söz ve davranışları başkalarına tavsiye niteliğinde konuşmamak gerekir. Bu durumda sükût etmek elzemdir. Aynı zamanda Zübeyir Gündüzalp’in dediği gibi “Sana, bana, ona faydalı ise konuşmak; konuşmamak zararlı ise konuşmak; ihtisar ederek, tafsilata geçmeden konuşmak” gereklidir. Yani susmamız gereken yerde konuşur, konuşmamız gereken yerde ise susarsak çeşitli zararların, hasarların vuku bulmasına sebebiyet verebiliriz.
Nursena SELÇUK
CESUR İNSANLAR
Geleceğin inşaasını korkaklar değil; cesur ve kendini insanlık ufkuna adayan yiğit kimseler inşaa edecektir. İnsan ve ideal dünya ufkunda kanatlarını çırparak; yoluna engeller de çıksa durmadan yoluna devam edecektir. Yoluna diken serpiştirmeler; onu yola daha da adapte edecek ve dikenlerin var olduğu yeri bitirmeye vesile olmak ile vaktini geçirecektir…
Ahmet PİRLİOĞLU
KARABAĞ DESTANI
Kor kayalıklardan inen kara suyun yolunda,
Döküldü kara saçları kara gözlü kızların.
Kafkasya kartalları sırtından vurulurken,
Duman üstüne duman sindi kâbuslarıma.
Kızıl bir şafak söktü, üstüme yıkıldı gök!
Yırtılırken çarşaflar zirvesinde dağların.
Keklikler Karabağ’ın bağrında koştururken,
Bir ilmek daha attı toprağa bu derin kök.
Yakar oldu feryatlar rüzgârın yüreğini.
Alevli dikenlere gark oldu solun sağın.
Elin eşkıyaları altın sayıp dururken,
Atam çekti şu soğuk toprağın çilesini.
Ey Hazar’ın evladı, Nahçivan’ın kardaşı,
Titre ve kendine gel ceset kokan uykundan!
Son çocuklar içerken son kuyunun suyundan,
Yükselt ulu göklere üç kuşaklı sancağı!
İlk yorumu siz yazın